Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu şunları söyledi:

Bir daha Türkiye’de darbe olmasın ve terör tehdidine karşı ülkemizi korumak için tedbir aldık. Ve demokrasiyi savunan herkesten destek bekliyoruz. AB ülkeleri de dahil yeterince destek vermedik diyorlar. PKK’nın YPG’nin ve FETÖ’nün kara propagandası yüzünden halen yanlış bilgiler içinde farklı yorumlar geliyor. Bugün, Adalet Bakanlığımızdan randevu da alırız, gerçek bilgileri rakamlarıyla beraber öğrenebilirsiniz dedik.

Bugün teröre karşı Fransa, Belçika ve terörden etkilenen ülkelerin yasa değişiklikleri, yine OHAL gibi aldığı tedbirlere karşı diğer Lüksemburg dahil ‘dayanışma’ adı altında, ses çıkartmaması ve destek vermesi; Türkiye’ye gelirken bile tereddüt eden ülkelerin Türkiye’ye ders vermeye çalışmasını ülke ve millet olarak kabul edemeyiz. Burada samimiyet bekliyoruz. Bunları reddettiğimizi söylemek isteriz.

Suriye'de tek taraflı müdahaleye karşıyız diyorsunuz. O zaman gelin birlikte mücadele edelim.

TRUMP'IN AÇIKLAMALARI

Stratejik ortaklar Twitter, sosyal medya üzerinden konuşmaz. Sayın Trump cumhurbaşkanımızı iki defa arayarak Suriye’den çekilmek istediklerini söylediler. Daha iki gün önce Pompeo ile görüştük. Bolton ziyareti ortada. Bize verilen belgeye karşı bizim de cevabımızı ABD’ye gönderiyoruz.

30 km gibi bir güvenli bölgenin, bununla ilgili ABD’den bir teklif gelmedi ama bu ABD’nin de fikri değil. Bu sayın Cumhurbaşkanımızın tüm Avrupalılara teklifidir, Ruslar da dahil. Her görüşmede gündeme getirdik. Obama yönetimi bunu gerçekçi bulmuyordu. Bahanelerle bu fikrimizi desteklemediler. Şimdi Türkiye’nin kararlılığını gördükten sonra bu fikri ortaya attılar.

Bizim derdimiz nedir? Suriye’yi bölmek isteyen terör örgütü var. biz bu terör örgütünü hedef alıyoruz. Özellikle cumhurbaşkanımızın defalarca Trump’a, Kürtlerle, YPG hatta SDG... Biz Kürtlerin düşmanı değiliz, Kürtleri en çok savunan ülke biz olmuşuzdur. Kürt kardeşlerimizin haklarını her zaman savunmaya devam edeceğiz.

Trump’ın içinde bulunduğu zorluğu biliyoruz. Üzerinde baskı var. Güvenlikle ilgili birimleri ABD’nin çekilmemesi için baskı yapıyor. Son tweeetin iç politika konusu olduğunu biliyoruz. Müttefikler Twitter, sosyal medya üzerinden görüşmez. Kullandığı tehdit diline gelince, biz hiçbir tehditten korkmayacağımızı ve pabuç bırakmayacağımızı defalarca söyledik, geçmişte de söyledik. Türkiye’yi ekonomik olarak tehdit ederek bir yere varılamaz.

Biz ne olursa olsun, zorluklar ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti olarak bertaraf etmek için ne gerekiyorsa onu yaparız. Bir tarafta ekonomik zorluklar, diğer taraftan terör tehdidi. Bu millet der ki, ben aç kalırım, Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda olduğum gibi boyun eğmem der ve bu millet devlet olarak ne gerekiyorsa biz onu yaparız. Baskı altında Trump’ın açıklamalarını ve kullandığı dili doğru bulmuyoruz.

İDLİB'DEKİ SON GELİŞMELER

İdlib bir terör yuvası olduysa o bölgede yaşayan Suriye halkı da değildir, Türkiye de değildir. sorumlusu rejimdir ve rejimi destekleyen ülkelerdir. O teröristiler İdlib bölgesine kim gönderdi? Bunlar gönderdi. Rejim ve destekçileri gönderdi. Hatta Dara’dan o teröristleri İdlib’e bıraktılar. Amaçları da belliydi. Bu teröristlerin burada durmasını bahane ederek buraya saldırmak… Ve rejim de saldırdı. Ama İdlib muhtırasını Rusya ile imzaladık. Radikal gruplar, teröristler bundan rahatsızlar.

Fakat başından beri siyasi sürece inanmayan rejim de ihlallerini yer yer devam ettiriyor. İdlib muhtırası başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Ufak tefek aksaklıkları gidermek için birimlerimiz zaten beraber çalışıyor. Fakat HTŞ’nin ya da El Nusra’nın terör örgütlerinin İdlib bölgesinin yüzde 50’sini ele geçirdi söylemi doğru değildir.

Yabancı terörist savaşçılar... NATO’da ben bu konuyu gündeme getirdim, tüm dışişleri bakanları güldüler. Ne yapacağız? Bunlar sizin vatandaşlarınız. Türkiye ihlallerin önlenmesi ve İdlib muhtırasının devamı ve uygulanması konusunda elinden geleni yapıyor.

"TELEFON GÖRÜŞMESİ OLABİLİR"

Her şeyden önce telefon görüşmesi niye olmasın? Ben de Pompeo ile değerlendireceğiz. Onlar aradığı zaman biz hemen cevap veriyoruz. Biz aradığımız zaman karşı tarafta olumlu cevap geliyor. Bu diyalog varken neden Twitter üzerinden açıklama yapıldı? Sadece liderler ve bakanlar düzeyinde değil, ortak çalışma gruplarımızın toplantıları yapılıyor. Keza Patriot ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Aynı şekilde FBI’ın FETÖ soruşturması konusunda heyet gelmişti.

Bir tanesi Suriye üzerineydi. Tillerson Münbiç yol haritasını onaylamadan önce komisyonları kurduk. İkincisi konsolosluk meseleleriyle ilgili, üçüncüsü de PKK ile mücadeleyle ilgili çalışma grubu. Amerikan tarafı 5 Şubat’ta toplantıyı gerçekleştirmek istediler. Arkadaşlarımız da gidiyor. Sedat Önal’ın başkanlığında bizim heyetimiz gidecek.

Zaten 6 Şubat’ta da DEAŞ’a karşı mücadele koalisyonunun toplantısı var. Evet burada Lüksemburg dahil 65 ülke var DEAŞ'a karşı. Fakat bugüne kadar DEAŞ’a karşı mücadele eden tek ülke Türkiye olmuştur.

"VERDİĞİNİZ PARALAR PKK'YA SİLAH OLARAK GİTMİŞTİR"

Sizlerin verdiğiniz paralar PKK’ya YPG’ye silah olarak gitmiştir. Ve biz sadece Suriye'de 3 binden fazla DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Ben o toplantıların hepsine katıldım. Dostlar alışverişte görsün toplantılar. Herkes iki üç dakika konuşmasını yapıyor, dağılıp gidiyor, iş yine bize kalıyor.

"EĞER BU KADAR ÇOK SEVİYORSANIZ..."

Hiçbir ülke göğüs göğüse çarpışmamıştır, Türkiye’den başka. Şimdi bir terör örgütüne karşı çarpışırken iyi, diğerine geldiği zaman savunmaya geçiyoruz. Eğer bu kadar çok seviyorsanız bu YPG’lileri PKK’lıları; zaten ülkelerinizde yeterince var, onları da alır götürürsünüz. Avrupa'da zaten yeterince faaliyette bulunuyorlar, para bile topluyorlar.

JEAN ASSELBORN - LÜKSEMBURG DIŞİŞLERİ BAKANI:

Twitter ile ilgili olarak ben de söylediklerinize katılıyorum. Doğrudan görüşmek gerektiğine inanıyorum. Lüksemburg 60 küsur ülke ile birlikte DEAŞ’a karşı oluşturulan koalisyonun içinde. Mali olarak destek sağlıyoruz. Buradaki koalisyonu DEAŞ’a karşı bir koalisyon. İkinci olarak da Suriye’de hali hazırda çok sayıda askeri operasyon düzenlenmiş durumda.

Türkiye güçlü ve büyük bir ülke olarak Suriye üzerinde etkisi olan bir ülke. Sadece diplomasi kanalları kullanarak Suriye’de bir çözüm bulunmalı. Türkiye başarabilir diye düşünüyorum.

Neredeyse tüm AB üyesi ülkeleri gibi, Lüksemburg da, bazı AB ülkeleri kabul etmek istemediler. Biz kabul ettik. Bunların birkaç bin olduğunu söyleyebilirim. Ancak barınma ve iş bulma konusunda henüz tam çözülmüş değil. Suriye yeniden inşa edilme sürecine girdikten sonra isteyenlerin ülkelerine dönmesine tabi ki sıcak bakarız.