AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ATV'de gazetecilerin sorularını cevapladı. Yıldırım, CHP'li rakibi Ekrem İmamoğlu ile yapılacak ortak yayının moderatörlüğü için gazeteci Uğur Dündar'ı önermesine ilişkin, "Şaşırtma yapmak istedim" dedi.

Yıldırım'in ifadeleri şöyle:

- Gazetecilere hiçbir soru kısıtlaması yapmam, ayakkabı numaramı bile sorabilirsiniz.

- Arkadaşımız bir yalan söyledi yalanı yatsı olmadan ortaya çıktı, hala o yalanı nasıl döndürürüm çabasında. Üzülüyorum. Yalanı da hatayı da kabul etmek erdemdir. Yalan ortaya çıktı, eyvallah, özür dile. Ne kaybedersin? Soruları istemiş dedi, ispat et. Moderatör çıktı dedi ki bizden istemedi dedi. Sakin olsun öfke kontrolü önemli bir şey.

'UĞUR DÜNDAR, CHP'NİN TELKİNİYLE VAZGEÇTİ'

- İki sebepten dolayı Uğur Dündar'ı teklif ettim. Yandaş televizyonda yaparlar kendin çal kendin oyna yaparlar dediler. Burada bir şaşırtma yapmak istedim. Açık taraf olan biri. Benim için hiç mahzuru yok. Yeter ki bahaneleri kalmasın. Niye vazgeçtiğini anlayabilmiş değiliz. Sen soru soracaksın biz cevap vereceğiz, adaylar demokrasi bundan nasıl zarar görecekler dedim. Ben de tam onun için Dündar ismini telaffuz ettim. Niye? Bir kutuplaşmadır gidiyor. Böyle mi kardeşim, madem ki bu kutuplaşmayı yumuşatacak bir süreç için Uğur Dündar bu işi üstlensin. Bu şekilde bir iletişim kurulsun. Bu fırsatı değerlendirebilirdi. Ancak büyük bir ihtimalle CHP'nin telkiniyle bu yayını yapmaktan vazgeçti.

- Kendisinin açıklamaları ne kadar kabul gördü ikna edici oldu bilemem. Ben ikna olmadım. CHP'nin telkini ile bu yayından vazgeçmiş olabilir. İsmail Küçükkaya'yı ben eskiden beri tanırım, ulaştırma muhabiriydi. İsmail Küçükkaya kendi işini yapmaya çalışan ama düşüncesi de bilinen bir arkadaşımız.

ORTAK YAYININ DETAYLARI

- Genel Başkan Yardımcıları bugün detayları konuştu. Her adaya 15 soru sorulacak. Her soru içi 3 dakika ayrılacak. İsmail Küçükkaya isminde her iki tarafta mutabık kaldı. Bu programın bir özelliği herhangi bir televizyon kanalının logosuyla yaılmayacak bir stüdyoda yapılacak. Biz de söz ağızdan çıkar karşı tarafta karar değişikliği olursa bunu bilemem. Soru sordu soru hoşumuza gitmedi onu gözden uzaklaştırmak unutturmak benim yapacağım bir şey değil yapmam. Ama CHP adayının öyle bir huyu var. O diyebiliyor. Ne isterse sorsun biz de sorularına samimiyetle cevap verelim.

'GÖRÜNTÜLER VAR'

- (Ordu'da yaşanan olay) Özür dilese daha şık olurdu, bu kadar konuşulmazdı. Görüntüler var. Görüntüler olsa da olmasa da bu lafı bir başka lafla tevil etmeye çalışmak işi hafifletmez.

- Benim kampanyam başından beri organik kampanya yapacağım dedim. Bu düşüncem devam diyor. Bundan kastım büyük meydanlarda insanlara hitap etmek değil gelişi güzel sokakta karşılaştığım insanlarla sohbet etmek. Tanışıp oturup çay içmek, hatır sormak, kendisini dinlemek. Projelerimizi paylaşmak gibi doğal bir kampanya.

'SİZİ SANDIĞA GİTMEK ZORUNDA BIRAKIYORUM, BEN BUNA ÜZÜLÜYORUM'

- 31 Mart sonrası şuna şahit oldum, bizi teskin ediyor insanlar; "Sen memlekete çok iş yaptın. Biz bu işi düzelteceğiz, hiç üzülme başkanım Topal Dursun'un oğlu...' Sanki onlar bu işin sorumlusuymuş gibi insanlar bu işten kendilerini sorumlu tutuyorlar aman üzülme sen. Sizin bir kabahatiniz yok ki diyorum ben. Bu iş sandıkta yapılan yolsuzlukla hırsızlıkla bu hale geldi. Asıl siz kusura bakmayın biz sizi bir daha sandığa gitmek zorunda bırakıyorum. Ben buna üzülüyorum.

- Tecrüben daha fazla ama tecrübemi silah olarak kullanmam.

'HDP KÜRT SEÇMENİN OYUNUN SAHİBİ DEĞİL'

- Kimsenin oyu kimsede değil. Herkes adayları dinleyecek, adaylara bakıp karar verecek. HDP, Kürt seçmenin oyunun sahibi değil.

- Kazandığına o da inanmıyor gelmişken bütün bilgileri derleyeyim, toplayayım bizde kalsın kullanırım. Kişisel verileri koruma kanununa muhalefet. Bu mahkeme kararı ile zaten durduruldu. Üç tane dışarıdan uzman da katıldı. Bir firmanın verdiği elemanlar. Sen belediye başkanısın her şey senin elinin altında. Ne bu telaş ya. İstediğin bilgileri istediğin zamna sorgularsın.

'ONU VEREN ADAMIN ÖMRÜ HAPİSLERDE GEÇER'

- Kim sana bilgiyi vermemezlik edebilir. Bu tecrübesizlik. Ben iyi niyetli düşünüyorum. Bir hesap da olabilir. Bir açıkları varsa, kısa sürede derleyip toplayım da belki bunları kullanırım... Ulusal güvenlikten öte insanların bilgilerine sahip olma hakkınız yok. Öyle bir şey yok. Onu veren adamın ömrü hapislerde geçer. Vereceksin diye emrettiği adamın ömrü hapiste geçer. Ne kadar verildiğini bilemiyorum.

- Biz bu seçimi anlamlı bir farkla kazanacağız. Bizim yol arkadaşlığımızda AK Parti'de küslük olmaz. Zaman zaman sitem olabilir. Sitem sevgiden gelir konuşuruz işleri güzelleştiririz. Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Konuşma fırsatı verceğiz. Bunu yapıyoruz. Asla bizim seçmenimiz pireye kızıp yorgan yakmaz.

94 ÖNCESİ İSTANBUL İLE GÜNÜMÜZ İSTANBUL'UNUN KIYASI

- İstanbul eski yıllara göre çok iyi bir konumda. Dürüst davranmak lazım. Tayyip Beyin belediye başanlığı öncesi İstanbul ile sonrası kıyas kabul etmez. 94 öncesi İstanbul'u bir sürü genç kardeşimiz bilmiyor. Biz o günleri yaşadık. Bilmemeleri normal. Bilmemeleri iyi bir şey. Biz kollarımız kopardı iki elimiz de iki tane bidon getiriyoruz, su dolduruyoruz. Çöp dağ gibi oluyor toplanmıyor, hava kirliliği nefes alamıyorsun. Otobüs metrobüs... Yürü tabanlarla... Bunlar şaka gibi geliyor ama bunlar yaşandı. 94 sonrası İstanbul'da dönüm noktası. Anketlerde araştırıyorsun İstanbul sorunlarını ne çöp çıkıyor, ne susuzluk çıkıyor, ne temizlik çıkıyor yok. Ne var ulaşım trafik, yeşil alan, otopark, bağımlılıkla mücadele.

'OYLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ'

- Oylara sahip çıkacağız. Bunun önlemi benim oradaki üyem bir dakika bu oy geçerlidir ben buna muhalefet ediyorum yazacak şu sandıkta şu oy geçerlidir, geçerli olduğu halde iptale atılmıştır. Bu evrak işi kayıt altına alma işini görevlilerimiz çok iyi yapmalı. Sayım bitinceye kadar, torbalar bağlanıp mühürleninceye kadar gözden geçirecek, kabul etmediklerini kayıt altına alacak. Kontrol edecek. İmzayı basacak, bir nüshasını alacak. Bu bilgiler elimizde olunca ne yaparsalar yapsınlar bir sonuç alamazlar.

'SAADET PARTİSİ'NE GÖNÜL VERMİŞ SEÇMENİMİZ BİZE OY VERECEK'

- İnanıyorum ki Saadet Partisi'ne gönül vermiş seçmenimiz bize oy verecek. AK Parti adayıyım ama bütün İstanbulluya hizmet vereceğim. Parti kimliği seçime kadar. Seçimden sonra artık parti kimliğimiz yok, her yere hizmet vereceğiz. İzmir milletvekilliği yaptım. İzmir'e yaptıklarımız burada anlatacak değilim.

- Eskiden insanlar akranlarıyla yaşıyordu, şimdi ekranlarıyla yaşıyor. Teknoloji bağımlılığı madde bağımlılığından daha masum bir şey değil.

- 15 Temmuz'un faydalarından biri de İstanbul'daki kışlaların şehir dışına taşınması oldu. Dedik ki, bunların burada ne işi var kardeşim? Düşman burada değil ki, düşman huduttan gelecek. Şehrin göbeğine getir ağır silahları, zırhlı araçları, kime karşı? Tehdit nerede? Vatandaş tehdit mi? Çektik, oraları boşalttık Allah'a şükür.

​- Gözümüzü 4 değil 8 açmamız lazım. Daha çok müşahit olacak.

- Yazın sonu kıştır. Yaz da olacak, kış da olacak.

- (İstanbul Havalimanında yürüyüş süresinin uzun olması eleştirileri) Daha iyi, spor yaparlar.

- (Taktığı yüzüğe dair sorulan soruya) Oğlumun hediyesi, üzerindeki taş Kabe'deki İbrahim makamındaki taştan koparılmış.

Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın medyada yer alan son fotoğrafı, Singapur’daki bir kumarhanede rulet oynarken çekilmişti.

MAKÂM-I İBRAHÎM NEDİR?

Hz. İbrahim'in Kâbe'yi inşa ederken bina ve inşaatı kontrol etmek maksadıyla üzerine çıktığı yerden hafif yüksek bir taş ve taşın bulunduğu yer.

İbn Abbas (r.a)'ın anlattığına göre; Hz. İbrahim (a.s), Mekke'ye geldiğinde Allah'tan Kâbe'yi inşa konusunda emir almıştı. Daha önceki ziyaretlerinin aksine bu sefer görevli olarak gelmişti. Durumu oğlu İsmail'e anlattı. Ondan kendisine yardım etmesini istedi. Beraberce Beytullah'ın temellerini kazmaya başladılar. Kur'anın ifadesine göre temelleri kazarken şöyle dua ediyorlardı: "Ey Rabbimiz, senin rızan için yaptığımız bu işimizi sen kabul buyur. Şüphesiz ki, daima işiten ve daima bilen sensin, ancak sen" (el-Bakara, 2/127).

Temelleri kazınca hemen duvarların yapımına başladılar. Hz. İsmail (a.s), taş taşıyor; ihtiyar babası Hz. İbrahim (a.s) da duvar örüyordu. Temel duvarları yükselip Hz. İbrahim için duvarlara yetişmek güçleşince Hz. İsmail babasına merdiven vazifesi görmek üzere uzunca bir taş getirdi. Hz. İbrahim de taş üzerinde durarak Beytullah'ın duvarlarını tamamlamaya çalıştı. İşte bu taş "Makâm-ı İbrahîm"dir. İbn Abbas diyor ki: "Hz. İbrahim (a.s), bu taş üzerinde durarak yapıya devam ettiği için ona İbrahim'in üzerinde durduğu taş, manasında "Makâm-ı İbrahim" adı verilmiştir. Sonradan bu taş özel bir itina ile koruma altına alınarak günümüze kadar muhafaza edilmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm bize bu taştan bir mûcize olarak bahsetmektedir. Allah, Beytullah'ı överken şöyle buyuruyor:

"Onda apaçık ayetler var. İbrahim'in makamı var. Ona giren her türlü tecavüzden emin olur" (Âl-i İmrân, 3/97).

Başka bir rivayete göre Makâm-ı İbrahim Hz. İbrahim (a.s)'ın oğlu İsmail ile hanımı Hâcer'i görmek için geldiğinde inip binerken üzerine bastığı taştır. Kâbenin yapıldığı sırada da duvarları yükselip iskele kullanma ihtiyacı doğunca onu iskele yerine kullanmıştı.

"Makâm-ı İbrahim'in boyu bir arşındır. Taş dört köşe olup üst tarafının genişliği 14 parmağa 14 parmak, alttan da aynı ölçüdedir. Hem alt kısmında, hem de üst kısmında altından birer halka vardır. Taşın iki halkası arası altınla kaplı olmayıp açıktır. Bütün cephesi boyunca uzunluğu 9 parmak, eni ise 10 parmağa 10 parmaktır. Bu ebatlar, Halife Mütevekkil Alellah onu bugün üzerinde bulunan altınla kaplatmadan önceki boyutları idi. Esasen taşın her taraftan eni 21 parmak olup ortası dört köşe şeklindedir. Hz. İbrahim (a.s)'ın ayak izleri taşın içine 7 parmak gömülmüş olup biraz meyillidir. Taş üzerindeki. iki ayak arasında 2 parmak mesafe vardır. Ortası ona el sürülmesinden ötürü aşınmıştır.

Makâm-ı İbrahim, etrafı gümüşle kaplı sâc ağacından yapılma bir havuz içinde olup havuzun etrafı kalay madeni ile kaplanmıştır. Makâm-ı İbrahim ile içine yerleştirildiği çanak arasında 2 parmaklık mesafe vardır. Üzerinde, sâc ağacından yapılmış üstü kapalı bir sandık vardır. Arka kısmında da yine sâc ağacından yapılma bir eşik bulunmaktadır ki, bu eşik yere dayanmakta ve iki tarafından zincirlerle sandığın alt kısmına bağlı bulunmaktadır. Bu zincirler, iki taraftan da sandukaya asma kilit vasıtasıyla kilitlenmektedir.

Abdullah b. Amr b. Âs (r.a)'dan şöyle dediği nakledilmiştir: "Haceru'l-Esved ile Makâm-ı İbrahim Cennetten çıkmadırlar" İbn Abbas (r.a) demiştir ki: "Dünyada, Haceru'l-Esved ile Makâm-ı İbrahim'den başka Cennet varlığı yoktur. Zira onlar Cennet cevherlerinden iki cevherdir. Eğer onlara müşrikler ellerini dokundurmuş olmasalardı, ona dokunan dert sahiplerine Allah mutlaka şifa verirdi."

Mücâhid'den şöyle dediği nakledilmiştir: "Makâm-ı İbrahim'e dokunulmaz. Zira o, Allah'ın mûcizelerinden bir mûcizedir". Yine ondan nakledildiğine göre, Kâbe'de açık mûcizeler (ayetler) vardır, Makâm-ı İbrahim vardır" ayetinin tefsirinde şöyle denilmiştir: "Makâm-ı İbrahim'deki mûcize, Hz. İbrahim'in üzerindeki ayak izleridir." Ayrıca Mücâhid'in şöyle dediği de nakledilmiştir: "Hz. İbrahim (a.s), "Bu makam üzerine selâm olsun, dedikten sonra şöyle devam etti: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icâbet edin. Bu sesi duyan insanlar da: Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, dediler." Mücâhid devamla bunu naklettikten sonra "Bugüne kadar kim Beytullah'ı ziyaret etmişse, Hz. İbrahim (a.s)'ın o davetine icâbet etmiştir". Bu hususa Kur'ânda şöyle işaret edilmiştir: Hani biz Kâbe'yi vaktiyle insanlara bir sevap yeri ve her türlü düşman taarruzunda emin bir sığınak yapmıştık. Siz de Makâm-ı İbrahim'den namaz kılacak bir yer edinin. İbrahim ve İsmail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi hem tavaf edenler, hem ibadete kapananlar, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz bulundurun" (el-Bakara, 2/125).

Katâde bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Hacılar, sadece Makâm-ı İbrahim önünde namaz kılmakla emredilmiş olup, ona dokunmakla emredilmemişlerdir. Bu ümmet öyle bir iş yapmaya zorlandı ki, bu şekilde ona dokunmaya devam ettiler. Nihayet yıpranıp küçülmüştür".

Nevfel b. Muâviye ed-Deylî şöyle demiştir: "Abdulmuttalib zamanında Makâm-ı İbrahim'i görmüştüm. O zaman billur (kristal) gibi parlaktı."

Ebû Saîd el-Hudrî (ö. 64/638) bu konuda şunları anlatmıştır: "Abdullah b. Selâm'a, Makâm-ı İbrahim'in üzerindeki izi sordum. Bu taş günümüzde olduğu gibi kalmıştır. Ancak Allah, Makâm-ı İbrahim'i bir mucize yapmak istemiştir. Hz. İbrahim'e insanları hacca gelmeye davet etmesini emredince, Hz. İbrahim taşın üzerine çıktı. Üzerine çıkınca taş bütün dağlardan daha yüksek oldu. Hz. İbrahim şöyle seslendi: "Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet edin,." Bu çağrı üzerine insanlarda ona cevap vererek: "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk" dediler. Bu esnada Allah'ın dilemesi ile Hz. İbrahim'in ayaklarının izleri taşın üzerinde kalmış oldu. Hz. İbrahim taşın üzerine çıkınca sağa, sola dönerek: "Rabbinizin davetine icabet edin", diyordu. Çağrısını tamamlayınca Makâm-ı İbrahim'i kıble yaptı. Hz. İbrahim kapı cihetinde oraya doğru namaz kıldı. Makâm-ı İbrahim, Allah'ın dilediği zamana kadar kıble olarak kaldı. Hz. İbrahim'den sonra oğlu Hz. İsmail (a.s)da Kâbe'nin kapısı yönünde ona doğru namazını kılıyordu.

Bu durum Hz. Peygamber (s.a.s)'in zamanına kadar devam etti. Daha sonra Cenab-ı Hakk, Hz. Peygamber'e Beyt-i Makdise doğru namaz kılmasını emretti. Bu emirden sonra Hz. Peygamber, gerek hicretten önce, gerekse hicretten sonra oraya doğru namazlarını kıldı. Sonra Yüce Allah, Peygamberi razı olacağı kıbleye döndürdü. Bundan sonra Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'de bulunduğu sürece Kâbe'nin oluğunun bulunduğu yöne doğru namaz kıldı. Mekke'ye gelince orada bulunduğu zaman zarfında Makâm-ı İbrahim'e doğru namaz kıldı.