CİDDİGAZETE

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ilişkin açıklama yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’a cevap verdi.

Başkan İmamoğlu, “İnternet sitesi bile olmayan, 10 bin lira sermayeli bir şirketin bu ihaleyi alırken ikinci davet gününden bir gün önce sermayesinde 1 milyondan fazla artış yapması şaibenin bir parçasıdır. Nasıl bir sinyal aldı, böyle bir ihtiyaç hissetti? Vatandaşlarımızın dikkatini bu hususa da çekmek istiyorum. Sayın Bakan bu açıklaması ile bir avuç insanın yanında yer almayı tercih etti” diye konuştu.

İmamoğlu’nun konuşması özetle şöyle:
“Bu ülkenin atanmış bakanı olan kişi bunları söyleyemez. Sayın Bakan, bu ihaleyi alan firma size projeyi mi gösterdi? Bakan ‘modern bir kültür sanat alanı’ yapılacağını söylüyor, nereden biliyorsunuz? Nasıl bu kadar emin olabilirsiniz? Bakan, ‘İBB’nin bu alandan katbekat büyük alanları var’ dedi. Sayın Bakan siz İstanbul’u hissedememişsiniz. Türkiye’nin ve İstanbul’un tarihine damga vurmuş iki yerden bahsediyoruz.

Siz makamınızda çektiğiniz o fotoğrafla şaibeyi çok daha büyütmüş durumdasınız. Siz İstanbul’a odaklanacağınıza kim olduğu belli olmayan insanlara motive olmanız tarihe çok acı bir damga vuran bir nottur.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, ihaleyi kazanan Hüseyin Avni Önder'i makamında ağırlayıp fotoğraf çektirdi.

TCDD’nin itibarını zedelemekmiş, itibarı siz zedelediniz zaten. TCDD’nin en tarihi iki simgesini herhangi birine vermeyi tercih etmeye çalışarak büyük bir zedelemeyi siz yapıyorsunuz. Bizim de vazifemiz büyük bir sorumlulukla size engel olmak. Bu tarihi binalarımızı aslanlar gibi sahip çıkacağız, bu yaptıklarınız yüzünden çok utanacaksınız.

16 milyon insan adına başvurumuzu yaptık, her anını takip edeceğiz, hukuki haklarımızı sonuna kadar arayacağız. Millete şimdiden özür borcunuz var. Ben bu işi üst mercilere taşımadan Bakan Turhan’a bir fırsat daha veriyorum, umarım bu yanlıştan dönersiniz. Bence kendi kabineniz ve partinizde bulunan birçok insan bu sözlerinizden utandı.”

NE OLMUŞTU?

TCDD'nin tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının depolarını 15 yıllığına kiralamak için açtığı ihaleden İBB elenmiş, ihaleyi Okçular Vakfı'nın eski genel müdürüne ait 2 yıllık Hezarfen Danışmanlık Limited Şirketi almıştı.

İhaleyi Hüseyin Avni Önder'e ait Hezarfen Danışmanlık Limited Şirketi kazandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hukuk mücadelesi başlattığı Haydarpaşa ve Sirkeci garı kiralama ihalesi ile ilgili Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Cahit Turhan’a “Sayın Bakan, bakanlık yap. Gelin bu işi düzeltin. Madem bu güne kadar konunun dışında kaldınız, içinde olduğunuzda nasıl oluyor anlayalım. Bunu yapın, memleket bir takım yozlaşmalara karşı da bir düzelme hissetsin. İnsanlar şunu görmesin; kayırmacılıkla, torpille, onun bunun yakını olmakla değil de hakkaniyetle iş yürüyor desin insanlarımız” diye seslenmişti.

TURHAN, İMAMOĞLU’NA NE DEMİŞTİ?

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı M. Cahit Turhan da konuyla ilgili yaptığı açıklamada; söz konusu şirketin ihaleyi kazanmasını ‘çok doğal’ olarak nitelendirmiş, şunları ifade etmişti:

"Son birkaç gündür, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medyada dolaşan söylemlerini üzülerek takip ettim. Sayın Başkan, TCDD’nin yaptığı ihaleyle ilgili olarak hukuki yollara başvurmuştur. Elbette biz de hukuk çerçevesinde cevabımızı vereceğiz.
Ancak gerçeklerden herkesin haberdar olma hakkını gözeterek, aziz Türk milletine ve İstanbul halkına seslenmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, son 17 yıldır ülkemize ve milletimize azim ve kararlılıkla hizmet etmekteyiz.
Bilindiği üzere Haydarpaşa ve Sirkeci’de bahse konu gayrimenkullerin bulunduğu alanlar, sit kapsamındadır ve imar kısıtlılığı bulunmaktadır. Bu alanlar, Marmaray hizmete girdikten sonra yolcu hareketliliğinin azalması nedeniyle ihtiyaç dışı kalmıştır.
İstanbul halkının kültür ve sanat faaliyetlerine katkı sunmak suretiyle TCDD’ye gelir sağlanması amacıyla, bu alanlar için ihaleye çıkılmıştır. İhale baştan sona, TCDD’nin kiralama yönetmeliğine uygun olarak yapılmıştır.
Buna karşın, Sayın Belediye Başkanı, ihale yapılmadan önce 'Ne pahasına olursa olsun bu ihaleyi alacağım' diyerek ihalenin rekabet ilkesini sekteye uğratmıştır. Şöyle ki; ihaleyi alan firma burada yapacağı işlerle ilgili ruhsat, izin ve belgeleri nereden alacaktır? Su, doğalgaz, gayri sıhhi müessese belgesi gibi belgeler nereden alınır? Elbette Belediye ve ona bağlı kurumlardan... Bu açıdan Büyükşehir Belediyesi’nin sürece müdahil olması en başından rekabet ilkesine halel getirmiştir.
Şimdi soruyorum size İBB’nin iştirakleri olan firmaların ihaleye girmesi ne kadar etik olmuştur?
Gelelim Sayın Belediye Başkanı'nın sosyal medyadaki iddialarına... Öncelikle ifade etmek isterim ki Belediye şirketlerinin ihaleden elenme sebebi, sosyal medyada yayınlanan videoda bahsedilen hususlarla alakalı değildir.
Zaten ihale şartları, önceden kamuoyuna açıkça sunulmuştur. İhalede öncesinde, firmaların tek tek veya ortak girişim olarak girmesi halinde sağlaması gereken şartlar da aleni bir şekilde ilan edilmiştir.
Belediye’nin söz konusu firmaları, istenilen şartları gerek tek tek gerekse ortak girişim olarak yerine getirememiştir.
Ayrıca açık açık şartnamede 'müştereken ve müteselsilen' ifadesinin belirtilmesine rağmen teklif mektubu ekinde bu ifadeye yer verilmemiş ve değiştirilmiştir.
İhale Komisyonu, yaptığı inceleme neticesinde tüm bu hususları tespit etmiş ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinin oluşturduğu ortak girişimi ihale dışı bırakmıştır.
Kaldı ki ihaleye Belediye’nin ortak girişimi daha düşük teklif vermiştir.
Şimdi buradan herkese soruyorum; ihale şartlarını sağlayamayan ve daha düşük teklif verenin kazanması mı doğrudur, yoksa ihale şartlarını sağlayıp daha yüksek teklif verenin mi kazanması mı?
Buradan, ihale konusunun özel ilgi alanı olduğunu bildiğimiz Sayın İmamoğlu'na açıkça soruyorum…
Öncelikle şartnamede istenilen evrakları bile hazırlamaktan aciz olan İBB yönetiminin ihaleyi almaya çalışması normal bir durum mudur? Bugüne kadar ki ticari ilişkilerinde de hep bu yöntemi mi izlemiştir?
Ayrıca girmeye çalıştığı ihalede, Belediye ortak girişiminin teklifinin 3 katı teklif veren şirketin, ihaleyi kazanmasından daha doğal ne olabilir? Kamunun yüksek kazanç elde etmesinden bir rahatsızlık mı duymaktadır?
'Yeterliliğe sahip olmadan ihaleye girerim, daha az teklif veririm; ihaleyi de bana vermek zorundasınız' demek zorbalık değil midir?
TCDD, 350 bin TL kira vermeyi teklif eden şirket yerine, 100 bin TL teklif eden ortak girişime bu ihaleyi verse, hukuki ve meşru davranmış olur mu? TCDD, tersi davranış gösterseydi, kamu zararı yaşanmış olmayacak mıydı? Kamudan bu tip gayrı meşru taleplerde bulunmak, kendilerinin benimsediği ve alışkanlık haline getirdiği bir yöntem midir?
Şartname ve teklif edilen rakamlar ortada ve her şey şeffaf iken, kopartılan bu yaygara, ihale makamına sallanan parmaklar, ihaleye fesat karıştırmak değilse nedir?
İBB’nin elinde, bu alanların binlerce katı büyüklüğünde yerler var iken, ihaleye konu alanlarda toplum yararına, modern bir kültür-sanat alanı kurulacak olması, Sayın İmamoğlu'nu neden rahatsız etmektedir?
Bu ihaleyi yapan TCDD; neyi, nasıl, niçin ve ne kadar süreyle yapması gerektiğini tabi olduğu mevzuat usullerine uygun yapmıştır.
Sayın Belediye Başkanı’nın ülkemizin saygın kuruluşlarından TCDD’nin itibarını zedelemeye kalkmasındaki maksadı nedir?

Ayrıca; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ihalenin iptal edilerek ihale konusu alanların Büyükşehir Belediyesine tahsis edilmesini istemektedir. Benzer talep, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önceki dönem yönetiminden de gelmişti. Büyükşehir’in o zamanki yöneticileri, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait kullanılmayan alanların Belediye’ye tahsisini istemiş, TCDD bu talebi uygun görmemiştir.
Ülkemizin bugününe bakacak olursak, bugün milli birlik ve beraberlik günüdür. Belediye Başkanı’nın böylesine anlamlı günlerde, gerçekleri saptırarak, birtakım avukatları da yanına alarak, genel kamuoyunu ve İstanbul halkımızı galeyana getirmeye çalışmasına anlam vermek mümkün değildir.
Sayın Başkan’ın, gerçekleri saptırarak toplumu galeyana getirmeye çalışmaktaki maksadı ne olabilir…
Acaba İstanbul halkını galeyana getirmeye çalışması, dilinden düşürmediği kucaklama stratejisinin bir parçası mıdır?
Ayrıca, faydalı gördüğüm son bir hatırlatmayı daha buradan yapmak istiyorum…
Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Kurumlarımız keyfiyet değil, hukuk esaslarına göre yönetilmektedir. Belediyelerimiz de buna dahildir. Belediye başkanı olmak, hiç kimseye hukuku çiğneme hürriyeti vermez. Belediyeler veya belediye başkanları da hukukun üzerinde değildir. Gerçi Sayın İmamoğlu, görevden alınan belediye başkanlarını ziyaret etmekle, ne kadar hukuk ve hukuk düzeni yanlısı olduğunu ortaya koymuştur.
Hukuk ölçülerinin dışına çıkmak, bir belediye başkanı için aynı zamanda oyunu aldığı vatandaşları aldatmak anlamı da taşımaktadır. Buna kimsenin hakkı yoktur, olamaz da.
Son olarak, Aziz İstanbul halkı!
Sayın Belediye Başkanı, bir yandan da gündem saptırarak İstanbul’a ve İstanbullulara verdiği sözleri unutturmanın peşinde… Metro ve ulaşım gibi konularda verdiği sözler vardı. Hani, o sözler nerede?
Bu kapsamda, yeni projelere başlamak bir yana, önceki belediye yönetimi döneminde yürütülen çalışmaların durdurulmuş olması hususunda da siz kıymetli İstanbul halkının bilgi sahibi olmaya hakkı vardır diye düşünüyorum.
Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kendi sorumluluklarını yerine getirememenin acziyeti içerisindeki tavır ve ruh hali ile hareket eden bir şahsın, usulüne uygun bir ihale bahanesiyle, sosyal medyada yalan-yanlış ifadeler içeren videolar paylaşıp, halkımızı galeyana getirmek istemesinin amacını ve hedefini sizin engin basiretinize ve ferasetinize bırakıyorum.
Saygılarımla…"