CiddiGazete- Merkez Bankası’nın politika faiz oranını yüzde 15’e yükseltme kararını yorumlayan İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, “Gelişmiş ülkelerde faiz sıfırken, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 2-3 faiz oranları varken Türkiye yüzde 15’e faiz oranlarını yükseltmek zorunda kaldı. AK Parti Hükümetlerinin hem sistem hem de bakan değişikliği ile ardı ardına yaptığı yanlışlar neticesinde Türkiye böyle bir noktaya geldi. Şu anda geldiğimiz noktada milletimiz faizle kur arasına sıkışmış bir şekilde kaldı. Son iki yılda faiz giderleri artı, borç stoku arttı, 95 yıllık Cumhuriyet tarihinin borç stoku bir trilyon lira iken şu anda 1.9 trilyon liraya çıktı, bunun önü alınmadıkça geometrik bir şekilde artacaktır. Bütçe açıkları arttı, büyüme durdu” dedi.

FAİZ ARTIŞI KARARI BİR SİYASİ KARARDIR

Salgın ile mücadelede de hükümetin başarısız olduğunu belirten Usta, açıklamasında şunları söyledi: “Özellikle Merkez Bankası’nın Para politikası kurulu kararında bunu açıkça söylüyor. Hızlı artan kredi artışının cari açığı da bozduğunu, enflasyon üzerinde olumsuz etkisi olduğunu söyledi. Bunları önceden biz söylüyorduk şimdi Merkez Bankası da söylüyor. İnsanlara gelir desteği yapmak yerine herkese kredi verildi, bir yandan cari açık arttı, dolar yükseldi, altın ithalatı arttı. Dolardaki artışı durdurmak için bütün rezervler heba edildi. En son gelinen noktada Merkez Bankası Başkanı ve Bakan değişikliğine gidildi. Faiz artışı kararı bir siyasi karardır. Bu Sayın Cumhurbaşkanı’nın izni ve talimatıyla olmuştur. Daha önceki alınamayanlarda yine Sayın Cumhurbaşkanı’nın izni ve talimatıyla olmuştur. Çünkü Türkiye’de Merkez Bankası bağımsız değildir. Türkiye’de yapısal bir tıkanıklık var. Yapısal önlemlerle açılabilir.

ACI REÇETENİN BİRİNCİ MADDESİ BELLİ OLDU; YÜKSEK FAİZ ARTI

Acı Reçetenin birinci maddesi belli oldu, yüksek faiz artışıymış. Bu acı reçeteyi millete içirtmeye kalmayın demiştik. Peki neler yapılması lazım? Bunlardan bir tanesi bütçeye çeki düzen verilmesi lazım, israf kalemlerinin tıkanması lazım. Ciddi yolsuzluklar var, ciddi verimsizlikler var. Vergi tabanımız daraldı ve bütün vergiler dolaylı vergiler üzerinden. Varlık fonu Türkiye açısından son derece büyük bir tehdittir. Yolsuzluklara açık bir alandır, keyfi kullanımlara açık bir alandır, denetimsiz bir alandır. Bugün Hazine bütçe açığının üzerinde borçlanıyor. Varlık fonuna son bir yılda 64 milyar TL para verilmek durumunda kalınmıştır tam bir kara deliktir, bu kara deliğin kapanması gerekir. Cumhurbaşkanı madem ekonomik reformlar dedi, buradan başlaması lazım, ilk yapacağı iş varlık fonunu tasfiye etmeli.

Bağımsız Merkez Bankaları hükümete tavsiyelerde bulunur. Bizim Merkez Bankamızın da hükümete tavsiyelerde bulunduğu hatta zorladığı zamanlar olmuştur. Biz para politikası kurulu kararında Merkez Bankası’nın hükümete şunu söylemesini beklerdik, ben para politikasını sıkılaştırıyorum, para politikası ile maliye politikasının uyumu makro ekonomik istikrar ve finansal istikrar açısından önemlidir, siz de maliye politikası alanında üzerinize düşeni yapın demesi gerekirdi. Dün bunu söylemedi Merkez Bankası.

Faiz artışının bir kısım sonuçları olacak, üretim ve istihdamda daralmaya neden olacak, yatırımları azaltıcı etkisi olacak. Yine vatandaşımız buradan olumsuz etkilenecek. Kovit nedeni ile kısıtlamalar başlayacak dolayısıyla bağımsız iş yerleri gelir kaygına uğrayacak. Geçen seferki hatanın yapılmaması gerekir bu insanlara ödeyemeyeceği kredileri verip, bankaları da riske atmaktansa devlet devlet gibi davranıp yapılması gereken gelir kaybına uğrayan insanları kayırmacılığa kaçmadan tespit edip, onlara doğrudan gelir transferi yapması gerekir. Bu yapılamazsa sıkıntı daha da büyüyecektir.

HUKUK REFORMU KANUN YAPMAK DEĞİLDİR

Hukuk reformu kanun yapmak değildir, uygulamadır önemli olan. Bizim yargımızın bağımsız olmadığını hepimiz söylüyorsak önce uygulamayı düzeltmek lazım. Sayın Cumhurbaşkanı faiz sebep, enflasyon sonuç diyordu. Öyle bir teori yok ama bu teori çöktü, bu tür beyanatlardan kaçınmak gerekir. Ekonomi güven demektir. Güveni zedelediğiniz zaman ekonomiyi düzeltemezsiniz. Ne kadar dolarınız olursa olsun güveni sarsan konuşmalarınız olduğu sürece onu parayla düzeltemezsiniz. Karar alırken ilgili kurumlarla mutlaka görüşülmesi lazım.”

MİLLETİN VEKİLLERİ OLARAK KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ PROJELERİNE İLİŞKİN BİLGİ ALAMIYORUZ

Usta, orta vadeli program ve bütçenin yeni ihtiyaçlara göre revize edilmesi gerektiğinin de altını çizerek şu önerilerde bulundu: “İşkur kayırmacı istihdamda ara yüz haline geldi. İşkur’un bu faaliyetlerine son vermek lazım. İşkur kendi görevini yapması lazım. İşe alımlarda mülakat sisteminin kaldırılması lazım. Ekonomi yönetiminde sorunlar var. Hazine ve Maliye Bakanlığı kurumsal yapısı itibarı ile hukuk çerçevesinde de ekonomi yönetiminde sorumlu bir bakanlık olamaz dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı bünyesinde yeni bir görevlendirme yapılmalıdır. Borçlanma stratejisinin mutlak suretle değiştirilmesi gerekir. Mülkiyet hakkına ve sözleşme hukukuna riayet edileceği konusunda net tavır ortaya koyulması gerekir. Üretim ve istihdamın önündeki engeller kaldırılmalı. Yatırımcıların yer tahsisi sorunlarının kolaylaştırılması lazım. Şu anda Türkiye 154 milyar kamu özel işbirliği projeleri üzerinden bir üstlenim riskiyle karşı karşıyadır fakat bununla ilgili kurumlar hala bilgi vermekten kaçınıyor. Osman Gazi Köprüsünü anlattık iddialar ortaya koyduk ve şunu söyledik eğer benim söylediğim iddialarda bir yanlış varsa düzeltin dedik. Sayın Bakan hiçbir şekilde düzeltmeye gitmedi. Bu şeffaflığı sağlamazsak nasıl olacak. Biz milletin vekilleri olarak kamu özel işbirliği projelerine ilişkin bilgi alamıyoruz. Kozmik odadaki bilgiler bundan daha kolay alındı. Bunlar düzeltilmediği sürece Sayın Cumhurbaşkanın reform yapacağız konusundaki inandırıcılığı olmayacaktır. Sayıştay performans denetlemesi yapabilmesi lazım. Eli kolu bağlı Sayıştay’ın bu ülkeye bir faydası olmayacaktır. Bağımsız denetleyici düzenleyici kurumlarında daha etkin çalışması lazım. Hükümetin buralara baskı yapmaktan vazgeçmesi gerekir.”