CİDDİGAZETE

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV5 televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Suriye’nin kuzeydoğusunda geçici ateşkes sağlandığı ve YPG’nin 5 gün içinde bölgeden çekileceği yönündeki açıklamalarıyla ilgili Kılıçdaroğlu, “Ateşkes sağlanmış olması güzel bir şey tabii” ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bu kararın neyin karşılığında alındığını bilinmediğini belirterek, Trump’ın uygulaması öngörülen yaptırımlarına ilişkin şunları kaydetti:

“Zaten ne yaptırım uygulayacak ki? Ekonomide zaten büyük bir kırılganlık var. Onlar da biliyor ekonomide kırılganlığın olduğunu. Amerika’yla biz ilişkimizin bozulmasını istemeyiz, Rusya’yla, Avrupa Birliği’yle, Arap dünyasıyla ilişkilerimizin bozulmasını istemeyiz. Tam tersine her ülkeyle barış içinde, huzur içinde yaşamak isteriz. Barışı, huzuru her yerde savunmak bizim görevimizdir ama bizim halkımızı aşağılayan, küçük gören kibirli ifadelerle bize bir mektup yazılmışsa bunun da en azından diplomatik olarak bizim arşivimize girdiyse onların da arşivine bir şeylerin girmesi lazım.”

“TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARINI SAVUNURUZ”

“İçimiz kan ağlaya ağlaya tezkereye ‘evet’ diyeceğiz” sözünün hatırlatılması ve bununla ilgili soru yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Tezkereye niye ‘evet’ dedik şunun için bakın Suriye’de ordumuzun gözetiminde, sivil toplum örgütleri oradaki Suriye halkına büyük hizmetler veriyorlar. Hastane, yemek var. Bizim Hatay Büyükşehir Belediye başkanımız sürekli oraya tankerlerle su gönderiyor. Diyelim ki asker oradan çekildi, bütün bu hizmetler ne olacak, oradaki halk ne olacak? Başka büyük sorunlar çıkabilir. Esad’la bir anlaşma yapıldı mı oturulup konuşuldu mu? Konuşulmadı. Zaten o uzlaşma sağlandıktan sonra bir sorun yok biz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Gerçekten de Türkiye kendi sınırında terör örgütünün yuvalanmasını istemez, hangi ülke ister? Uluslararası hakkımız bu bizim. ‘Hayır’ demenin kendine göre de sorunları olur. Nedir o sorunlar? Siz, kendi ülkenizin çıkarlarını savunmuyor olursunuz. Biz, bunu kabul etmeyiz. Biz, her şeyden önce Türkiye’nin, halkımızın çıkarlarını savunuruz. Bu, bizim görevimiz.”

TANK PALET FABRİKASININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili fabrikanın işletme hakkının BMC grubuna bedava verildiğini iddia ederek, fabrikanın işletme hakkının devriyle ilgili ihale görmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ihalesiz verildiyse hangi kanuna göre verildiği, ihale yapıldıysa da neye göre yapıldığını sordu.

“İYİ Parti ile aranızda ittifak çatlağı var mı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Millet ittifakını bozmak için özel çabalar harcandığını gayet iyi biliyoruz. Devletin bazı unsurlarının bu ittifakı bozmak üzere belli kişi tarafından yetkilendirildiğini ve görevlendirildiğini de biliyoruz. Ama şu bir gerçek onlar ne yaparlarsa yapsınlar, ittifakta herhangi bir sorunumuz yok bizim” cevabını verdi.

TRUMP’IN MEKTUBU

ABD Başkanı Donald Trump’ın yazdığı belirtilen mektuba ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, mektubu dün gece yarısı sosyal medyada gördüğünü söyledi. Öncelikli olarak, “bu mektup herhalde sahtedir” diye düşündüğünü belirten Kılıçdaroğlu, CHP Washington temsilcisini arayıp sorduğunu ve “maalesef doğru” cevabını aldığını anlattı. Mektubu, “nezaketten uzak, küstahça kaleme alınmış bir mektup” olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, “Bunu kabul etmek mümkün değil, böyle bir mektubun kaleme alınması ve gönderilmesi başlı başına skandal. Mektubun aynen iadesi gerekir ve aynı ağırlıkta nezaket kuralları içinde diplomatik dille bir cevap verilmeli” dedi.

“İktidar mektubu çöpe attığını söyledi, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, “Günü kurtarmaya ihtiyacımız yok. Türkiye Cumhuriyetini aşağılayan hakaret eden bir mektup gelmiş, ‘çöpe attık’ ne demek. Çöpe atabilirsin ama ona cevap verilmeyecek mi? Tarihte buna benzer olaylarla karşılaştık, en ağır cevaplar verildi” diye konuştu.

Johnson Mektubu’na gerekli cevabın verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Kin ve kibir dolu bir mektup, bu kibirin bir cevabının olması lazım. En ağır ifadelerle, diplomatik dil kullanılarak, bütün dünyaya örnek olacak şekilde gereken cevap verilmeli. Bir vatandaş olarak rahatsızım ve beklentim budur. Böyle ağır mektuba kimse muhatap olamaz” değerlendirmesinde bulundu.

Söz konusu mektubun zaten devlet arşivine girdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ne çöpe atması, kimi kandıracağız. Sorun ‘çöpe attık’ değil. Biz buna bir kağıt parçası diyoruz, bir diplomatik mektup değil. Mektuba gerekli cevap verilmedi. Johnson mektup yazdı ama cevabını da aldı. Biz kendi imkanlarımızla Kıbrıs’ın arkasında durduk. Üstelik koalisyon dönemiydi. Ecevit ve Erbakan kapı gibi durdular. Hiç kimseye boyun eğmedik. Devlet dediğiniz kurum budur. Devlet dediğiniz kurum, haklı bir eyleminizi birileri kınıyorsa, siz haklılığınızı bütün dünyaya anlatırsınız.”

Mektupta, Trump’ın “sizin sorunlarınızı çözmek için çalıştım” demesinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Ben ona bakmıyorum, ne yazarsa yazsın. İkisi arasındaki yüz yüze görüşmelerde belli şeyler vaat edilmiş olabilir, bunları doğal karşılarım. Ama bu mektubu kabul etmek mümkün değil, bu mektubun gereği mutlaka yapılmalıdır. Aynı ağırlıkta ama diplomatik dil kullanılarak Trump’a gerekli cevap verilmelidir. Bunun karşılığı olmalı” diye konuştu.