Bugünlerde herkesin dilinde "liyakat" sözü var. Zihinleri oldukça meşgul ettiği ortada...

TDK'ya göre "Liyakat: Bir kimsenin; kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu."

Liyakatli insan, eğitim, öğretim ve tecrübenin ürünüdür. Eğitimini öğretimine tabi tutarak kazanımlarını tecrübelerini ahlâkî ve etik kurallar doğrultusunda oluşturur ve sorumluluklarını şahsi çıkar gözetmeksizin kurumun ve toplumun faydasına yönelik icra eder.

Liyakatli insanın gücünün kaynağı bilgi, beceri, deneyim ve zekadır. Yani gücünü kendisinden alır. Geniş vizyonu, açık fikirliliği ile topluma örnek kişidir. Egosuz olarak hareket eder.

Toplumun her alanında liyakatli insanlara ihtiyacımız var. Ehil olmak ve başarı liyakatin dostu, sadakat ise düşmanıdır. İşi yaraşana vermek huzuru artırır. Tersi ise düşmanlık ve kin kazandırır. Toplumda güvensizliğe verimsizliğe yol açar.

Toplumda çalışkanlığın, öğrenmenin ve kendini geliştirmenin önü açılmalıdır. Bunun yolu çocuklarımızı iyi yetiştirmekten geçer. "Ağaç yaşken eğilir" atasözünden yola çıkarak toplumsal refahı ve huzuru sağlayabilmek adına öğretmene, öğrenciye, bilgiye değer vererek başlamalıyız. Bir ülkede eşit koşullarda eğitim olmalı ve sınıf farklılığı gözetmeksizin yapılmalı. Maalesef kapital sistemlerde eğitim ve sağlık her yurttaşa eşit olarak sunulmuyor. Buna bağlı olarak Singapur'da en yüksek maaş öğretmenlere veriliyor ve şahane işleyen bir yönetimi olduğunu hatırlatmak isterim.

Verimli, tasarruflu ve üretken bir toplum inşâ etmek liyakatli birey yetiştirmekten geçer ve her birey kendi alanında toplumsal gelişimin öncüsü olur.

Liyakat, toplumda değerlerin ve hak edenlerin üst kademelerinde yer bulmasını, kamu ve özel sektörde idarenin kayırma olmadan bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre şekillenmesini sağlar.

Liyakatten uzaklaşmanın bedelini ülkemiz 15 Temmuz kalkışması sırasında açıkça gördü. HSYK'ya, askeri okullara, polis okullarına, devletin kurumlarına ve bürokrasiye büyük zarar vermiştir.

Toplumu bireyler oluşturur ve her ülkenin farklı kademelerinde bireyleri yönlendiren yönetim kadroları mevcuttur. Doğru yönlendirildiğinde toplumsal güven artarak ilerleme potansiyeli yükselecektir. Modern toplumların eğitimi, adaleti, politikası, ekonomik büyüme, gelişmişlik düzeyini gösterir.

Liyakati önemsemeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen zihniyete sahip olan ülkelerin bireyleri toplumsal sistemin çöküşüne, yozlaşmaya ve çürümeye şahitlik ederler. Beraberinde hiyerarşik bir düzende yaşam mücadelesi verirken bulurlar kendilerini...

***

- Siyasallaşmayan yargı varsa

- Bağımsız ve tarafsız karar veren mahkemeler varsa

- Eşit imkanlar varsa

- Kayırmacılık yoksa

- Ayrımcılık yoksa

- Yandaşlık yoksa

- Türcü ve cinsiyetçi tartışmalar yoksa

Liyakat vardır...

Son söz: Belki de atanan valinin başörtüsü konuşuluyor; vali olmak için gerekli kriterler sorulmuyor ise çok da söz etmemek gerek liyakatten...