Türkiye yeni baştan yapılandırılırken, İYİ Parti’de de yerini ve yönünü bulma çalışmaları devam ediyor.

Merkez olma aşkının, partiyi erişebileceği seviyenin çok altında bıraktığı açıkken; hala "merkez" diye nitelendirilen ve AKP’den sonra kalıp kalmadığı üzerinde tartışılan noktada konumlandırma çabaları İYİ Parti’ye kesinlikle zarar veriyor.

Açılımın ve çözülmenin mimarlığını üstlenen bir parti bile kendisini “milliyetçi” olarak konumlandırıp, yüzde 40/52 oy alırken, İYİ Parti’nin bu merkez sevdası doğrusu anlaşılmaz boyutlarda.

Halbuki Türk milliyetçiliği zaten merkezdir. Türkiye Cumhuriyetini, Türk milliyetçileri kurmuştur ve ana damar Türk milliyetçiliği üzerinde yükselmiştir. Başbuğ Alparslan Türkeş de siyasi konumunu, “Biz ne sağcıyız, ne solcu; biz milliyetçiyiz” şeklinde yaparak, bu ana damarın temsilcisi olduğunu belirtmek istemiştir.

O halde bu merkez sevdası nereden gelmektedir? milliyetçilerin/ülkücülerin üzerinde yükselen bir partinin "merkez" diye nitelendirdiği konuma geçmeye çalışmasının, bu taşıyıcı kolonların çökmesine sebep olacağı çok açık değil midir?

İYİ Parti’ye yer belirleyip, yön vermeye çalışan kurullar ve şahıslar, bu merkez sevdasından vazgeçmeli, bu sevdanın ağır sonuçlarını da göz önünde bulundurmalıdır.

Sonuç olarak tekrar hatırlatmakta fayda var: Ülkücülerin dışlanmasına ya da partiden uzaklaşmasına yol açacak bir yeniden yapılandırma, parti için sonun başlangıcı olacaktır. Zira hem MHP’nin hem BBP’nin her şeye rağmen belirleyici pozisyonlarda oldukları; buna karşılık ANAP ve DYP’nin esamelerinin bile okunmadığı ortadadır.