CiddiGazete- Hürriyet'ten Gamze Kolcu'nun Bahşi ailesinin evinde yaptığı röportaj şöyle:

Aile Meclisi bu hafta altı hukukçunun olduğu bir eve konuk oluyor. Emekliliğine yedi gün kala milletvekilliği adaylığı için 2007 yılında hâkimlikten istifa eden şimdinin avukatı İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 38 yıldır hâkimlik yapan eşi Sabahat Bahşi’nin evindeyiz. Bu evde, üç yaşındaki torun Umay dışındaki herkes hukukçu. Çiftin kızları Tuğçe Çetinel ve eşi Emre Çetinel ve oğulları Doğukan ile gelinleri Müjgan avukat. Bu kadar hukukçunun olduğu bir evde haliyle ilk sorum Adalet Komisyonu’nda görüşmelerine devam edilen “Çoklu baro” düzenlemesini içeren teklif oluyor. Sabahat Hanım, bir atasözüyle veriyor yanıtını: “Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.” Çiftin tanışma hikâyesi oldukça keyifli. Üniversite yıllarında piknikte tanışıp top oynadılar, aynı okulda aynı sınıfta aynı sırada flört ettiler. Üç ayda 200’ü aşkın mektup yazdıran Sabahat Hanım’dan yaz tatilinde ayrı kalan ve Alpay’ın şarkısından esinlenerek “Eylül’de Gel” diyen Feridun Bey, okul açılır açılmaz doğrudan evlilik teklif etmiş...

HANIMLARA YAŞI SORULMAZ

Sizi tanıyalım. Kimdir Sabahat Bahşi?

Sabahat Bahşi: Tarsus’ta doğdum. Hanımlara yaşı sorulmaz; 38 diyelim. Lise bitene kadar Tarsus’taydım. Tarsus’ta Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Üniversitede ikinci sınıfta Feridun Bey ile tanıştık ve nişanlandık. Okul bitince de evlendik. 1983 yılının mart ayında hâkimliğe başladım. 38 yıldır meslekteyim. Pandemi süreci bana, çalışmaktan yorulduğumu hissettirdi. Şu sıralar emekli olmayı düşünüyorum.

PİKNİKTE TANIŞTIK TOP OYNADIK

Feridun Bey ile nasıl tanıştınız?

Sabahat Bahşi: Aynı yurtta kalıyorduk, Atatürk Öğrenci Sitesi’nde. Bir blok kızlar, diğer blok erkeklere aitti. Okulun Belgrad Ormanı’nda düzenlediği bir piknikte tanıştık. Top oynadık, gençlik işte; 18-19 yaşlarındaydık. Feridun o piknikten sonra hiç arkamdan ayrılmadı. Yakın markaja alındım. Aynı okul, aynı sınıf hatta aynı sıradaydık. Feridun her akşam beni yurda bırakır, ben merdivenlerden odama çıkarken telefon ederdi, ‘Ne yapıyorsun’ diye sorardı.

MÜTEMMİM CÜZ GİBİ ARKADAŞ

Yurt, okul, sınıf hatta sıra... Boğulma hissi olmuyor mu?

Sabahat Bahşi: Biz boğulmadık. Dersler zaten ağırdı. Bir de bir arkadaşımız vardı. Nişanlılığımız boyunca sağ olsun bizi hiç yalnız bırakmazdı. Üçlü gezerdik. Feridun ile buluştuğumuzda çağırmazsam üzülürdü. Bir kez yaptım o hatayı kırıldığını gördüm, sonra üçümüz hiç ayrılmadık.

Feridun Bahşi: Mütemmim cüz gibi arkadaş (Bütünü oluşturan tamamlayıcı ve olmazsa olmaz parça). Benim bir kolumda Havva arkadaşım, diğerinde nişanlım. Yalnız kalamadığımız için ayrılır ayrılmaz arardım Sabahat’i. Kardeşimiz gibiydi, hâlâ da öyleyiz.

UZUN EVLİLİĞİN SIRRI: SEN BİLİRSİN

Bahşi çifti, ‘uzun evliliğin sırrını’ şu sözlerle özetliyor: Uzun evliliğin sırrı; ‘Sen bilirsin’de saklı. Sen bilirsin dediğin zaman iş bitiyor zaten. Ömrümüzün dörtte üçünü birlikte geçirmişiz. Artık konuşmadan anlaşabiliyoruz. Herkes sınırını biliyor. Bazen aynı anda aynı olaya aynı kelimelerle tepki gösteriyoruz. Karı kocalar zaman içinde birbirine benzermiş zaten. Üzüm üzüme baka baka kararır. Hem iyi hem kötü yönlerini almaya başlıyorsun.

BURS PARASIYLA FOTOĞRAF MAKİNESİ

Feridun Bey’in 70’li yıllarda başlayan fotoğraf çekme merakı zamanla tutkuya dönüşmüş.

Öyle ki üniversitede Sabahat Hanım ile birlikte burs paralarını birleştirip fotoğraf makinesi almışlar. Feridun Bey’in fotoğraflarından THY bir sergi bile açmak istemiş.

‘GELDİ BENİM KUZUM’

Sohbetimiz zil sesiyle bölünüyor. Torun Umay giriyor babasıyla içeri. Küçük hanım rengarenk elbisesiyle arz-ı endam ediyor. Feridun Bey, “Geldi benim kuzum” diyor, Sabahat Hanım; “Dünya güzeli mi gelmiş” diye fırlıyor yerinden.

EMEKLİLİĞİNE YEDİ GÜN KALA

Siyasete nasıl karar verdiniz?

Sabahat Bahşi: Ben hiç istemedim aslında. Feridun, 2007 yılında tak diye, aniden hâkimlikten istifa etti. Emekliliğine yedi gün vardı.

Feridun Bahşi: Ben öyle çok düşünmem. Karar verdiğim an biter. Biz tatil programı bile yapmayız. Hiç otel rezervasyonu yapmadan Gölcük’ten çıkar yola, her koyda denize gire gire İskenderun’a kadar giderdik.

Vekillik ile birlikte hayatınızda neler değişti?

Sabahat Bahşi: Aile hayatımız kalmadı. Çocuklar evli evde değiller, eşim sık sık il dışında ben tek başına evdeyim. Seçim zamanı o aylarca Antalya’da çalıştı, görüşemedik.

ÜÇ AYDA 200 AŞK MEKTUBU

Tanışma hikâyesini sizden de dinleyelim Feridun Bey...

Feridun Bahşi: Çocuk yaşlarda sayılırız. Dile kolay 43 sene olmuş. Piknikte görür görmez takıldım peşine ama hemen ikna olmadı. Ben arkadaşlık teklifi falan etmeden doğrudan evlenmek istediğimi söyledim. Mayısta piknik, dört ay sonra eylül ayında da geçip karşısına ‘Evlenelim’ dedim. Aşk bacayı sarmış, tanışalı daha bir ay ya olmuş ya olmamış okul tatile girecek. O Tarsus’a gidecek, ben Antalya’ya döneceğim. Alpay’ın ‘Eylül’de gel’ şarkısının en meşhur olduğu zamandı. Şarkının sözleri de çok anlamlı tabii: ‘Tatil geldiği zaman. Ağlarım ben inan. Gidiyorsun işte. Arkana bakmadan. Nasıl geçer bu yaz. Okul yolu sensiz...’ Üç ayda 200’ü aşkın mektup yazmışımdır. Romantizmi en üst düzeyde yaşayan gençlerdik.

İLK ÇOCUĞUMUZU KAZADA KAYBETTİK

Evlilik, çalışma hayatı... Ne gibi zorluklar yaşandı?

Sabahat Bahşi: İlk çocuğumu doğurduğumda 25 yaşındaydım. Okul bitmiş, hemen evlenmişsin, ardından ilk çocuk. Epey zordu. Eş, ev, çocuk, iş her şey seni bekliyor. Ev kızı değilsin ki, bir şeyler öğrenesin, o da yok. Lise bitmiş, çıkmışsın baba evinden. Feridun ile eş durumundan Siirt’te buluştuk. İlk görev yerim İskenderun. İlk çocuğumu İskenderun’da doğurdum. İlk çocuğumuz Doğukan’ı bir yaşında trafik kazasında kaybettik. İznimin birinci gününde kaza geçirdik. Bir buçuk yıl yattım ben. Bütün vücudum kırıktı.