CiddiGazete- Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Antalya'da düzenlediği "Belediye Başkanları Toplantısı"nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Coronavirüs salgını ile mücadele sürecinde yavaşlayan siyasi faaliyetlerin salgının tesirini kaybetmesiyle hız kazandığını belirten Bahçeli, 4-5-6 Şubat 2022 tarihlerinde milletvekilleri, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyelerinin ortak katılımıyla Ankara Kızılcahamam'da toplantı yaptıklarını hatırlattı.

Takip eden hafta sonunda da yine Kızılcahamam'da "İl Başkanları Toplantısı" yapıldığını anımsatan Bahçeli, "Bugün de 'Belediye Başkanları Toplantımız' vesilesiyle Antalya'dayız" dedi.

MHP BELEDİYECİLİĞİ

"Milliyetçi Hareket Partisi'nin belediyecilikte marka değeri çok yüksektir. Çünkü iş bilenin, kılıç kuşananındır" diyen Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dürüst, ilkeli, iradeli, inançlı ve müşfik belediye yönetimlerimiz bizim ve elbette Türkiye'nin yüz aklarıdır. 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinin üzerinden geçen 3 yıllık zaman herkese ve hepimize göstermiştir ki, Milliyetçi Hareket Partisi’nin belediyecilik anlayışı insan odaklıdır, hizmet ve gönül seferberliğinin olgunluğudur."

SİYASİ VE DEMOKRATİK SINAV

MHP'li belediye başkanlarına teşekkür eden Devlet Bahçeli, Türkiye gündemine ilişkin şunları söyledi:

"Türkiye’nin ve partimizin önünde iki yılı kapsayan iki siyasi ve demokratik sınavın olduğunu ve buna yönelik hazırlık içinde bulunmamız gerektiğini hatırlatmak isterim.

Bunlardan birincisi, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleridir.

Diğeri de 2024 yılının Mart ayında yapılacak Mahalli İdareler Seçimidir.

Özellikle 2023’ü yılını kapsamına alan, takip ve teminiyle mükellef olduğumuz beş ayaklı stratejik hedefimizi 6 Şubat 2022 tarihinde 'Milletvekillerimiz, Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu'muzun değerli üyelerinin iştirakiyle yaptığımız ortak toplantıda açıklamıştım.

BEŞ AYAKLI STRATEJİK HEDEF

Tekraren paylaşmak isterim ki;

Milliyetçi Hareket Partisi Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevgisiyle pekişmiş ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır.

Bu bizim birinci stratejik hedefimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla işlerliği ve ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir.

Bu bizim ikinci stratejik hedefimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, 2023 yılının Haziran ayında TBMM’nde milletvekili sayısını azami düzeye çıkarıp Cumhur İttifakı’nın Anayasa'yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrardan ve açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için olağanüstü bir mücadele azmi sergileyecektir.

Bu bizim üçüncü stratejik hedefimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, terörün kökünü kazıma, bölücülüğün kafasını koparma seferberliğinde her fedakârlığı seve seve yapacak, desteğini önşartsız verecek, bilahare milli ve yerli bir ekonominin tesisi için üzerine düşen sorumlulukları gecikmeksizin icra edecektir.

Bu bizim dördüncü stratejik hedefimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlu, en geniş demokratik katılımın sağlandığı, toplumun her kesiminin önerilerinin dikkate alındığı, Başkanlık Sistemi’ni kurumsallaştıran yeni bir anayasanın hazırlanması konusunda çalışacak ve bu uğurda siyasi faaliyetlerini yoğunlaştıracaktır.

Bu bizim beşinci stratejik hedefimizdir.

Biz bu stratejilerin istikametinde ne gerekiyorsa yapacağız.

100. YIL HAZIRLIKLARI

Parti olarak, Cumhuriyetimizin 100'üncü yıl dönümüne muazzam ve muhtevalı bir hazırlık içindeyiz.

Heyecanımız ve hızımız günbegün yoğunluk kazanmaktadır.

4 Eylül 2021 tarihinde Afyonkarahisar’da başlayan, müteakiben 9 ayrı ilimizde komşu illerin katılımıyla icra edilen bölge toplantılarımız milletimizden müstesna bir destek bulmuş, ziyadesiyle ilgi görmüştü.

'Güçlü Siyaset, Lider Türkiye, Hedef 2023; Siyasette Yeni Dönem: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Stratejik Hedefler' konseptiyle vatanımızın her yerine ulaştık, gönül kapılarını çaldık.

Hamd olsun beklediğimiz sonuçları aldık, çıktığımız yol bizleri muhteşem bir kucaklaşmaya taşıdı.

Ardından 30 Ekim 2021 tarihinden itibaren, 'Adım Adım 2023; İl İl Anadolu' temasıyla 9 Aralık 2021 tarihine kadar 81 ilimizin tamamında vatandaşlarımızla birebir temas kurduk.

Milletvekillerimiz, Merkez Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kurulu’muzun değerli üyelerinin katılımıyla çalışmalarımız vatan sathına yayıldı.

Elbette yerimizde saymayacağız, devamlı daha iyisini yapmayı düşüneceğiz.

CHP SEÇMENİ İÇİN ÇALIŞMA

19 Şubat 2022 tarihinde başlamak suretiyle, en son seçimlerde CHP’nin sandıktan birinci çıktığı 6 il ve 125 ilçeyi kapsamına alan 131 ayrı seçim bölgesinde, bu partinin gerçek yüzünü, zillete nasıl düştüğünü, bölücülüğe nasıl teşne olduğunu, karanlık yönlerini birer birer anlattık, milletimizi aydınlattık.

Bunun yanında bütün ilçelerimizde çalışmalarımız yaygınlaştıracağız.

Temamızı da, 'Adım Adım 2023; İlçe İlçe Anlatma ve Aydınlatma Toplantıları' olarak belirledik.

Bu zincirleme çalışmalarımızın hayırlı sonuçları alınmaya başlanmıştır.

CHP'ye oy veren kardeşlerimiz oynanan oyunları görmüş, böylelikle Kılıçdaroğlu ve yönetiminin ipliği pazara çıkmıştır.

KILIÇDAROĞLU'NA CEVAP

CHP Genel Başkanı, son grup toplantısında şahsımı hedef alıp, 'Sen barajı geçemeyince nereye yüzeceksin, merakım o' diye soru sormuş.

Sayın Kılıçdaroğlu, fazla merak iyi değildir. Ne gelirse insanın başına meraktan gelir.

Biz yüzmeyi değil, tummayı biliriz. Tumduğumuz yerde de senin gibilerin nasıl boğulduklarını görürüz.

Sanıyorum yüzmeyi seviyorsun. Yüze yüze kuyruğa kadar geldik. Geldiğimiz yerde de senin sandıkta imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin baraj diye bir sorunu olmadığını sen de, senin efendilerin de, hatta bölücü ortakların da açıkça biliyor.

HDP'nin bir eşbaşkanı grup toplantısında 'iktidarın küçük ortağı eriyor' diye konuşmuş.

Ağız aynı, üslup aynı, usul aynı, siyaset aynı, kan bile aynı.

CHP ile HDP arasında herhangi bir fark kalmadı. Alın birini vurun ötekine.

Tencere yuvarlana yuvarlana kapağını sonunda buldu.

HDP, CHP'nin paslı anahtarı oldu.

Terörist Demirtaş'ı cezaevinden çıkaracağım diyen Kılıçdaroğlu, bize küstahça baraj hatırlatması yapıyor.

Çünkü canı öyle istiyor. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı uykularını kaçırıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu; bizi bırak da, maşeri vicdanın barajını nasıl geçeceksin, milli ahlakın barajını nasıl geçeceksin, milli onurun barajını nasıl geçeceksin, milli ve manevi emanetlerin barajını nasıl geçeceksin? Sen onu söyle, ona cevap ver.

Madem yüzme biliyorsun, haydi git Boğaz'dan haç çıkarmayı dene.

Bir yanda seçim barajının yüzde 3'e düşmesini isteyen Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin, diğer yanda yüzde 7 ile ilgili partimiz üzerinden spekülasyon yapması garabettir, hezeyandır.

"MHP’NİN NEFESİ ENSENDEDİR"

Kılıçdaroğlu senin için rahat yok. Bilmelisin ki, Milliyetçi Hareket Partisi'nin nefesi ensendedir.

Türkiye’ye kim yanlış yapmışsa, Türkiye’ye kim karşı çıkmışsa, Milliyetçi Hareket Partisi onlarla kıyasıya mücadele edecektir.

Bölücülüğün baraj kapaklarını indirip ihanetin yüz görümü olan CHP'yi ne tarih, ne de millet affedecektir.

Siz bakmayın zillet ittifakı onu demiş, bunu söylemiş.

Siz bakmayın kim kime kulp takmış, kim kiminle düşüp kalkmış.

Tarih ne diyor ona bakın. Millet ne diyor ona bakın. Ecdat ne diyor ona bakın. Şerefli mazimiz neyi işaret ediyor, neyi ifade ediyor ona kulak verin.

Nefsimize diz çöktüremezsek, davamızı devleştiremeyiz.

Ben dersek, bencilce hareket edersek, davayı yüceltemeyiz.

Cumhur İttifakı Türkiye'nin geleceğini kuruyor.

Milliyetçi Hareket Partisi de buna uygun karar ve hazırlık içinde hareket ediyor.

Hem belediye hem de beka diyoruz, tarihi ittifakımızı koruyoruz.

İlle de bir tercih yapacak olursak on defa, bin defa, on bin defa beka diyeceğimi herkesin bilmesinde fayda görüyorum.

"YOKSULLUKTAN MEDET VE MENFAAT UMUYORLAR"

Pazarı bilmezler, çarşıyı bilmezler, manavı bilmezler, vatandaşlarımız ne yer ne içer kaygı duymazlar; ama konu istismarsa, konu provokasyonsa, konu yalansa, konu dedikoduysa bunlardan daha kabiliyetlisi çıkmaz, çıkamaz.

Yoksulluktan medet ve menfaat umuyorlar. Zira işlerine böyle geliyor.

Enflasyon canavarı başını kaldırdı mı mutlu oluyorlar.

İşsizlik oranı ve işsiz sayısı arttı mı sevinçten havalara uçuyorlar.

Bütçe açık verdi mi bayram ediyorlar.

Dış ticaret açığı artmaya görsün, gülmekten kendilerini alamıyorlar.

Hele dövizin fiyatı bir yükselsin, felaket tellalları hemen ortalığa üşüşüyor.

Onursuz bir kazancı, onurlu bir kayba üstün tutuyorlar.

Varsın Türkiye zarar görsün, hiç umursamıyorlar.

Ne yapsalar boştur, ömürlerinde bir kez olsun adam gibi adam olmayı beceremezler.

Bir kez olsun yerli ve milli duruş sergileyemezler.

Bugün açsak yarın doyarız. Hayatın şaşmaz gerçeği budur.

Bugün işimiz yoksa yarın buluruz. Haysiyetli yaşamın doğası budur.

Şeker yoksa pancar ekim alanını genişletiriz, yağ yoksa ayçiçek ekim alanını artırırız, un yetersizse buğday üretimini yükseltiriz, yine de hiç kimseye mihnet etmeyiz.

Türkiye tarım ürünlerinde dünyada kendi kendine yetecek nadir ülkeler arasındadır.

Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın dünyaya çıkardığı fatura çok ağır olmuş, ülkemiz de bundan etkilenmiştir.

Türkiye, bu savaşın diyalog ve diplomasiyle çözümü için muazzam bir faaliyet yürütüyor.

Ancak zillet ittifakı bunu görmüyor, göremiyor; Rusya'ya yaptırım uygulansın diye dayatıyor.

Gelsinler de bunu otelcilerimize söylesinler.

Gelsinler de bunu Antalya'ya anlatsınlar.

Domates üreticilerimizden tutun da turizm sektöründe çalışan kardeşlerimize varıncaya kadar yaptırımların olması gerektiğini paylaşsınlar, hodri meydan.

Bunları kumanda eden güçler, ne konuşacaklarını, neleri söyleyeceklerini de sipariş veriyorlar.

Zillet ittifakı figürandır, üstelik emperyalizmin, Türk düşmanlarının figüranıdır.

Ne devlet, ne millet, ne de vatan dertleri vardır.

ADANA'DAKİ OLAYLAR

Selamsız Babacan geçtiğimiz günlerde demiş ki:

'Bahçeli, işkencecilerin alınlarından öperek kendisine yakışanı yaptı.'

Türkiye düşmanı sözde bir vakfın Adana Seyhan'daki kanunsuz eylemlerine zamanında ve yerinde müdahale eden Türk polislerinin alınlarından öptüğümü grup toplantımızda söylemiştim.

Doğrudur, ben kendime yakışanı yaptım. Yine yaparım.

Bu polislerimizin tertemiz alınlarından bir kez daha öpüyorum.

Bu sevimsiz selamsız Babacan, Türk polisine 'İşkenceci' diyor.

Bölücülerle iş tutan bu güvenilmez ve dönek şahsın, polislerimize işkenceci demesi hem sefil bir iftira hem de asılsız ve alçak bir iddiadır.

KARAMOLLAOĞLU'NA CEVAP

Zillet partileri namerttir, zillet partileri vefasızdır ve itibarsızdır.

Karamollaoğlu da bizi 'Allah akıl fikir versin' diyerek ilzam etmiş.

Sayın Karamollaoğlu, bizim aklımız bize yeter, sen CHP'nin, HDP'nin yanında ne arıyorsun, bu tembihi kimden aldın, ondan bahset.

Zillet ittifakının Türkiye gibi bir meselesi yoktur.

Yalan bunlarda diz boyudur.

Zillet İttifakı'nı oluşturan partiler diyor ki, beka sorunu yoktur.

Cahiller ve cani ruhlular bilmese de, büyük milletlerin her zaman beka meselesi vardır.

Çünkü büyük milletler ebediyete kadar var olmayı hedef belirler.

Bu hedefe ulaşmak için pek çok badireye göğüs gererler.

Zulmete dayanırlar, çileye katlanırlar, hezimet ve yenilgilerden tekrar doğmayı bilirler.

Türk milleti büyüktür, her zaman da büyük kalacaktır.

Ve bugün beka sorunlarımız geçmişe nazaran ağırlaşmıştır.

Ukrayna'nın işgali almasını bilenler için çok ciddi dersler içermektedir.

İnsanı yaşatmak bekayla ilgilidir, devlet ise bekasıyla yaşayacaktır.

Beka olmadan ekmek olur mu?

Beka olmadan ucuz yedim, pahalı aldım demek mümkün mü?

Beka olmadan belediyenin, siyaset yapmanın bir manası söz konusu mu?

Geçmişte, Türk milletinin kahraman evlatları yeri geldi çekirge yiyerek mukaddesatını savundu.

Aziz ecdadımız yeri geldi günlerce aç susuz kalıp vatanını müdafaa etti.

Bu zillette hayır yoktur, ufuk yoktur, Türkiye’yi düşünmek asla yoktur.

Nerede husumet varsa zillet oradadır.

Nerede fitne varsa zillet oraya yuvalanmıştır.

Zillet İttifakı Türkiye’ye karşı inancını kaybettiğinden kalben çoraklaşmış, kafa olarak çölleşmiştir.

CHP, İP, HDP, SP, ÖDP, Devası, geleceğine yetmeyen partiler aynı kervana girmişler, aynı kafilede yerlerini almışlardır.

Atatürk'ün partisi terör örgütleriyle düşüp kalkmaktadır.

FETÖ bunların yanındadır.

CHP Genel Başkanı telaş ve korku içindedir.

Yalan üstüne yalan konuşmaktadır.

Şuuru kapanmış, akıl ve izan ölçüleri tümden kaybolmuştur.

Bir gün dediğini diğer gün inkar etmektedir.

Sabah başka, akşam başkadır.

CHP Genel Başkanı PKK/YPG'nin Türkiye'ye saldıracağına inanmıyor.

Tezkereye "Hayır" diyerek terörle mücadeleye karşı çıkıyor.

Diyarbakır'da Türk tarihine utanmadan, sıkılmadan karanlık iftirası atıyor.

İbn-i Sina ne demişti; 'Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.'

Bir tarafta zillet, diğer tarafta millet vardır.

Bir tarafta zillet, diğer tarafta ise milletin ruh kökünden doğan Cumhur İttifakı vardır.

Merhum Abdürrahim Karakoç ne diyordu:

Beden ölür, çürür, cana bakın siz.

Kim kiminle yürür, ona bakın siz.

Bırakın dönsün dönme dolaplar,

Haktan, hakikatten yana bakın siz.

Bu zillete kucak açanlar, muhterem ecdadımızın yüzüne yarın nasıl bakacaklar?

Ne anlatacaklar? Hangi bahaneleri ileri sürecekler?

Gafletteydik, görmedik, bilmedik, düşünmedik mi diyecekler?

Oy peşindeydik, günü kurtarmaya çalışıyorduk mu diyecekler?

Pazarlıklar böyleydi, arkamızdan itiyorlardı mı diyecekler?

Çaresiz kaldık, tutsak alındık, boynumuzu eğdik mi diyecekler?

Yolu karanlığa çıkan, felaketlere kılavuzluk yapan Zillet İttifakı Mehmetçiğe kurşun sıkan hainlerle, sözde Kürdistan hatırlatması yapan siyasi bölücülerle işbirliğini, tarihe nasıl anlatacak? Bunun günahını nasıl üstlenecek?

Zillet İttifakı'nın ortakları bunun hesabını iki cihanda nasıl verecek?

Hayır, Türk milleti bunu asla kabul etmez.

Bu ihanete yenilmez, bu ihaneti sineye çekemez.

Mezhebi, kökeni, yöresi ne olursa olsun, hiçbir kardeşim buna razı olamaz.

Türkiye bir ve bütün olur, aşılmaz kale gibi yükselir, bu oyuna gelmez.

Kardeşliğine, birliğine ve varlığına musallat olan bu tehlikeyi elinin tersiyle iter.

Sonsuza kadar var olmanın inancıyla, zilletin muhataplarına hak ettiği dersi verir.

Bunun hesaplaşma tarihi de 2023 yılının Haziran ayıdır.

Bugünkü CHP’nin, 1920'li yıllardaki CHP'yle uzaktan yakından alakası kalmamıştır.

Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimi altındaki CHP tanınmaz haldedir.

CHP, Türk milletinin hassasiyetleriyle alenen oynamaktadır.

Bunu siyaset zannedecek kadar da ateşle oyun halindedir.

Ve günü geldiğinde de Türk milletine hesap verecektir."