CiddiGazete- İyi Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenledikleri ortak basın açıklamasında ekonomi gündemini değerlendirdi.

İyi Parti ekonomi kurmayları, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın cumayı cumartesiye bağlayan gece Cumhurbaşkanı Kararı ile görevden alınıp yerine Şahap Kavcıoğlu’nun getirilmesinin ardından dün gece Asya borsalarında doların 8.47 TL’yi geçmesi, bu sabah saatlerinde ise Avrupa ve Türkiye piyasalarında 8.05 lie haftaya başlangıç yapması karşısında hükümeti istifaya davet etti.

‘TÜRK EKONOMİSİNE SUİKAST’

Sözcü’den Zeynep Kaplan’ın haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasının ardından yaşanan gelişmelerin Türk ekonomisinde adeta suikast etkisi yarattığını belirten İsmail Tatlıoğlu şöyle konuştu.

“Bugün piyasaların açılmasıyla beraber borsa 9.44, döviz yaklaşık yüzde 10 yükselmiş, Türkiye'nin risk primi yaklaşık yüzde 50 artarak 500'lere dayanmış ve Sayın Erdoğan'ın gece yarısı kararıyla Türk ekonomisinde bir suikast etkisi yaratmıştır.

Esasen daha çok yeni faizler 10.25‘den 8.75 arttırılarak 19'a çıkartılmış ve Türkiye'ye çok ciddi bir maliyet yüklenmiştir.

OECD ülkelerinde 37 ülkenin 21'inin faizi sıfırdır, 4 ülkenin faizi yüzde 1'den büyüktür.

En yüksek faiz, yüzde 19 ile Türkiye'nin, ikincisi yüzde 4 ile Meksika'nın, Polonya'nın ve Kolombiya'nın.

Türkiye ekonomik istikrarı sağlamak adına bu kadar faizi yüklenmiş ve kendine bir yön ararken gerçekten Sayın Erdoğan'ın bu gece yarısı kararı Türk ekonomisine yarattığı suikast etkisiyle yeni bir dengesizliğe yol açmıştır.

Kendilerinin oynadığı bu oyunda milletimize çıkan maliyet, milletimizin hesabına yazılmaktadır.

Bu kararının arkasında ne olduğunu Sayın Erdoğan kamuoyuna paylaşmak zorundadır.

128 MİLYAR DOLAR YÜZÜNDEN Mİ GİTTİ?

Kendilerine, Naci Ağbal'ın görevden alınma sebebinin 128 milyar dolarlık döviz erime sürecini kamuoyu ile paylaşma talebi olabileceği yönünde bilgiler ulaştığını ifade eden Tatlıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bizdeki bir başka bilgi de görevden alınan Merkez Bankası Başkanı'nın 128 milyar dolarlık döviz erime sürecini kamuoyuna paylaşılması talebidir.

Merkez Bankası'nın politikalarının daha etkin olabilmesi için bu talebin dile getirildiği bir başka bilgi de bize ulaşmıştır.

Bugün itibariyle Türkiye partili cumhurbaşkanlığının getirdiği noktada gerçekten dünyada ekonomik kaosun içine sürüklenmiş durumdadır. Sayın Erdoğan'ın tek kişilik bu kararı ve buna benzer kararlarının milletimizin ve ülkemizin çok yüksek maliyetlerle zamanın gerisine düşmesine neden olmaktadır.

‘EN İYİ ÇÖZÜM MİLLİ İRADEYE BAŞVURMAKTIR’

Bu noktada Erdoğan'ın birinci olarak Merkez Bankası başkanlarındaki bu değişikliklerin nedenlerini kamuoyu ile paylaşması, ikinci olarak 128 milyar dolarlık döviz rezervi erimesinin bilgilerini kamuoyuna paylaşarak istifa sürecine başlamasını ve Türkiye'de bir seçim sürecini başlatması gerekmektedir.

İçinde bulunduğumuz noktada Türkiye için en iyi çözüm milli iradeye başvurmaktır.

Yarın TBMM'ye tek maddelik bir kanun teklifi vereceğiz. Bu teklif, ‘Merkez Bankası başkanları 5 yıl için atanır ve bu 5 yıl içerisinde hiçbir şekilde görevden alınamaz' şeklinde bir kanun teklifini de Meclis'e vereceğiz.

YILMAZ’DAN CANİKLİ’YE ELEŞTİRİ

Merkez Bankası eski Başkanı olan İyi Partili Durmuş Yılmaz ise, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, Twitter hesabından paylaştığı,

“Hükümetin, optimal pozitif reel faiz seviyesinin belirlenmesinde para politikası araçlarını rasyonel kullanmadığını ve bu nedenle de ekonomiye büyük bir mali yük getirdiğini düşündüğü Merkez Bankası başkanını değiştirmesi piyasalara meydan okumak değildir” mesajını eleştirerek şunları söyledi:

“Öyle irrasyonel, akıldışı sözler söyleniyor ki insan dayanamıyor buna cevap veriyor. Sayın Canikli’nin optimal reel faizin ne olduğu konusunda bir şey bildiği yok.

Sadece günü kurtarmak için bir tweet atmış ve burada söylenmek istenen şey, yurttaşı Türk Lirası’nda tutabilmek... ‘Türk Lirası'nın itibarını koruyabilmek için kontrol edemediğimiz enflasyon üzerine bir miktar reel faiz vermek zorundayız ama biz bunu vermek istemiyoruz dolayısıyla Merkez Bankası'na bunu yaptırmak istemiyoruz.’ Bunun anlamı bu.

Bütün bunlar birer sonuç. Şu anda her şey darmadağın. Merkez Bankası'nın elinde bir takım araçlar vardı. O araçlarla hedefe varmak için ortaya çıkan problemlerle mücadele etti ama Merkez Bankası'nın en önemli aracı sözüydü. Bugün artık bu sözün de itibarı kalmadı. Bugün itibariyle kimse artık Merkez Bankası'na inanmaz ve Merkez Bankası'nın dediğini de kabul etmez.

‘TÜRKİYE FAİZLE KUR ARASINA SIKIŞMIŞTIR’

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanlış politikaları sonucunda faizle kur arasına sıkışıp kaldığını ifade eden Erhan Usta ise şunları söyledi:

Türkiye'de hiç kimse yüksek faizden memnun değildir ancak yüksek faiz bir sonuçtur.

Hükümet alması gereken kararları zamanında almadığı için reformları geciktirdiği ve güveni kaybettiği için, enflasyonu aşağıya çekebilmek için ve dolar Türk Lirası'ndaki aşırı değer kaybını önlemek için faiz artışı yapmak bir zorunluluk olmuştur.

Şimdi bu sorunların hepsi dururken, ‘Ben yüksek faizden şikayet ediyorum’ demeki, milleti aldatmaktan başka bir şey değildir.

Türkiye eğer bugün bu sıkışıklığa geldiyse bir yanda faiz, bir yanda kur arasında sıkışmışsa bu geçmişte Erdoğan hükümetinin yaptığı hatalardan kaynaklanmadır.”