CiddiGazete.com, Ankara’da düzenlediği gecede okuyucularıyla buluştu. İki bin kişilik salon tıklım tıklım dolunca, akreditasyonu olmayan yüzlerce kişi dışarıda kaldı. Geceye Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın yanısıra, MHP’nin kurucu genel başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş, MHP’nin şehit edilen Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın oğlu Süleyman Servet Sazak, eski bakanlar, milletvekilleri ve ülkücü camianın önemli isimleri katıldı.

Gecede bir konuşma yapan CiddiGazete.com Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kanbur, seçim sathında basına uygulanan sansürü dile getirdi.

Kürsüye çıkan Ciddigazete yazarlarından ekonomist Ali Çelik, Türkiye manzarası çizdi ve öncelikle yerel yönetimlerde değişimin şart olduğunu belirtti.

Davetlilere hitap eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş, tarihi bir farkla seçimden zaferle çıkacaklarını dile getirdi.

Büyük coşkunun yaşandığı gecede Mansur Yavaş şöyle dedi:

"Sevgili kardeşlerim; ben üçüncü kez aday oldum. Sağ olsun, camiamızın büyük bir kısmı üç seçim de tam manasıyla arkamda oldu. Bunun için hepinize minnettarım, Allah razı olsun. Bizler sizlerin içinde yetiştik. Çeşitli görevlerde bulunduk ve gençliğimizden itibaren en son Beypazarı’nda belediye başkanı olduk. Oradaki çalışmalarımızla hareketimizde bizi yetiştiren insanları gururlandıran çalışmalar yaptık ve bugün karşınıza geldik.

Ben bugün öncelikle bu toplantıyı tertip eden Ciddigazete’ye ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum...

İkincisi; bizleri yetiştiren cennetmekan Başbuğumuz’un hep içimizde ekde kalan ülkücü şehidimiz Gün Sazak’ı, tüm şehitlerimizin ve en son en büyük ozanlarımızdan Ozan Arif’i de burada mutlaka rahmetle anıyorum.

Onlar bizim hiç bir zaman unutamayacağımız davamızın sembol isimleri. İnşallah biz de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumuzda yaptığımız çalışmalarla bunlara layık bir ülkücü olduğumuzu bütün dünyaya hissettiririz.

Bir tek amacım vardı; 2009’da aday zaman dedim ki; hep dedim medyaya bakıyoruz, hadi 80 öncesini anladık, sonrasında ülkücüyle güzel bir sözün yan yana gelmediğini gördük. Mutlaka olumsuz bir şeyle ilişkilendirdiklerini gördük ve 2009’da kendi camiamızla Keçiören’de yaptığımız toplantıda şöyle bir şey dedik: Bu toplum ülkücülere öyle haksızlıklar yaptı ki; toplumun hepsi demeyeyim ama bazı ön yargılı kişiler bizleri televizyonlarda kötülediler, gün geldi, çocuklarımızın yanında televizyonları açamaz hale geldik.

Hep bizi kötü sözlerle anmaya çalıştılar. Dedim ki; 2009 yılındaki ilk adaylığımda; ben bu seçimi alacağım ve yaptığımız hizmetlerle, şimdiye kadar arkamızdan konuşan herkese, bir ülkücünün Ankara’yı nasıl yönettiğini göstereceğim. Destek olan ve bu harekete emek vermiş olan herkesin başı dik olarak gezmesini sağlayacağım. Yoksa benim makamla, mevkiyle bunun adlandırılması mümkün değildir. Hani iyi kötü geçimimizi sağlıyoruz. Makamların bize katacağı bir şey de yok, açıkça söylüyorum. Yani bir makam sahibi olmaktan öte, bir camiayı, bir davayı temsilen inşallah oraya gelen birisinin yapacağı hizmetlerle bu toplumun, ‘Biz bunları yanlış anlamışız’ deyip, ön yargılı herkesin ön yargısını sildirip, hepimizin gururla yaşadığı, dik gezdiği bir Ankara olmasını istemiştik; olmadı. Çok sebepleri var, hiç onlara girmeyeceğim. 2014’te de aynı şekilde oldu.

Biliyorsunuz yapılan seçimlerde ne kadar ülkücünün Mansur Yavaş’a oy verdiği açık açık ortaya çıktı Ankara’da… Bu dahi görünmezden gelindi. Ama şu anda öyle bir hale geldi ki; çok şükür, kendi geçmişini hiç bir zaman unutmayan bir şahsın etrafında, Ankara’da her kesimden insan peşimize düştü, bizlere güvendi, bizleri destekliyor. Bu benim için şeref duyduğum bir hadise. Camiamızın bizi desteklemesi çok normal ama belki zaman zaman bize çok ters bakan insanların da bunun yanında mağdur ve mazlumların da sesi olmaya başladık. Allah güveni bu güveni boşa çıkarmasın ama Ankara’ya hizmet, edeceğiz ancak bizim arkadaşlarımızın da beni orada bir temsilcileri olarak görmesi en büyük dileğim. İnşallah seçimi kazandıktan da sonra da bir arkadaşınız, bir kardeşiniz orada oturuyor olacak ve Cenab-ı Allah’tan bir tek dileğim, arkadaşlarıma karşı Allah boynumu eğdirmesin yeter. Başka bir şey istemiyorum ve Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Başkent’i, başkent kimliğiyle ortaya çıkarmamız şart. Bunu yine hep birlikte yapacağız.

Öncelikle seçimi hep birlikte kazanacağız; sizlere ihtiyacımız var. Bu sefer trafolara kedi giremeyecek inşallah. Çünkü öyle bir fark geliyor ki anketlerde, bırakın kediyi, fil soksalar trafolara fayda etmeyecek, öyle anlaşılıyor bu sefer. Bunu nereden anlıyoruz. Her zaman olduğu gibi tertemiz olan insanlara iftira atmalarından anlıyoruz... Tertemiz insanlara... Ve üstelik hüküm giymiş sanığı yanlarına alarak mağdurlara iftira atıyorlar. Alıştık...

Biraz önce arkadaşımız da söyledi; gazete haberleri sansürleniyor, iftira atarken tüm kanallar açık, savunma yaparken hepsi ölü taklidi yapıyor. Hiç umurumda değil. Mesele bizim arkadaşlarımızın şahsımıza güvenmesi, halkın bize güvenmesi hepsinden önemli. Ve bakın, Allah nasip ederse sizlerin de desteğiyle sandıktan öyle bir sonuç çıkacak ki; şaşkına uğrayacaklar. Hayatlarında görmedikleri mağlubiyeti Ankara’da tadacaklar; göreceksiniz. Onlar sokağa çıkamaz hale geldiler, halkın içinde gezemiyorlar. Anlatacak bir şeyleri de kalmadı. Yapacak bir şeyleri kalmayınca, iftira ve kirli siyasete sığınıyorlar. İşte biz, o kirli siyaseti de yerin altına gömeceğiz, inşallah seçimi kazanarak. Tekrar söylüyorum, Cenab-ı Allah inşallah beni sizlere karşı mahçup etmesin."