CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, "Türkiye'nin onuru, haysiyetiyle oynayan ve Türkiye'yi uluslararası arenada zor duruma sokan hükümete ve saraya destek vermeyi sürdürecek misin?" sorusunu yöneltti.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Andrew Craig Brunson'un serbest bırakılmasını ve ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi.

Brunson'un serbest bırakılacağını ABD'den duyduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu hale getirildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, "Türkiye'nin onuru, haysiyetiyle oynayan ve Türkiye'yi uluslararası arenada zor duruma sokan hükümete ve saraya destek vermeyi sürdürecek misin?" diye sordu.

Kemal Kılıçdaroğlu, eğer bir iktidar, başka bir ülkeye boyun eğiyorsa o iktidarın, Türkiye Cumhuriyeti devletinin değil Amerikan hükümetinin iktidarı olduğunu öne sürdü.

Dış politikada bunun adına "tükürüğünü yalatma politikası" denildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Onlar tükürdüklerini yalıyorlar ama bu benim ağrıma gidiyor. Çünkü ben ülkemi, insanımı seviyorum. Ülkemin, bayrağımın onuru, her şeyin, canımın da üzerindedir. Bizim altı okumuzdan birisinin milliyetçilik olmasının gerekçesi budur, kimseye boyun eğmeyiz." dedi.

"Trump mahkemeye değil Erdoğan'a teşekkür etti"

ABD Başkanı Donald Trump'ın, "Uzun ve yorucu bir müzakere süreci geçirdik. Bu ülkede fidye ödemiyoruz, artık en azından. Fidye ödemeyeceğiz, aksi halde büyük sorunlarla karşılaşacaksınız, kötü şeyler olacak." dediğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi Erdoğan'a 81 milyon vatandaşım adına soruyorum; ne müzakeresi yaptınız? Ya Trump doğruyu söylüyor sen yalan söylüyorsun ya sen doğruyu söylüyorsun Trump yalan söylüyor. Ama Trump'un dediğinin hepsi çıktı, senin söylediklerinin hiçbiri olmadı? Sen fidye istedin mi? Adam sana fidyeyi vermedi, 'vermem' dedi. Sen gittin koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin iradesini Trump'a teslim ettin. Senin yatacak yerin yoktur. Bu milletin yakasından düşmek zorundasın. Neymiş 'Adalet tecelli etmiş, mahkeme kararına karışmadık, adalet bağımsız...' Geçiniz onları. Trump mahkemeye değil, Erdoğan'a teşekkür etti. Erdoğan serbest bıraktı. Ülkeye en büyük kötülüğü bu mahkemeler yapmıştır. Sarayın adliyesi, adil düzenin dibine dinamit koymuştur. Bunlar eğer gerçekten hakim olsalardı Brunson'ın içeride kalmasının gerekçesini yaratan gizli tanıkların tamamını tutuklarlar, isimlerini açıklarlardı. Papaz ceza aldı yurt dışına özel uçakla uçtu ama KHK ile görevine son verilen daha yüzlerce bilim insanı yurt dışına aile boyu çıkamıyorlar, hangi adalet? Harp okulu öğrencileri darbe yapacaklarmış, öğrenci darbe mi yapar? Yakalayacaksan, tutuklayacaksan komutanını tutukla. Hava harp okulu öğrencilerini ömür boyu hapisle cezalandırıyorsun, bu adalet değildir. Mutlaka adalet tecelli edecek alınlarının akıyla çıkacaklardır."

"Pinpon topunda yüzde 50 indirim yapmışlardır"

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Enflasyonla Mücadele Programı'na yönelik değerlendirme de yaptı. "Önümüzdeki ay enflasyon rakamları düşecek. Girdi maliyetlerini düşüreceğiz." denildiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Doğal gaz, petrol, elektrik, ilaç, gübre fiyatları indi mi? Yok. Kesin pinpon topunda yüzde 50 indirim yapmışlardır. Ne indirimi, hangi indirimi yaptın?" diye konuştu.

Enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarının, Merkez Bankasının konusu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, geçmiş dönemlerde fiyat istikrarı ve enflasyonla ilgili bütün raporların Merkez Bankasının internet sitesinde görüldüğünü anlattı.

Kılıçdaroğlu, şimdi bunları, bakanın açıkladığını vurgulayarak, Merkez Bankası Kanununda, "Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Uygulayacağı para politikası ve araçlarını doğrudan kendisi belirler." ifadesinin yer aldığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Kim belirliyor, siyasi otorite, Berat Albayrak belirliyor. Bu Merkez Bankasına güven olmaz" dedi.

Enflasyona toptan mücadele gibi uygulamalar yapılırken önce bakanın, Merkez Bankasının, yetkililerin açıklamaları dinlenip, daha sonra görüş beyan edildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, MÜSİAD Başkanı'nın ise daha program açıklanmadan, "Hazine ve Maliye Bakanı'nın açıklayacağı programı sonuna kadar destekleyeceğiz." dediğini söyledi. İstanbul Ticaret Odası Başkanı'nın da aynı açıklamalarda bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Dinlemeden görüş beyan ediyorlar. Neden, korkudan. Bunlar eğer iş adamıysa bir şekliyle köşeyi dönmüşler, krizi avantaja çevirmişler" diye konuştu.

Vatandaşın en çok tükettiği ürünlerden kuru soğanın fiyatının geçen yıldan bu yana yüzde 70, patatesin yüzde 61, salçanın yüzde 70, yumurtanın yüzde 54, domatesin yüzde 109 arttığını belirten Kılıçdaroğlu, emeklinin, işçinin, memurun, asgari ücretlinin aylığının ise artmadığını savundu.

Kılıçdaroğlu, "Krizden kimler etkilenmez; saray ve sarayın beslemeleri. Erdoğan, 'Asgari ücretin altında çok az emekli aylığı alanlar var.' demiş. Asgari ücretin altında emekli aylığı alan milyonlarca kişi var. 2008'den önce asgari ücret üzerinden prim ödeyip, emeklilik hakkını kazanan birisi 2 bin 32 lira 99 kuruş emekli aylığı alıyordu. Bugün aynı şartlarda emekli olmak isteyen kişinin eline geçen 801 lira 55 kuruş. İşçiye ne verdiklerini bile bilmiyorlar. Sarayda asgari ücretle çalışan yok, herkesin keyfi yerinde" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin, üçüncü dünya ülkelerinin bile operasyon yaptığı ülke haline geldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, Suudi kökenli bir gazetecinin Suudi Arabistan Konsolosluğunda öldürüldüğünün anlaşıldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bir gazeteci senin ülkende nasıl öldürülür? Bunun hakkına niye sahip çıkmıyorsun? Onun can ve mal güvenliği sana bağlı değil mi?" diye sordu.

Atatürk'ün vasiyeti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün vasiyeti tartışmalarını değerlendirdi.

Mal varlığı varsa, vasiyetin herkesin yapabileceği, hukuk güvencesi altında olan bir irade olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün de ölmeden önce kendi el yazısıyla vasiyetini yazdığını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"İş Bankasında Atatürk'e ait hisseler, bize ait değil, biz temsil ediyoruz. Türkiye'nin en büyük özel bankası, dünyada saygınlığı olan bir banka. 'Şimdi o bankaya el koyacağım.' diyor. Kenan Evren de aynısını yaptı o da bir diktatördü sen de aynısını yapıyorsun, sen de bir diktatörsün. Ne farkınız var? 'Yurt dışından yabancılar gelsin.' diyorlar. Niye gelecek, bankaya el koyuyorlar. Bütün kamu bankalarını perişan ettiniz, içini boşalttınız, sonra İşsizlik Fonundan paraları bankalara aktardınız, bankaları kurtarmaya çalıştınız. Şimdi İş Bankasında para var, dünya kadar ortakları, büyük şirketler var. 'Bankayı nasıl ele geçiririz, bankayı nasıl hortumlarız', bunun hesabını yapıyorlar.

Hukuk zemininde her mücadeleyi yapacağız. Türkiye sahipsiz bir devlet değildir. Baskı, şiddet bizi yıldıramaz. Mahkemeleri aracılığıyla her türlü numarayı çekiyorlar. Bunların hiçbirisi bizi ırgalamaz, vız gelir tırıs gider. Biz inandığımız yolda, korkmadan, çekinmeden, yüreklice yürürüz. Çünkü biz halk partiyiz, halkın partisiyiz. Sarayın partisi değil. Birilerinin önünde diz çökenler değiliz. Biz Türkiye'nin çıkarlarını her yerde sonuna kadar savunuruz. Biz birilerinin yaptığı gibi sözde milliyetçi değiliz. Biz gerçekten de özde ve Türkiye'nin çıkarlarını savunan milliyetçi bir partiyiz, devrimci, halkçı bir partiyiz."

AA