İşte yine bir baş kesilecek...

Sürükleyerek getirdiler...

Diz çöktürüp kafasını koydular kanlı taşın üzerine...

Cellat, kılıcını iyice bileylemiş...

Bir vuruşta kelleyi düşürmeli...

Tam kılıcı kaldırıp vuracakken...

Değerli dostlar;

Şu fotoğrafa iyi bakın...

Tekrar tekrar bakın...

İyice inceleyin...

“Neresi burası... Bu çeşme, bu taş da neyin nesi” diyorsunuz değil mi?..

Anlatayım...

Keşke bu taşın ve çeşmenin dili olsa da anlatsa size...

Neyse uzatmayalım!..

Burası Topkapı Sarayı’nın birinci avlusu...

Saraya giriş biletlerinin satıldığı gişelerin hemen yan tarafı...

Peki bu çeşmenin ve taşın özelliği ne?..

İrkilmeyin...

CELLAT ÇEŞMESİ...

Evet değerli dostlar, burada nice başlar kesildi...

Sadrazamlar mı dersiniz, paşalar mı dersiniz, kapı ağaları mı?..

Yüzlerce kişinin kafası kesildi bu çeşme başında...

Bu çeşmede nice palalar, kılıçlar, bıçaklar temizlendi...

Nice kanlı eller yıkandı...

Kesilen kafalar günlerce teşhir edildi bu kanlı taşın üzerinde...

Veeeee;

Sıra ona gelmişti...

24 günlük sadrazamlığı döneminde ve de paşalığı döneminde kim bilir kaç kez önünden geçti...

Kim bilir kaç kez kendisi ölüm emri verdi...

Kim bilir kaç kez izledi cellatın kanlı elinde çırpınanları...

Eveeet, işte sıra ona gelmişti...

Kim mi?..

Sıkı durun!..

Hani; Genç Osman’a tecavüz eden ve 40 gün tecavüz edilmesine göz yuman bir kefere paşa vardı...

Hani; İslam halifesinin kafasını kesen katil...

Hani, kulaklarını ve burnunu kestirip Kösem’e ve padişah olan Deli Mustafa’nın annesi Valide Sultan’a sunan kefere...

Hani; padişah Üçüncü Mehmet’in kızıyla, yani padişah Birinci Mustafa’nın kız kardeşiyle evlenen damat...

Hani; Zalim, Kezzap, Hain diye anılan kefere sadrazam...

İşte o;

KARA DAVUT PAŞA...

Eveeet, işte o melundaydı sıra...

Bosna asıllı olan Kara Davut, beylerbeyi de oldu, vezir de....

Kaptanı derya da oldu, sonunda sadrazam da...

Bir tek adam gibi adam olamadı...

Genç Osman’ın öldürülmesi özellikle Anadolu’da ve İstanbul’da büyük karışıklıklara neden olmuştu.

Hedefteki isim de belliydi...

Artık sadece 24 gün sadrazamlık yapan Kara Davut’un sonu yaklaşmıştı...

13 Haziran 1622’de azledildi...

1623 yılının başlarına gelindiğinde;

Genç Osman’ın katillerinin bulunup katledilmesini isteyen sipahiler ile halifenin öldürülmesine göz yuman yeniçeriler arasında gerilim arttı. İsyan büyüdü…

Kafayı iyice sıyırmış olan Padişah Birinci Mustafa, baktı sonu yeğeni Genç Osman gibi olacak, emir verdi; “Tiz katiller bulunup cezalandırılsın” diye...

Genç Osman’ın katlinden dolayı Kara Davut’a diş bileyen sadrazam Gürcü Mehmet Paşa, hemen harekete geçti.

Genç Osman’ı katledenler tek tek yakalanıp Yedikule Kanlı Kuyu’da kelleleri kesildi...

Bu arada korkudan ne yapacağını bilemeyen ve arandığını öğrenen Kara Davut, 5 Ocak 1623’te Eyüp Topçular’da bir samanlığa saklandı. İhbar üzerine samanlıkta bir fare gibi yakalanıp Genç Osman’ın katledildiği Yedikule’de Kanlı Kuyu’ya atıldı...

Denilir ki Damat Kara Davut, üç gün boyunca padişah ve İslam halifesi Genç Osman’a reva gördüğü bütün taciz ve tecavüzleri yaşadı...

Üç gün sonraaa, Kara Davut’u, yukarıda anlattığım Cellat Çeşmesi’ne sürükleyerek getirdiler...

Diz çöktürüp kafasını koydular kanlı taşın üzerine...

Cellat, kılıcını iyice bileylemiş…

Bir vuruşta kelleyi düşürmeli…

Tam kılıcı kaldırıp vuracakken;

Koynundan Birinci Mustafa’nın Sultan Osman’ın öldürülmesine dair hatt-ı hümâyunu ile kazaskerlerin yine öldürülen sultanın katledilmesi yolunda verdikleri fetvayı çıkarıp “Ben bu fetvalar üzerine öldürdüm” diye feryada başladı...

Bir karışıklık çıktı...

Karısının para ile tuttuğu adamlar Kara Davut’u, Yeniçeri Odalarının bulunduğu ve Genç Osman’ın da götürüldüğü Aksaray İskenderpaşa’daki Orta Camii’ne kaçırdılar.

Kara Davut’un cellatın kılıcından kurtulup Orta Cami’ye kaçırıldığını duyan sadrazam Gürcü Hadım Mehmet Paşa, 200 asker göndererek padişah katilini yakalattı...

Genç Osman’a yaptığı zulmün aynısını yaşıyordu Kara Davut...

Genç Osman’ı bindirdiği pazar arabasıyla tekrar Yedikule’ye getirilerek hapsedildi ve Sultan Osman’ın öldürüldüğü Kanlı Kuyu’da suç ortağı Kelender Uğrusu ile birlikte kelleleri kesildi...

Tarihler 8 Ocak 1623’ü gösterirken Osmanlı tarihinin en şahsiyetsiz, en zalim, en namussuz, en melun, en hain, en pislik damat paşasının defteri böylece dürüldüüü...

Eveeet değerli dostlar;

İşte şu aşağıda gördüğünüz yerde yatıyor kefere Kara Davut...

Başsız...

Kafa, Genç Osman’ınki gibi Marmara Denizi’nde...

Beden, Aksaray Murat Paşa Camii haziresinde...

Başsız dedim çünkü; 1900’lü yıllarda Millet Caddesi’nde yol genişletilirken bu keferenin de mezarı açılıyor, iskeletin başsız olduğu görülüyor...

Gittim, “Ateşin bol olsun” diyerek fotoğrafladım padişah katilinin mezarını...

Ders alınır mı?..

Bilmem...

Hayırlı günler diler, vatandaş Halis Güler...

Selamlar, sevgiler...