İLKER BAŞBUĞ (26. Genelkurmay Başkanı)

Tarih boyunca lider ve liderlik, üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan konuların başında gelmektedir.

Lider ve liderliğin yüzlerce tanımı vardır. Belki de en güzel ve en eski tanımı Lao Tzu’nun 2500 yıl önce yapmış olduğu tanımdır. Tzu’nun tanımı şöyledir: “Liderlik insanları güçlendirmektir.”

İnsanları güçlü kılan nitelikler neler olabilir?

Çok kimseye göre “dürüstlük”, “cesaret”, “irade kuvveti”, “hoşgörü” ve “bilgi” insanları güçlü kılan temel niteliklerdir. Etrafındaki insanların bu temel nitelikleri kazanmasına yardımcı olacak liderlerin kendilerinin öncelikle bu niteliklere sahip olması gerekir.

Genel anlamda liderlik insanların yönlendirilmesi ve yönetilmesi sanatıdır.

Lider ulaşılacak amaç ve hedeflerin tespiti ile işe başlar. Toplumun bu amaç ve hedeflerin arkasında toplanması ve yönlendirilmesi ile devam eder.

LİDERLİK VE VİZYONERLİK

Liderlerin, dürüstlük, cesaret, irade kuvveti, hoşgörü ve bilgili olma niteliklerine sahip olma yanında iki konuda da yeterli seviyede olmaları gerekmektedir. Bunlar “vizyon sahibi” ve “karizmatik” olmaktır.

Vizyoner kişi gelecekte olabilecekleri geniş bir açıdan bakarak önceden görebilen ve yeteri kadar zaman önce de inisiyatif alarak harekete geçebilendir.

Vizyoner olabilmek için ise üç temel özelliğe sahip olunmalıdır. Bunlar; entelektüel birikime, özellikle tarihi bilgi derinliğine ve kavrama, sentezci düşünce yeteneğine sahip olunması ile sahip olunan vizyonu topluma aktarabilmek için gerekli olan iletişim ustalığıdır.

Karizma, büyüleyicilik ve etkileyicilik anlamında kullanılmaktadır.

Olağanüstü yeteneklere sahip olduğu toplum tarafından kabul edilen kişiler “doğal karizmatik lider” olarak tanımlanmaktadır.

Doğal karizma yanında bir de “değer karizması” vardır.

Prensiplere bağlılığıyla ve yarattığı kişiliğin parıltısı ile toplumun kendisini kabul etmesine yol açan lider ise “değer karizmasına” sahiptir.

Bir lider için önemli olan “değer karizması”na sahip olmasıdır.

Karizmatik liderler için en büyük tehlike ise kendilerini gerçekten sıra dışı görerek, otoriter ve hoşgörü sahibi olmayan lider tipine dönüşmesidir.

ASIL SORUN

Toplumun liderlerden beklediği niteliklerin en başında gelen husus ise liderlerin karşı karşıya kalınan sorunlarda rasyonel, akla uygun ve ölçülü kararlar verip veremeyeceği noktasıdır. Rasyonel davranışları olan liderlerin tercihlerini anlamak ya da kestirmek mümkündür. Bilinmesi gereken tercihlerinin maliyeti ve faydalarıdır.

21. yüzyılın liderleri; dürüstlük, cesaret, irade kuvveti, hoşgörü ve bilgili olma niteliklerine sahip olmanın yanında, ne kadar vizyon sahibidirler ve karizmatik liderler midir?

Günümüzdeki dünya liderlerinin vizyoner olabilmek için gerekli temel niteliklerin hepsine sahip olduklarını söylemek zordur. Asıl sorun da budur.

DOĞAL KARİZMA

Bunun yanında liderlerin gelecekten ziyade, güncel konulara odaklandıkları ve toplumun “aklına” hitap etmekten ziyade “duygularına” hitap etmeyi seçtikleri de ortadadır.

Karizmatik olarak görülen ve kabul edilen liderlerin ise “değer karizması”ndan ziyade “doğal karizma”ya sahip olduğu görülmektedir. Değer karizmasına sahip olması ancak “prensiplere” sahip olunması ile olabilir. Günümüzde ise prensipleri olan liderlerden ziyade bunun tam aksi “popülist” davranmayı tercih eden liderlere sık sık rastlanmaktadır.

Liderlerden beklenen asıl husus onların rasyonel davranışlar içinde olmaları ise rasyonel davranışlardan ve eylemlerden uzaklaşan liderlerin davranışları nasıl değerlendirilecektir?

ABD’li akademisyen Joseph S. Nye, Jr.’a göre sorunun cevabı “siyaset psikolojisi”dir.

Siyaset psikolojisinin ortaya koyduğu bazı tespitler şöyledir:

- İnsanlar anlamlandırmaya çalıştıkları şey ile önceden bildikleri ya da inandıkları şeyler arasında ortak noktalar aramaya, yani tanıdık ve tanıdık olmayanlar arasında bağlantılar kurmaya ve bu şekilde hareket etmeye çalışırlar.

- İnsanların davranışlarının derininde psikolojik korkular, arzular ve özsaygı görme, toplumsal onay ve işe yararlılık gibi gereksinimler, hususlar yer alır.

Psikolojik korkular önemlidir. İnsanların kazanma ve kaybetme durumuyla karşı karşıya kaldıklarında farklı karar alabildikleri de görülmektedir. İnsanlar kayıplardan kaçınmak için, kazanç elde etmek istediklerinde daha büyük riskler alabilmektedir.

Yaşanılan psikolojik travmalar da, insanların kişiliklerinin oluşumunda önemli etkiler yaratmaktadır.

KONTROL VE DENGE

Örneğin ABD Başkanı Wilson’ın kontrol gereksinimi, uzlaşma isteksizliği, muhalefete hoşgörüsüzlüğü, aşırı baskıcı bir babanın elinde büyüyen başkanın travmatik çocukluk yaşantısına dayanmaktadır.

Adolf Hitler hakkında yazılan psikologbiyografiler de, Hitler’in kendinden nefret ettiğini göstermektedir.

Bu karakterde olanlar çatışmasız yaşayamazlar. Çünkü kendi iç çatışmaları bitmez, onları dışarı yansıtırlar.

21. yüzyılda, küresel boyutta bakıldığında liderlerin her zaman rasyonel şekilde hareket edeceklerine ilişkin olarak ortada “derin” ve “büyük” şüpheler bulunmaktadır. Liderler kararların alınmasında önemli bir yere sahiptir.

Liderlerin önemli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir.

Ancak liderlerin yanında devletlerin anayasal kurumları ile oynadıkları “kontrol” ve “denge” sisteminin de aynı derecede önemli olduğu unutulmamalıdır.

Kaynak: Cumhuriyet