CiddiGazete- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün kendisi hakkında düzenlenen fezlekenin TBMM’ye gelmesini isteyen Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli’ye, “Benim dokunulmazlığımı kaldıracaklarmış… Kaldırmazsanız namertsiniz! Vatan hainisiniz! Bir canım var, vatanıma milletime feda olsun! Sizden mi korkacağım" sözleriyle cevap verdi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

‘ADALETİ SAĞLAYACAK OLAN HAKİMLERDİR’

“Hangi kimlikten olursa olsun her insanın görüşü önemlidir. Hangi kimlikten olursa olsun her kimliğe saygı göstermek CHP’nin temelidir. Bizim sevdamız Türkiye’dir, Türkiye’de yaşayanlardır. Bizim sevdamız vatandır, bayraktır. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Adaleti sağlayacak olan kişiler hakimlerdir. Sadece hukuku değil vicdanın da sesini dinlemelidir hakimler. Sadece kanun çıkarmakla hukuk işlemez. Bostancı-Dudullu metro inşaatında 2 işçi hayatını kaybetmişti. Aileleri ‘Bizi yalnız bırakmayın, davamızı izleyin’ dedi.

‘O HAKİMLERİ KUTLUYORUM’

Eğer bir anne çocuğunu bulamazsa, görevliler tarafından alınan ve 39 yıldır hasretini çeken bir annenin dramını unutamıyorum. Zevcan Yedigöl, tam 39 yıldır evladının mezarını arıyor. 39 yıl sonra kendisi gözlerini kapadı, bir anne evladına hasret toprağa verildi. Demokrasinin, adaletin olduğu yer bu olur mu? Üstelik Zevcan Yedigöl 2007 yılına Erdoğan ile görüştü. ‘En azından evladımın mezar taşına dokunayım’ dedi ama olmadı.

Elbette adalet diyorum. Adaleti sağlayacak olan kişiler hakimlerdir. Bostancı- Dudullu metro hattında iki işçi hayatını kaybetmişti. Sayın Akif Hamza Çebi de davaları izleyeceğim demişti.

Dün tarihi bir karar çıktı. 5’li çete diye tanımladığımız grubun yaptığı metro inşaatını yapanlar ve alt yüklenici firmaların yetkilileri ertelenmeksizin 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldılar. Adalet bir şekilde yerini buluyor. ‘Davamızı izleyin, karşı taraf çok güçlü, ölen kişileri suçlu ilan edebilirler’ dediler. O hakimler vicdanının sesini dinledi. O hakimleri tebrik etmek bizim görevimizdir.

VALİYE İŞSİZLİK TEPKİSİ

Bir vali, bulunduğu yerde devleti temsil eder. Vali, sıcak siyasete girmez. Bulunduğu yerde herkese eşit mesafede bulunur. Adaletin ölçüsü valide belirlenir. Vali, devlet adamı gibi davranmak zorundadır. Valilik sıradan bir görev değildir. Diyarbakır Valisi bir açıklama yapıyor. ‘Mesele işsizlik değil, işi beğenmemek.’ Bunun üzerine il başkanına telefon ettim, ‘Gerçekten böyle bir tablo var mı’ diye sordum. ‘Hayır efendim alakası yok’ dedi. ‘Geçici iş ilanı çıktığı zaman kilometrelerce kuyruk oluyor’ dedi.

ALMANYA VE İTALYA’YA KINAMA

Ne oluyor arkadaşlar? Benzer bir olay İsrail’de olmuştu. İsrail bizim vatandaşlarımızı aramış ve öldürmüşlerdi. Biz dava açtık ne oldu? Meclis’te bir gece yarısı çıkan bir kanunla davadan vazgeçildi. İsrail tazminat vermedi, ‘Bir vakıf gösterin ben oraya bağış yapayım’ dedi. Almanya ve İtalya’yı şiddetle kınıyoruz. Hükümetten bu konuda çok net bir yanıt bekliyoruz. Batı’nın bu konuda çifte standart uyguladığını çok iyi biliyoruz. Ben bunu AB’ye de söyledim. En açık örnek Kıbrıs’tır. Tek dillendiren CHP’dir. Türkiye’de eserler, gürlerler, oraya gidince de kapı arkasında ‘Bir emriniz var mı’ diye sorarlar.

ÖĞRETMENLER GÜNÜ AÇIKLAMASI

Bir milletin en zengin kaynağı yetişmiş insan gücüdür. Petrolü olan ülkeleri görüyorsunuz. Ama yetişmiş insan gücü olmadığı için o petrol başlarına bela oldu. Sanat ve kültür üretemiyorlar. Yetişmiş insan gücünü yetiştirenler öğretmenler. O nedenle öğretmenler bütün saygın ülkelerinde el üstünde tutulur. Öğretmenler sadece çocuklarımızı yetiştirmezler. İçinde bulundukları toplumun da kanaat önderleridir. Kırsalda ya da kasabada derdi olan biri öğretmenin kapısını çalar. Öğretmen aynı zamanda hiçbir mesleğe kısmet olmayan bir şansa sahiptir. Öğretmen bütün sevgisiyle çocuğu kucaklar, sorunlarını çözmeye çalışır, anne ve baba görevini üstlenir. Öğretmen aynı zamanda hepimizin ilham kaynağıdır. Resimi, müziği o sevdirir. Sorun çözmeyi o bize öğretir. Öğretmen aynı zamanda toplumun bugününü ve geleceğini belli eden bir unsura sahiptir. Bizim aydınlanmamızın kaynağı da öğretmendir.

‘AKP ÇOCUKLARI DENEK OLARAK KULLANDI’

Biz hep Türkiye’nin 5 temel sorunundan bahsederiz. Bunlardan birisi eğitimdi. Eğitim, bir ülke dünyada söz sahibi olmak isterse eğitime önem verilmeli. 21. Yüzyıl’da eğitimde en büyük devrimi gerçekleştiren ülke Finlandiya’dır. CHP olarak Finlandiya’da eğitim reformunu gerçekleştiren bakana yaptığı reformu sorduk. Eğitimimiz gerçekten milli ve evrensel değerlerle uyum içinde mi?

Benim çocuğum okula gidiyorsa iktidar partisinin milletvekilinin çocuğu da okula gidiyor. İktidardakiler eğitimin önemini biliyorlar mı? 7 bakan değişti, 7 farklı eğitim düzenlemesi oldu. 5 AKP’li kanun teklifi verdi, hiçbirisi öğretmen değildi. Çocuklar, 18 yıldır denek olarak kullanıldı. Öğretmene cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren büyük önem verildi. Öğretmenler devlet protokolünde yer alıyordu.

ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLER

Liyakatin yerini torpil alınca birçok kişi eğitim üzerinde söz sahibi oldu. Kadrolu öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var… Aynı derslere giriyorlar ama aynı ücreti almıyorlar. Bu mu adalet? Öğretmenin günü takip etmesi lazım, sanatı bilimi takip etmesi lazım. Hangi parayla yapacaklar? Sözde bir Fatih projesi yaptılar. Öğretmenlere ücretsiz bilgisayar vereceklerdi, vermediler. Nereye gitti o para? Bir öğretmen arkadaşım şunu söyledi: Son 10-15 yılda öğretmenlik çok değersizleşti. Eskiden toplumda saygın bir yeri vardı şimdi o kalmadı. Sayın öğretmenim CHP, öğretmenleri toplumun en saygın yerine getirecek sana söz veriyorum.

Ataması bekleyen öğretmenler… Öğretmen olmak için okulu bitirdiler. Pırıl pırıl öğrencileri karşılayıp onları yetiştirecekler. Kendi imkanlarıyla kampanyalar yapıp onlara yeni imkanlar sağlayacaklar. Ama bugün yüz binlerce öğretmen atama bekliyor. Hani bütün okullarınız ihtiyaçlara cevap veriyorsa, hani bütün öğrencilerin olduğu her yerde öğretmenler varsa diyeceğiz ki tamam başka bir planlama sorunu var. Sayıştay’ın raporunda ortaya çıktı. Diyor ki, 138 bin 393 öğretmen eksiği var. Dışarda da atama bekleyen yüz binler var. Niye atama yapmıyorlar, soru bu.

3600 EK GÖSTERGE

Yüz binlerce öğretmen 3600 ek gösterge yüzünden emeklilik bekliyor. Siz söz verdiniz versenize ek göstergeyi. Köy okullarının açılması lazım. Öğretmen var, okul var, köy okulları neden açılmıyor bunların açılması lazım. Bir sınıfta 50-60 öğrenci var bunlara son verilmesi lazım.

Doktora yapıp, çekirdek satıp, atama bekleyen öğretmen var. Kağıt toplayıp topladığı kağıdı satan atama bekleyen öğretmen var. 21. Yüzyıl Türkiye’sinin en büyük ayıbıdır bu. Üniversiteyi bitirdikten sonra kağıt toplayıp geçimini sağlayan öğretmenin dramını biliyorlar mı? Bunların tamamı bir siyasi tercihtir. Parayı nereye harcayacaksın? Londra’daki tefecilere mi harcayacaksın, öğretmenlere mi? Bu bir siyasi tercihtir. Atama bekleyen öğretmenler kampanya açtılar 60 bin atama için. Yapmazlar. Ne olursa olsun oy alacaklarını biliyorlar. Talimatı verirse bir anda 3600 ek gösterge kanunu çıkar. Bize soruyorlar siz iktidar olunca ne yapacaksınız? Güzel soru. Bir öğretmenler meslek kanunu çıkaracağız. Öğretmenler için bağımsız bir kanun olacak. Öğretmeni toplumda en saygın konuma getireceğiz. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş almayacak.Yoksulluk sınırı 7 bin lira civarıydı, açlık sınırı da asgari ücretin altında. Her yerden keseceğiz. İmkansa bütün imkanlarımızı kullanacağız. Bu ülkede öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş alamaz.

CHP ÖĞRETMENLER İÇİN NELER YAPACAK?

1- Bir öğretmenler meslek kanunu çıkartacağız. Öğretmenleri, devlet memurları kanunundan çıkaracağız. Hakimler ve savcılar için nasıl bir kanun varsa, öğretmenler için de ayrı bir kanun olacak. Öğretmeni toplumda, en saygın konuma getireceğiz. Öğretmenin özel bir yasası olacak.

2- Hiçbir öğretmen, yoksulluk sınırının altında maaş almayacak. Öğretmeni açlığa yoksulluğa mahkum ettikten sonra o öğretmen benim çocuğumu nasıl eğitecek? Ay başını düşünecek, nasıl geçineceğim diye. Bu ülkede öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş almayacak.

3- Eğitim yatırımları için, özel yasal düzenleme yapacağız. Bursa'da deprem dolayısıyla birçok okul yok oldu. Yıllardır yapılmıyor. İkili eğitim var, Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de. Niye yapılmaz bu okullar? Para yok. Milli Eğitim bütçesinde Türkiye'nin toplam yatırımının en az yüzde 18'i Milli Eğitim Bakanlığı'nın yatırımına gidecek. Bu imkan var mı? Var. Bu bir siyasi tercihtir. Kararı öğretmen, sandığa gidince verecek.

4- Köy okulları yeniden açılacak, atama bekleyen yüz binler var. Eğitimin tüm bileşenleriyle oluşacak politikalarıyla eğitim üretime dönük olacak, çağdaş olacak eğitim. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri olacak.

5- Her okulun kendi bütçesi olacak. Okul müdürünü dilenci haline getiriyoruz. Her okulun bir bütçesi olacak, o bütçesi denetlenecek. Okul aile birliğiyle birlikte yönetilecek. Okul aile birliğinin yetkileri güçlendirilecek.

BİLİM KURULU'NA ELEŞTİRİ

5 maskeyi dağıtmaktan aciz olan iktidar, ‘Ben Türkiye’nin sorunlarını çözeceğim’ diyor. Yapamazsın, sende böyle bir irade yok. Akşam saat 20 ile sabah saat 10 arasında Covid bulaşır diye sınırlama getiriyor. Sabah saat 10 ile akşam saat 20 arasında Covid terbiye edilmiş diye sınırlama kalkıyor. Bütün dünya bize gülüyor böyle önlem mi olur?

Bilim Kurulu üyelerine sesleniyorum: Hepiniz okumuş yazmış akademik kadro içinde olan profesörlersiniz. Aranızdan bir sözcü seçip Covid konusunda şu önlemler alınmalı demediniz diyemediniz, çünkü siyasi iktidar size izin vermedi. O zaman orda ne işiniz var? Eğer cümleye sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile başlıyorsa orada bilim mi olur? Erdoğan sağlık çalışanı mı, profesör mü? En başından beri neler yapılması gerektiğini söyledik.

EKONOMİK ÖNLEMLER

Dedik ki şu ekonomik sosyal konseyi çağır şu insanları bir dinle, ona göre bir çözüm üret. Esnafa diyorsun dükkanı kapat. Tamam kapatalım, neyle geçineceğiz? Diğer devletler de kapat diyor ama oranın kirasını devlet ödüyor, çalışana asgari ücret ödüyor. Hijyen ürünlerinde KDV yüzde 18, uçakla seyahate KDV düşüyor çünkü oraya Covid girmez. Gerçek ölüm rakamları açıklanırsa devletin itibarı sarsılırmış. Yalan söyleyen devletin itibarı mı olur? Göstermelik rakamları açıklarsanız dünya size güler. 155 bin tekel bayi var, bunlar kapatacaklar. Gece çalışma ruhsatı olan binlerce bakkal var, bunlar kapatacaklar. Bunların parasını kim ödeyecek? Sadece esnafın üzerinden tedbir alırsanız bu işin üstesinden gelemezsiniz. Bunlara acil destek olunması lazım.

'SİZDEN Mİ KORKACAĞIM'

Ekonomiyi de deneme-sınama ile götürüyorlar. Geçen hafta faizin yükseltileceğini söylemiştim ve yükseltildi. Kim kazandı? Londra’daki tefeciler kazandı. Hani faiz, enflasyonun sebebiydi?

Faiz lobilerinin önünde diz çökmek zorunda kaldı! Mademki diz çöküp, faizleri arttıracaktın, bunu biliyorsun.. Peki, 128 milyar doları kime sattın? Pazarcı, taksici, emekli almadı… 128 milyar doları kime sattın?

Eğer faizler artacaksa Merkez Bankası Başkanı’nı niye görevden aldın? ‘Faiz baronlarına karşı kurtuluş mücadelesi veriyoruz’ diyordun. Şimdi ne oldu? ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyordun. Ne oldu, ne değişti şimdi? ‘Para yok’ diyorlar. Para var. 1 trilyon 891 milyar lirayı 10 ayda harcadılar.

Vatandaşa karşılıksız olarak 8 milyar ödediler. Peki bu süre içerisinde tefecilere ne kadar ödediler? 118 milyar dolar ödediler. Her saat başı 2 milyon 400 bin dolar para ödeniyor tefecilere.

Benim dokunulmazlığımı kaldıracaklarmış… Kaldırmazsanız namertsiniz! Bir canım var, vatanıma, milletime feda olsun! Sizden mi korkacağım."