CiddiGazete- HDP'nin geçmiş dönemdeki versiyonu olan HADEP'te genel başkan yardımcılığı yaptıktan sonra AKP'ye transfer olan Mehmet Metiner, son günlerde dozunu arttırdığı açıklamalarının MHP'de rahatsızlık yaratmadığını savundu. Metiner, MHP'yi kendi partisi, Devlet Bahçeli'yi de lideri kabul ettiğini söyledi.

Mehmet Metiner, aynı düşünce eksenindeki yol arkadaşlarıyla pazar günü Ankara'da yaptığı toplantıyı Kürdistan TV'ye değerlendirirken, "Dolayısıyla bu ülkede yaşayan herkes birbirinin eşitidir, kardeşidir. Kim hangi hakka sahipse diğeri de aynı hakka sahip olmak zorundadır. Kürtlerin birlikteliğini sürdürmek istiyorsak, bunu eşit değerler üzerinden sürdürmek zorundayız. Sadece AK Partimiz değil, Milliyetçi Hareket Partimiz de dahil olmak üzere -Sayın Bahçeli de dahil- hiçbir partimizin Türklerle Kürtleri eşitleyecek böyle bir anayasa teklifine karşı çıkacak kanaatinde değilim" dedi.

HADİ ÖZIŞIK'IN KONUĞU OLDU

Mehmet Metiner, suç örgütü lideri Sedat Peker'in maddi destekte bulunduğu Hadi Özışık'ın Youtube kanalında bugün yaptığı açıklamada da MHP'yi kendi partisi, Devlet Bahçeli'yi de lideri kabul ettiğini söyledi.

"BAHÇELİ SÖZLERİMDEN RAHATSIZ DEĞİL"

Devlet Bahçeli’nin kendisinden rahatsız olmadığını belirten Mehmet Metiner, "Yav Mehmet Metiner kendinden bahsetmeyi sevmez ama 15 Temmuz'dan sonra bu 'Cumhur İttifakı'nı herkesten önce savunan kişi benim ya. Televizyon konuşmalarıma baksınlar. Daha kimse telaffuz etmemişken 15 Temmuz'da o ki bedenlerimizle, yüreklerimizde yan yanaydık. Bu ittifak artık kaçınılmazdır. Ben o günden sonra Sayın Bahçeli'yi kendi liderim, MHP'yi kendi partim olarak gören bir insanım ya. Mehmet Metiner'in Bahçeli'yi rahatsız edecek hiçbir sözü yok" dedi.

"ERDOĞAN DA BENDEN ÇOK DAHA İLERİ ŞEYLER SÖYLEMİŞTİR"

Hadi Özışık'ın "Rahatsızlık noktasında herhangi bir şey var mı?" sorusuna Mehmet Metiner, "Asla, asla canım... Hayır, Sayın Bahçeli benden niye rahatsız olsun. Ben Tayyip Erdoğan'ın söylediklerinin aynısını söylüyorum. Tayyip Erdoğan da benden çok daha ileri şeyler söylemiştir yani. Kendi liderimin söylemlerinin aynısı söylemekte mi suç yani, anlamıyorum" diye cevap verdi.

METİNER, DAHA ÖNCE BAHÇELİ'YE HAKARETLER YAĞDIRMIŞTI

Mehmet Metiner, Yeni Şafak'ta yer alan "Bahçeli'nin savrulduğu yer..." başlıklı yazısında Bahçeli için "Gözünü yumup ağzına geleni söylemeyi siyaset sanıyor" ifadelerini kullanmıştı. İşte Metiner'in Bahçeli ile ilgili o yazısı:

MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli gözünü yumup ağzına geleni söylemeyi siyaset sanıyor.

Bağırıp çağırmayı, hakaret etmeyi marifet sanıyor.

Diline pelesenk ettiği kelimelere bakın hele: İşbirlikçiler, hainler, yurtsuzlar, ahlaksızlar, alçaklar, şerefsizler!

Çözüm sürecinden yana olan herkes Bahçeli"ye göre bütün bunlardan fazlası hatta!

Yakışıyor mu?

Siyasetçinin dili böyle mi olmalıdır?

Aynı kelimeler kendisi için söylense ne hisseder Bahçeli?

Doğrusu birisi Bahçeli için çıkıp böyle dese kendi adıma hiddetle ve şiddetle karşı çıkarım.

Sadece Bahçeli için değil herkesin hukukunu bu bağlamda savunmak gerektiğine inanırım.

Birbirimize küfretmeden de pekâlâ birbirimizi eleştirebiliriz.

Söyleyecek sözü olan insanlar asla hakarete ve çirkin sözlere başvurmazlar.

Buna tenezzül dahi etmezler.

Kural şudur:

Sana söylenmesini istemediğin hiçbir sözü sen başkasına söylememelisin!

Sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi sen başkasına yapmamalısın!

Toplum önderlerinin herkesten daha ziyade bu kurala dikkat etmesi gerektiğine inananlardanım.

Bahçeli'nin Sayın Başbakanımız için söylediklerini tekrarlamak bile edep anlayışımızla bağdaşmaz, o yüzden esefle geçiyorum.

Bahçeli kendini bu ülkenin sahibi olarak görüyor.

Sadece bu ülkenin değil aynı zamanda Türklüğün de onay makamı olarak görüyor.

Tipik bir CHP zihniyeti işte!

CHP'nin kolaylıkla MHP'lileşmesi, MHP'nin de vakti geldiğinde CHP zihniyetini sahiplenmesi gösteriyor ki bu her iki partimizin ideolojik genleri birbirine uzak değil. İdeolojik akrabalık bağı "çözüm süreci" karşısında aynı "ip"te sıralanmayı getiriyor baksanıza!

CHP, MHP ve İP kardeşliği "çözüm süreci"nin kristalize ettiği bir olgu olarak karşımızda duruyor!

Kendini Türklüğün onay mercii olarak gören Bahçeli bakınız Başbakan Erdoğan'ı nasıl eleştiriyor:

"Orhun Anıtları"na gitmen seni Türk ve milliyetçi yapmayacaktır."

Güler misin ağlar mısın?

Sanki Türk olmak büyük bir şerefmiş gibi!

Sanki Türklük üzerinden milliyetçilik yapmak inancımızın paye biçtiği bir şeymiş gibi!

Şerefi Türklük"te, Araplık"ta, Kürtlük"te arayan anlayışlara çok şükür kapalıyız.

Başbakan'ın bu türden etnik milliyetçilikleri ayağının altına aldığını söylemesi hem inancının bir gereğidir, hem de demokrasi anlayışının bir sonucudur.

Gelin görün ki Bahçeli etnik milliyetçiliklerin, yani ırkçılıkların her türünü ayaklarının altına aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan"ın sözlerini de çarpıtmakta hiçbir sakınca görmemektedir.

Evet, Başbakan'ın milliyetçilikleri ayaklarının altığına aldığını söylemek, düpedüz bir çarpıtmadır.

Bahçeli'nin "Türklük" ve "milliyetçilik" kriterine uymadığı için eminim ki Başbakan Erdoğan hiçbir şekilde hayıflanmaz.

Eğer ortada Başbakan adına hayıflanacak bir durum olmuş olsaydı zaten AK Parti diye bir parti olmazdı.

Bence asıl hayıflanması ve bu cümleden olarak kendini sorgulaması gereken kişi Bahçeli'nin kendisidir.

Kutsal Kitabımız'ı ve Peygamberimiz'in hadislerini temel referans olarak alıyorsa bir kez daha baksın o kutsal metinlere lütfen.

Orada bir tek Araplık aidiyetine veya Araplık davasına değer atfeden ve/ya da Arapları yüce/kutsal addeden bir tek söyleme rastlayabilir mi?

Peygamberimiz'in "Veda Hutbesi"ni dahi okuması yeterli aslında.

Orada görecektir ki, Peygamberimiz ya "ey iman edenler", ya da "ey insanlar" diye hitap etmektedir.

Peygamberimiz'in "Ey yüce Arap milleti!" diye başlayan bir tek ifadesine bakalım rastlayabilecek midir?

PKK "makbul Kürt" anlayışı üzerinden kendinden farklı düşünen her Kürt'ü tıpkı Bahçeli'nin ağzıyla mahkum ederdi.

PKK kendisi gibi düşünmeyen Kürt'ü "Kürt" olarak kabul etmezdi.

"Hain, işbirlikçi!" suçlamaları PKK karşıtı Kürtlerin boynuna bir yafta olarak asılırdı.

Şimdi aynı anlayışı Bahçeli "makbul Türk" üzerinden yapıyor.

Kim ki Bahçeli gibi bir milliyetçilik anlayışına sahip değilse o zaten Türk değildir.

Olsa olsa "haindir, işbirlikçidir, alçaktır, şerefsizdir!" ...

PKK kendini Kürtlüğün onay mercii olarak görürdü.

Bahçeli de kendini Türklüğün onay mercii olarak görüyor.

Paradoksa bakınız ki PKK bu anlayışından Öcalan'ın ağzından vazgeçtiğini açıklarken, MHP "Türklük" üzerinden bu anlayışa sımsıkı sarılma gereği duyuyor.

PKK silahlarını toprağa gömme hazırlığı yaparken MHP şiddetin diline yaslanıyor.

MHP'nin Türklük ve milliyetçilik anlayışı hem Kutsal Kitabımız açısından, hem de Türkiye'nin toplumsal barışı bakımından ziyadesiyle sorunlu.

Bahçeli'nin üslubu da fazlasıyla kırıcı.