CiddiGazete/özel- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Avusturya'ya büyükelçi olarak atanan Ozan Ceyhun isimli Dev-Yol üyesine tepkiler dinmek bilmiyor. İstanbul'da bir ülkücünün hayatını kaybetti olay nedeniyle Türkiye'den kaçan, hakkında idamla dava açılan, ardından İnterpol'den kırmızı bülten çıkartılan, pasaportu iptal edilince kendi talebi üzerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılan, PKK terör örgütünün Almanya'daki faaliyetlerine destek veren, ardından İslamla ilgili karalama kampanyalarında başrol oynayan Ozan Ceyhun'un, AKP'ye dahil olmadan önce yazdığı ve konuştuğu İslam karşıtı ifadelerini derledik.

İslama ağır hakaretler ettikten sonra AKP'ye katılan ve İzmir'de baş örtülü kadınla evlenen Ceyhun'un İslam'a ve müslümanlara hakaret yağdıran ifadelerinden bazıları şöyle:

OZAN CEYHUN VOİCE OF AMERİCA 01.11.2002

ERDOĞAN'A DA HAKARET ETTİ

"İslâm zaten korkulan bir olay haline gelmiş durumda, 11 Eylül teröründen beri. Türkiye’de de eşi ve kızları başörtülü aile pozları veren bir başbakanı AB’nin klâsik normlarına uymuyor. AB modern İslâm’a karşı değil ama modern İslâm’da da AKP’nin sunduğu fotoğraflar yok. Modern İslâm Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin İslamı ve bu anlayışın maalesef iyice dejenere edilmesi. Sonuç olarak, türban gibi konuların insan hakları çerçevesinde tartılşılması safsatası bunun örneği. AB’de bu anlayış dinin politika ile ilişkisi olmaması gerektiğine inanan geniş kesimlerinde tepki görüyor. AKP’yi bizim Alman Hristiyan Demokratlar ile kıyaslamak onlara büyük bir haksızlık olur. Çünkü Alman Hristiyan Demokratlar’ın, isimlerindeki Hristiyan demokratlık dışında, politikaya yansıyan dinî hiçbir yanları yok. Erdoğan’da ise kılık, kıyafette başlıyor, içki içip içmemeye varıyor. Bundan dolayı da politikacılar tedirgin durumdalar. Avrupa’da aklı başında olan politikacıların Türkiye’deki bu gelişmelerden dolayı tedirgin olmaları ve Türkiye’de köktendinci bir partinin iktidara gelmesinin ne derece AB çıkarlarına uygun olup, olmadığını sormaları bence haklı bir tavır."

MÜLAKAT 2006

Recep Tayyip Erdoğan ́ın hükümeti Türkiyenin islamlaştırılmasını mı istiyor?

Sorsanız bunu inkar edecektir. Fakat bunda bir doğruluk payının varolduğunu düşünüyorum. Hükümetin İmam hatip okulları mezunlarına vermek istedikleri imkanlara bakınca veya ısrarla üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya çalışması kendilerinin dünya görüşlerinin Türkiye ́nin kuruluş anlayışıyla çeliştiğini ortaya koyuyor.

AÇIK GAZETE 2007

Evet işte AB ́de gelişmeler böyleyken Türkiye ́de ille de “türbanlı” kavgasının nelere neden olacağını bende kaygıyla izlemekteyim.

AÇIK GAZETE 2008

Bu yukarıda yazılanların doğruluğundan şüphem yok. İşin kötüsü bu tarz şikayetler sürekli artmakta. Kapatılmasına demokrasiye olan inancımdan karşı olduğum partinin seçmenlerini oluşturanlardan bir kesim Türkiye’nin “çehresini” değiştirmek amacıyla ülkenin günlük yaşamını çekilmez hale getirmekte. Ve bu durum turistlerin gözleri önünde olduğundan Türkiye dışında da artık çok konuşulur bir hale geldi. Bildireyim dedim!

POLİTİK İM NAMEN ALLAH'S 2001

“Politik im Namen Allahs” - “Allah adına siyaset”adlı kitapçık

Elinizdeki bu broşür geçen senenin ağustos ayında yayınlanmış olduğum bilgilendirme çalışmasının ikinci baskısıdır. Büyük talepten hareketle güncelleştirilmiş bir versiyonu neşretmeyi doğru buldum. New York ve Washington ́daki iğrenç ve insanlık dışı saldırılar bu kararımızın doğruluğunu teyit etmiştir. Zira fanatik islamcıların eylemlerinin izleri Almanya'ya kadar sürülebiliniyor. Bu olaylar bizlere biz kez daha müslümanlar arasında sadece aşırı dinci değil aynı zamanda şiddete meyleden şahıs ve grupların varlığını gözler önüne sermiştir. Bu gerçek bugüne kadar küçümsenmiştir. O bakımdan bütün grupların bağlantıları ve özgürlükçü toplum için anlamları güncel gelişmelerin ışığında yeniden değerlendirilmeli. Federal Cumhuriyetin dini topluluklar ve kiliselere yönelik hoşgörüsü az sayıda insan tarafından istismar edilen çoğulcu bir geleneğin gereğidir. O bakımdan olayları çok daha yakından takip etmeliyiz. Bu yayında yaptığımız gibi toplumu aydınlatmalıyız, zira burada barış içinde yaşayan müslümanların ekseriyeti cadı avına maruz kalmamalı. Bu manada başta ABD ve burada giderek artan bir insan kitlesinin şarkiyata, Arap dünyasına ve İslam'a ilgi duymasını cesaretlendirici buluyorum. Şu soru benim için elzemdir: Anayasaya düşman organizelerin varlığından hareketle yasal islamcı akıma masumiyet çerçevesinde yaklaşmak doğru mu veya ciddi bir toplumsal tehdidi hafife mi alıyoruz?

Bu bakımdan olayları yakından takip eden birisi olarak istihbaratların çalışmalarından memnuniyetimi ifade etmeliyim.

ERDOĞAN'IN ANA DAMARI MİLLİ GÖRÜŞE HAKARET-2002

Milli Görüş kamuoyuna toplumlarının temel anlayışı ve emelleri ile ilgili yalan söylüyor.

Ozan Ceyhun AP Parlamentosu soru önergesi 2002:

Almanyanın 2000 yılında, önceki yıllarda da olduğu gibi, neşredilen federal ve eyalet anayasayı koruma daireleri IGMG'yi (Milli Görüşü) iç güvenliği tehdit eden aşırı yabancı unsurlar olarak tanımlıyor. Bunlar devlet okullarındaki din dersinin şekline müdahil olmaya çalışıyorlar. Bu toplum için büyük bir tehlikedir.

Komisyonun IGMG, Milli Görüş ve İslam Federasyonunun emelleri ve diğer birlik ülkelerindeki bağlantıları ile ilgili ne tür bilgisi var. Europol'un konu ile ilgili bilgisi nedir ve ne tür bir eylem planı öngörülüyor?

CUMHURİYET GAZETESİ 2002

MİLLİ GÖRÜŞ TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ

Milli Görüş ve Berlin İslam Federasyonu’na “anti-terör kapsamında” ve ciddiye alınarak yaklaşılması gerektiği vurgulandı. Avrupa milletvekili Ozan Ceyhun, bu tür örgütlenmelere karşı Avrupa Kamuoyunun çok dikkatli olması gerektiğini söyledi. Avrupa Parlamentosu’ndaki anti-terör tartışmaları sırasında geçen hafta yapılan oturumda 660 milletvekilinden yaklaşık 500 Avrupa milletvekilinin onayı ile “Avrupa tutuklama kararı” kabul edilirken yapılan konuşmalarda, terör tehdidine karşı çok ciddi tedbirler alınması gerektiği anımsatıldı. Konuşmalarda terör eylemlerinin nasıl cezalandırılması gerektiği de tartışıldı. Terörün yanı sıra insan ticareti ve kara para gibi 31 ayrı eylem için gerekli olan “Avrupa Tutuklama Kararı” ile sanıkların Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde bu ülkeden bir diğer ülkeye iadesi kolaylaştırılırken uygulamanın bu yıl sonuna kadar başlayacağı bildirildi.Türk kökenli ve sosyal demokrat Avrupa Milletvekili Ozan Ceyhun, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, Milli Görüş ve Berlin İslam Federasyonu adlı örgütlere özellikle dikkat çekti ve bunların bazı konularda en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu anımsattı. “11 Eylül’de hepimiz uyandık” diye sözlerine başlayan Ozan Ceyhun, sadece terörizm tanımlaması ve “Avrupa Tutuklama Kararı”nın yeterli olamayacağını savundu. Ozan Ceyhun, terörün nedenlerini araştırılması gerektiğini ve Avrupa Birliği dönem başkanı sıfatıyla İspanya’nın bu tehlikeyi tam olarak mercek altına alacağından emin olduğunu da vurguladı.Milli Görüş veya Berlin İslam Federasyonu’nun isimlerini de vererek bunların bazen en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu kaydeden Avrupa Milletvekili, sözlerini şöyle sürdürdü. “Almanya’dan geliyorum. Almanya, İspanya ve İngiltere terörle mücadelede tecrübe sahibi ülkeler. Ama benim sorunum, 11 Eylül’den beri görüldüğü gibi, sadece terör gruplarıyla mücadelenin yeterli olmadığıdır. Örneğin AB’deki aşırı İslamcılardan bazıları terör örgütleri olarak nitelenmelerine rağmen güvenlik örgütleri tarafından ‘güvenliği tehlikeye düşüren örgütler’ olarak tanımlanıyorlar. Benim ülkem Almanya’da örneğin 30 bin taraftarıyla ‘Milli Görüş’ adıyla veya Berlin’de ‘İslam Federasyonu’ adıyla İslamcı bir grup var. Devlet okullarında İslam din dersi verme hakkından faydalanıp böylelikle küçük çocuklarda beyin yıkma uygulamalarına izin verildiği takdirde, bunlar bazı konularda benim için en az terör örgütleri kadar tehlikelidir.”

CUMHURİYET 13 Şubat 2002

Ozan Ceyhun Konrad Adenauer Vakfı Türkiye 2003

Türkiye ve Avrupada Milli Görüş gibi hareketler emniyetimizi ve barış içinde yaşamımızı tehdit ediyor!