Gençlik yıllarımdaki arkadaşlarımla hasbihal yapıyorduk. Dedim ki; "Milleti maymun etmiş oynatıyorlar. Halbuki Anadolu'da maymun yok."

Erturan Elmas söze girdi ve ara pası kapmış golcü edasıyla, "Türkiye'de maymun yokmuş, maymunlar Afrika'da yaşarmış, diyorlar..."

"Yalan! Vallahi de yalan, tallahi de yalan!

Gelsinler de ülkenin en ücra köşesine kadar gidelim. Baksınlar, maymun var mı yok mu anlasınlar. Bu karşımızdakiler ne kardeşim?"

Haklısın kardeşim. Özünü kaybedenlerin var mı maymundan farkı? diyerek konuyu kapatmaya çalışsam da, Bahattin Karagöz başladı fıkra anlatmaya...

"Üç tane sincap ağaca çıkmış kafaları çekiyorlarmış. Maymun da diğer ağaçtan bunları izliyormuş. Şişe bir Sincap’tan diğer sincapa gidiyormuş. Maymun belli bir süre bunları izledikten sonra bakmış sincaplardan biri artık dayanamayıp ağaçtan düşüp bayılmış.

Diğerleri farkına varmadan, maymun hemen düşen sincapın yerini almış. Şişe tekrar birer yudumdan sonra dolaşmaya başlamış ama tam maymuna gelinde sıra atlayıp diğer sincapa geri geliyormuş. Bir, iki, üç derken artık maymun sormuş, “eee bana neden vermiyorsunuz? sincaplardan biri cevap vermiş: "Oğlum sen bırak artık baksana maymuna dönmüşsün” dedi ve hepimiz gülüştük.

Öyle ya etrafımızda binlerce maymuna, pardon Anadolu'daki tabiriyle meymuna dönmüş insan vardı!

Hasan Yalçın durumu her zamanki bilge edasıyla taşı gediğine koydu.

"Tarihin her döneminde ülkemiz, yabancı parazitlere gönüllü maymunluk yapan ve halen de yapmaya hazır insanlarla dolu! Bu şebekler, bazen siyasi veya devlet adamı, bazen bürokrat, bazen işadamı veya STK görevlisi, bazen de gazeteci, aydın kisvesinde veya dinî lider, kanaat önderi kılığında içimizde barınıyor. Milli ruh taşımayan bu insanların fiyatı da ciğeri gibi çok ucuz üstelik!" diyerek sözünü bağladı.

Özünü kaybedip maymuna, pardon "meymuna" dönenlere ithaf olunur. Sağlıklı bir ömür diler, selâm ve saygılar sunarım.

Not: Bu yazıyı evde KAPANMA GÜNLERİNİN can sıkıntısı olarak kabul ediniz.

Evvel ve ahir selâm ve muhabbet bizden dostlarımıza olsun.