CiddiGazete- Ünlü sanatçı İlhan Şeşen, coronavirüs salgınının müzik dünyasına etkilerini Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e değerlendirdi.

Pandemi döneminin nasıl geçtiğine yönelik soruya, “Vallahi çok ağır geçti. Ben yine az çok geçmişte para kazanan bir adam olarak onu yedim. Ama şimdi çok zor durumdayım.

Bu durum üç-dört ay daha sürerse belki intihar etmem ama sokak çalgıcılığına başlayacağım. Mecburum buna! Bir sokak köşesinde oturacağım, çalacağım.

İsteyen kolluk kuvveti gelsin kaldırsın, ben de giderim bu sefer öbür tarafta çalarım. Açlıktan öleyim mi” cevabını veren İlhan Şeşen’e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:

Çok iyi görünüyorsunuz. Şahane!

İyi sayılırım, pandemi ve son durumları saymazsak! Bu yeni müzik genelgesi canımı sıktı. Şimdi bir de gece 12’den sonra müzik sıkıntı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müzik yasağını saat 00.00’a çekiyoruz; kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” demişti. Sizce bu düzenlemede haklılık payı var mı?

Meseleye objektif bakınca işin başka yönleri de var. Mesela yolda yürüyemiyorsunuz çünkü her mekan kendi müziğini sonuna kadar açmış, büyük bir kakofoni halindeler, korkunç bir gürültü kirliliği var. Müzikten başka her şeye benziyor. Müzik değil resmen gürültü.

Sadece Bodrum için geçerli değil bu karar ama…

Ben bu kararı savunmak, aklamak derdinde değilim. “Tayyip Erdoğan’ın verdiği kararın yanındayım” demiyorum. Ben müzikteki gürültü kirliliğinden bahsediyorum, karar yanlış ama bazı yerlerin o kadar cılkı çıkmış ki… Herkes de bu gürültüyü kaldırmak zorunda değil. Mesela ben Bodrum’a gittiğimde her yerden ayrı bir müzik sesi gelmesinden ve yolda o kakafoni eşliğinde yürüyememekten şikayetçiydim. Saçma sapan müzikler ve volümü açık! Alınan karar bir musibettir ama bir musibet bin nasihatten iyidir. Belki bu karar her iki tarafa da nasihat olur da müzikteki bu kirliliği en aza indirirler.

Genelde çok eleştiri yapan biri misiniz?

Ben yaratılan hiçbir korku ikliminden korkmam çünkü ben doğruları söylerim. Pandemi sürecinde ben hükümeti sizce neden eleştireyim? Sonuçta bir virüs söz konusu ve bu sadece bizim değil dünyanın sorunu. Virüsü bu iktidar yaratmadı. Virüsten bağımsız konuşursak; bu hükümetin onayladığım pek çok icraatı olduğu gibi onaylamadığım tarafları da çok.

Onayladıklarınız neler?

Sağlık sistemi çok kötüydü, düzelttiler. Eskiden SSK hastanelerinde yılan gibi kuyruklar olurdu ve girmezdiniz hastaneye. Muayene olmak ölümden beterdi. Sağlık sistemi şimdi iyi. Yollar yaptılar. Bu yollar lazım mıydı bilemiyorum ama ben arabama atlayıp gittiğim zaman rahat ediyorum, rahat ediyorsam doğru demektir. Ama pandemi süreci için eleştirmem çünkü çok zor bir dönem.

Bu zor süreç sizi ne denli etkiledi?

Vallahi çok ağır geçti. Ben yine az çok geçmişte para kazanan bir adam olarak onu yedim. Ama şimdi çok zor durumdayım. Bu durum üç-dört ay daha sürerse belki intihar etmem ama sokak çalgıcılığına başlayacağım. Mecburum buna!

Gerçekten mi?

Evet! Açlıktan ölelim mi? Konserler, festivaller yok; müzik yapılan hiçbir mekan açılmazsa ne yapacağım? Benim yapabildiğim bir tek müzik var, dolayısıyla çıkacağım sokağa ve çalgıcılık yapacağım. Benim öyle komplekslerim yoktur. Ev geçindirmek zorundayım. Sokak çalgıcılığı müzisyenliğin son mertebesidir. Hırsızlık, arsızlık yapmıyoruz, müzik yapıyoruz. Sokak çalgıcılığı çok şerefli bir mertebe. Hiç yüksünmüyorum. Sağlığım elverirse sokağa ineceğim çalmaya.

Hangi semti düşünüyorsunuz?

Bodrum olabilir... Bir sokak köşesinde oturacağım, çalacağım. İsteyen kolluk kuvveti gelsin kaldırsın, ben de giderim bu sefer öbür tarafta çalarım. Sokakta çalmak bir suç değil. Çalacağım yani çarem yok, ne yapayım? Dayanma gücüm azaldı. Açlıktan öleyim mi? Her şey dijitale geçmiş, albüm yapsan satmaz, tıklanmalar bir garip, yani bizi kim anlayacak? MESAM’dan üç kuruş para gelirse onu harcıyoruz, o da çok cüzi.

Evde durum nasıl?

Biri 40, diğeri 42 yaşında iki çocuğum var. Onlar da bu işsizlik sürecinde maddi olarak zora girdi. Çocuklarım, ben ve hayat arkadaşım Arzu geçinmeye çalışıyoruz. Bütçemiz sadece yeme-içmeyle kısıtlandı. Hayat çok pahalı, sadece gerekli şeyleri alıyorum. Eskiden markette 60-70 liraya doldurduğun naylon torba şimdi 150 liraya doluyor. Çalıştığımız zaman bir para akışı oluyordu geçiniyorduk ama şimdi öyle değil çünkü ben zengin bir adam değilim.

İlhan Şeşen herkesin sevdiği ve hiç unutulmayacak bir isim. Bu da sizin zenginliğiniz...

Kalıcı olmak, sektörde tutunmak ve halkın sevdiği bir adam olmak şahane. İnsanların yüreğine işlemezseniz yok olup gidersiniz. Ben yazdığım sözlerle insanların hislerine tercüman oldum, bu bakımdan unutulmam zor. Türkiye’de müzik ve sanat bitmez, değişir. Yeni müzisyenlerin şarkılarını sevmiyorum ama yaptıkları iş müzik, kimseye zararı yok. Şimdiki sözler, günlük ve argoya kaçıyor, bana da bir şey ifade etmiyor. Bana ifade etmediği gibi birçok kişiye de ifade etmediği için yok olup gidiyorlar.

Sizin sırrınız ne?

Birincisi doğuştan, Allah vergisi. İkincisi hukuk fakültesi. Bu bölümü okumasaydım, bu kadar manalı, mantıklı sözler yazamazdım. Bana Türkçeyi de Nazım Hikmet’i de hukuk öğretti. Ben okuyan bir adamım.

Müzik için mi bıraktınız avukatlığı?

Abim benim idolümdür, eğer o bana “Müziğe dönmezsen beni abilikten sil” demeseydi, ben bugün hukuku bırakmamıştım. Müzisyenliğe başladığımda senelerce aç kaldım. Ağladığım günler oldu. Bugün yine aynı şeyleri yaşamak istemediğim için sokak çalgıcılığı yaparım. Çocuklarıma üç gün art arda sadece makarna yedirince canım yanmıştı. Biri iki, diğer çocuğum dört yaşındaydı ve evde makarna dışında tek bir şey yoktu. Masada ağlamaya başladım.

Yeni albüm hazırlığınız nasıl gidiyor?

Halen devam ediyor. 15-16 şarkım birikti. Ben kötü durumlarda çok çalışırım, kötü durum bitince hazır olmak için... Pandemi bitince albüm çıkaracağım, hazır. Bir de ‘Memleket Meselesi’ diye kitap yazıyorum.

Veliahttınız var mı?

Oğlum Fuat Şeşen bir albüm yaptı bir yıl evvel fakat ses getirmedi. Çünkü Türkiye’ye biraz büyük bir albüm ve çok manalı sözler… Benim iyi müziğimi o devam ettirebilir. Ama veliaht cümlesi kullanmam, biz padişah mıyız ki? Ama biliyorum ki ben öldükten sonra eserlerimle zaten yaşamaya devam edeceğim.

Nasıl bir dünya görüşünüz var?

Ben sosyal demokrat bir adamım. Hem sosyal hem demokrat, bundan daha hoş ne olabilir? Babam sert adamdı, 1960 ihtilali olduğunda Menderes ve adamlarının davasını radyodan dinlerken oturmuş ağlıyordu. Ben kahramanımı ilk kez ağlarken gördüm, bunu silemiyorum hafızamdan. Babayı ağlarken görmek berbat bir şey. Türkiye tuhaf ülke, Adnan Menderes’i hem asıyor hem de adını havaalanına veriyor...