CiddiGazete- İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Erdoğan'a çok sert ifadelerle yüklenen Akşener, çocuk yoksulluğunu dile getirirken gözleri doldu ve Saray'a seslenerek, "Zehir olsun, zıkkım olsun, yuh olsun" dedi. Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

- Pazartesi günü altı siyasi parti olarak Anayasa değişikliği önerimizi paylaştık. Yargıyı bağımsız, Meclis'i güçlü, Yürütme'yi de istikrarlı hale getirmek için ortaya koyduğumu bu önemli çalışma ülkemizin kalkınması yolunda atacağımız adımları tariflerken istibdada karşı hürriyetin sesini savunuyor.

- Meclisin etkin denetimi deyince iktidardakileri bir rahatsızlık alıverdi. Temel hak ve hürriyetlerin, hürriyeti sınırlamanın istisna olduğunu görünce tedirgin oldular.

- Hayvan haklarının ilk kez Anayasal güvence altına alındığını görünce mutsuz oldular.

- Sayın Erdoğan'ın dediği gibi "Bunlar daha iyi günlerin" daha yeni başlıyoruz. Bu vesileyle Anayasa değişikliği çalışmamızda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. İstibdadın bitişine az kaldı, hürriyete az kaldı.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ ATAMA SKANDALLARI

- Artık, ülkemizin her yanını saran, adaletsizliğin, liyakatsizliğin ve keyfiliğin, bir başka örneği de, maalesef, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanıyor.

- Ülkemizin, en değerli kurumlarından biri olan, Boğaziçi Üniversitesi'nin bütün köklü gelenekleri ve nitelikli eğitim kalitesi, yerle bir edilmek isteniyor.

- Üniversitemiz, zincirleme biçimde; hoyratça bir siyasi kadrolaşmaya, liyakatsiz atamalara, sarayı aratmayan, ucube bir yönetim anlayışına sahne oluyor.

- Ardından, 4 Mart 2022'de üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan, üç akademisyen, tepeden indirme yöntemiyle, aralarında, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin de bulunduğu, üç fakülteye, dekan olarak atandı.

- Bu kişiler, akademisyen bile olmadıkları üniversitede, dekan sıfatıyla, yönetim kurullarına girdiler.

- Öğrenciler ve akademisyenler aleyhinde, yüzlerce soruşturmaya katıldılar. Üniversitedeki işleyişi, hiç bilmedikleri için, usulsüz, hukuksuz, kararlar aldılar.

- Bu kararların tamamı da öğrenciler ve akademisyenler tarafından, yargıya taşındı. Peki bu kararlar neydi biliyor musunuz?

- Mesela; geçtiğimiz ekim ayında; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde, İşletme Bölümü‘nün, seçilmiş başkanı, ceza verilerek görevinden alınıyor.

- Tepeden inme dekan da, onun yerine, kendisini, bölüm başkanı olarak atıyor. Evet yanlış duymadınız, kendisini atıyor. Bu dekan, Türkiye'nin, en yüksek puanlı işletme bölümüne, kendi alanı olmamasına rağmen, hukuksuz bir şekilde, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor

- Rezalet, maalesef burada da bitmiyor. Bu Kasım ayında, Ekonomi Bölüm başkanı da, aynı şekilde görevden alınıyor.

HESAP VAKTİ ÇOK YAKIN

- Ekonomi Bölümü‘nde idari açıdan, oldukça tecrübeli akademisyenler olmasına rağmen, aynı dekan yine, tamamen usulsüz ve hukuksuz bir şekilde, kendisini buraya da atıyor.

- Böylece Türkiye'nin, en yüksek puanlı ekonomi bölümüne, ekonomiyle alakası olmayan bir dekan, adeta, "ben aslında ekonomistim" diyerek, saray sakinlerinden alıştığımız, buram buram cehalet kokan bir özgüvenle vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

- Bu sayede; İçerisinde 3 bölüm olan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin, 2 bölümüne, bu her konunun uzmanı dekan arkadaş, vekaleten başkanlık yapıyor.

- Şimdi hepiniz, bu "Erdoğanımsı" dekanın, kendi alanı nedir diye, merak ediyorsunuz değil mi? İşte o da, 3'üncü bölümde saklı... Bu arkadaşın alanı, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilermiş...

- Ancak ne hikmetse, kendi alanına bir türlü başkan atamıyor. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü, bu dekan arkadaş, kendisini, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümüne, akademisyen olarak atatmak için uğraşıyor.

- Bu yüzden de, herhalde göze batmamak için, bu bölüme, vekaleten başkanlık yapmıyor. Çünkü esas amacı, asaleten başkan olmak...

- Hatta, bunun için çalışmalara da Ağustos ayında başlıyor. Bölümün ve fakültenin, hiçbir talebi olmamasına rağmen, kadro kullanma izin talebi için, YÖK'e gidiyor.

- YÖK de, her zamanki ciddiyetsizliğiyle, Fakülte Yönetim Kurulu ile, bölümün onayı olmamasına, ve yapılan tüm itirazlara rağmen, dekanın talebini onaylayıp, 27 Ekim 2022'de, kadro ilanı çıkıyor.

- Üstelik ilanda, doktora tezinin başlığına kadar, tüm koşullar da, bu arkadaşın, akademik geçmişiyle yakından örtüşüyor... Yaa, bakın siz şu tesadüfe...

- İşte tüm bu rezillik, Boğaziçi Üniversitesi'nin, ne denli hedef alındığını, kişisel çıkarlar ve rant arayışları için, ne denli tahrip edildiğini çok net bir şekilde, ortaya koyuyor.

- Bu durum; ülkemizdeki, her gelir grubundan, en parlak çocuklarımızın, alınlarının teriyle girip, kamu kaynaklarıyla, dünya standardında eğitim aldıkları, saygın bir üniversitemizin; liyakatsizlikle, kayırmacılıkla ve keyfilikle, düşürüldüğü durumun özetidir.

- Boğaziçi Üniversitesi'ni esir alan, bu örnek; ülkemizdeki, en büyük sorunlarımızdan biri olan; tepeden inme ve liyakatsiz atamaların, ahbap çavuş ilişkisiyle, yürütülen işlerin, ortak akıl ve demokrasiden uzak, yönetim anlayışının, ibretlik bir iz düşümüdür.

- Bu vesileyle; bu arkadaşa, işgal ettiği dekanlık ile başkanlıklara, çok alışmamasını tavsiye ediyor; içinde bulunduğumuz dönemde, keser ve sapın hızla döndüğünü ve hesap gününün, artık çok yakın olduğunu, hatırlatmak istiyorum.

YANINIZDAYIZ MESAJI

- Ayrıca; iki yılı aşkın süredir, maruz kaldıkları hukuksuzluk karşısında, hakkını arayan, her gün, nöbetler tutarak, bu ahlaksızlığa itiraz eden, demokratik, özerk ve özgür bir üniversite hayalinden vazgeçmeyen, Boğaziçi Üniversite'mizin tüm akademisyenlerine ve öğrencilerine, her zaman yanlarında olduğumuzu, bir kez da söylemek istiyorum.

- Siz hiç merak etmeyin; Yaşadığınız bu kabus bitecek! Türkiye, özgürleşecek! Türkiye, gelişecek! Türkiye, güzelleşecek! Türkiye, zenginleşecek! Ve Türkiye iyileşecek! Üstelik buna engel olmaya, hiç kimsenin gücü yetmeyecek.

AYRINTILAR GELİYOR...