Bugün 19 Şubat 2022.

Erdoğan Hançerlioğlu’nun ölüm yıldönümü.

O da kim? diye sorabilirsiniz.

Türkiye sevdalısı, gönül adamı Erdoğan bey: giyimine özen gösteren, konuşmayı ve dinlemeyi seven bir İstanbul beyefendisiydi. Eli açık, cömert, alçak gönüllü ve nazikti. Sevilen, saygı duyulan, kişilik sahibi biriydi. Yayınlarında hep halktan yanaydı. Halkın gözü, kulağı, sesiydi.

19 şubat 1979 tarihinde eşiyle birlikte arabasıyla eve dönerken THKP-C militanlarınca iki ayrı araçtan çapraz ateşe alınan Hançerlioğlu yaralandıktan sonra, eşinin "yapmayın" diye yalvarmalarına aldırış etmeyen teröristler, ateşe devam ederek Hançerlioğlunu katlettiler.

O ince ruhlu, hassas, adaletli, merhametli bir yazardı. Gazetesi vardı, matbaa sahibiydi. Tam bir gazeteciydi yâni.

Ülke düşmanlarına karşı her zaman karşı cesur ve korkusuz Hançerlioğlu ölümünden birkaç gün önce kaleme aldığı köşe yazısında "Bunlar hep böyle saldıracaklar, saldıracaklar çünkü biteceklerini biliyorlar, bunu bildikleri için de 'ne zarar verirsek o kârdır' diyorlar... Bu böyle sürmeyecek. Öyle bir hareket geliyor ki, Anadolu toprağının bağrından çiçekler fışkırıyor... Bu böyle devam edecek ve bütün Türk dünyasına yayılacak.. Birilerinin korkusu; bu iman ordusunun hak ve hukuk anlayışına ayak uyduramayacaklar... Kimseden haraç alamayacaklar... Evet artık bu zulüm son dönemine girmiştir" demişti.

Edoğan Hançerlioğlu, 19 şubat 1979 tarihinde eşinin yanında katledilirken... devamı da gelecekti.

Sarı basın kartı sahibi gazeteci, yazar, matbaa ve dergi sahibi İlhan Egemen Darendelioğlu, 19 Kasım 1979 tarihinde İstanbul'da düzenlenen suikastte çapraz ateş sonucu öldürüldü.

Yine aynı yıl 3 Aralık 1979 tarihinde gazeteci-yazar Kemal Fedai Coşkuner, İzmir'in Agora semtinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

4 Nisan 1980 sabahı ise gazeteci, yazar, şair İsmail Gerçeksöz, İstanbul’da oğlu ile evinin önündeki dolmuş durağında beklerken, teröristler tarafından silahlı saldırı sonucu katledildi. Oğlu ağır yaralandı.

Bütün bunlar masal değil, yakın geçmişimizde yaşanan gerçekler.

Peki... Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç "basın şehidi" oluyor da; Erdoğan Hançerlioğlu, İlhan Egemen Darendelioğlu, Kemal Fedai Coşkuner ve İsmail Gerçeksöz ne oluyor?

Onlar da sapına kadar gazeteci idiler ve hattâ bir gazeteciden daha fazlası idiler. Ulusal gazetelerde, dergilerde yazıları yayınlanıyordu. Lâkin, milliyetçi-ülkücü dünya görüşünü benimsedikleri için ötekileştirilen, yok sayılan gazetecilerden oldular.

Rüzgâr herkese eşit eser.

Güneş herkesi eşit ısıtır.

Yağmur herkese eşit yağar.

Ölüm karşısında herkes eşittir.

Ve ölüm herkese eşittir.

Öncesi ve sonrasıyla 12 Eylül döneminde teröre kurban giden bütün gazeteciler bizimdir.

Ayrım yapanın insanlığından şüphe edilir.