CiddiGazete- Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, son yayınladığı videoda firari iş insanı Sezgin Baran Korkmaz ve sahibi olduğu SBK Holding ile ilgili pek çok iddiayı gündeme getirdi.

Peker'in gündeme taşıdığı SBK Holding davası ile ilgili yeni detaylara ulaşıldı. Söz konusu davada 6 Kasım 2020'de SBK Holding'in sahibi Sezgin Baran Korkmaz dahil diğer şüphelilerin mal varlıklarına konulan tedbir kararının kaldırıldığı ortaya çıktı.

Karar Gazetesi yazarı İsmet Berkan, mahkeme kararının herhangi bir MASAK raporu ya da yazısı olmadan alındığını yazdı ve detayları paylaştı.

"ADETA SORUŞTURMA KAPANMIŞ GİBİYDİ"

"Oysa gözaltına alınmayan, bırakın gözaltına alınmayı ifadesine bile başvurulmayan Sezgin Baran Korkmaz kendinden çok emin konuşuyordu o günlerde" diyen İsmet Berkan, HaftalıkGazete adlı internet sitesinde dava ile ilgili dikkat çeken detayları aktardı.

Aradan bir ay geçtikten sonra, tam tarihiyle 6 Kasım 2020’de İstanbul'daki 3. Sulh Ceza Hakimliği mahkemesinde hakim Yasin Karaca, Sezgin Baran Korkmaz başta olmak üzere o soruşturmada adı geçen ve mal varlıklarıyla banka hesaplarına tedbir konan bütün kişiler hakkındaki tedbir kararlarını kaldırdı. Birkaç gün sonra bir başka mahkeme bu kez Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıkış yasağını da kaldırdı. Adeta soruşturma kapanmış gibiydi."

"ORTADA BİR MASAK RAPORU YOKTU"

6 Kasım'da tedbir kararının hatırlatan Berkan, MASAK'ın pozisyonuna dikkati çekerek şunları paylaştı:

"6 Kasım'da tedbir kararını kaldıran hakim Yasin Karaca’nın kararının bir yerinde şöyle deniyordu: "… 05/11/2020 tarihli Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığının yazısı ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede ilgi sayılı yazılı kararlar ile mal varlıklarına tedbir konulan gerçek ve tüzel kişilerin üzerine atılı bulunan aklama suçu yönünden öncü suçların işlendiğine ilişkin somut bulguların soruşturmada gelinen aşamada tesbit olunamadığı…"Bu cümleyi okuyan herkes, MASAK'ın bir rapor yazıp mahkemeye "Ortada suç yok" dediğini düşündü.

Oysa bugün ortaya çıkıyor ki, o tarihte SBK ile ilgili olumlu veya olumsuz herhangi bir MASAK raporu yoktu. Aynı soruşturma 29 Aralık 2020 günü yeniden alevlenip, hatta bu sefer gözaltı kararları da verilince, pek çok kişi (ve bu arada bu konuyu yeniden alevlendiren Sedat Peker de) MASAK'ın 1,5 ay arayla birbirinin tam tersi iki ayrı rapor yazdığını düşündü. Çünkü ikinci rapor, ciddi bir kara para aklama şüphesinden söz ediyordu."

Berkan'ın yazısı şöyle:

"Türkiye, 2020 Ekim ayında, o güne kadar adı çok da bilinmeyen Sezgin Baran Korkmaz ve onun holdingi SBK’dan, Amerika’dan gelen şikayet üzerine açılan bir soruşturma ve o soruşturma yüzünden SBK'nın mal varlığıyla banka hesaplarına konan tedbir sayesinde haberdar oldu. Birden ortalığı "Kim bu Sezgin Baran Korkmaz" yazıları kapladı. (Güzel yazılardan biri GazeteDuvar’da Cansu Çamlıbel‘inkiydi.)

Türk medyası, biraz körün fili tarifi misali ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. En bilinen şey Amerika’da Utah eyaletinde bir davanın olduğu, bu davada yargılanan ve itirafçı olan Jacob Kingston'un açıklamaları sonrası mahkemenin Türkiye’ye bir yazı yazdığıydı. ABD’deki dava, bir vergi kaçakçılığı ve hayali üretim/hayali ihracat davasıydı. Bio-yakıt üretiyoruz diye Amerikan devletinden vergi teşviki alan bir şirket vardı, dönen para milyarlarca dolardı ama Amerikan hükümeti kendi 511 milyon dolarının peşindeydi. Mahkemeye göre bu paranın 134 milyon doları Türkiye’ye, SBK Holding ve iştiraki şirketlere gönderilmişti.

Türk medyasına göre Sezgin Baran Korkmaz için işte bundan ötürü hem yurt dışına çıkış yasağı konmuş hem de banka hesaplarıyla mal varlığına tedbir getirilmişti.

ALLAH ALLAH, TÜRKİYE KARA PARAYLA MÜCADELE Mİ EDİYORMUŞ?

Bu haberler başından beri çok ilgimi çekti; çünkü Türkiye evet uluslararası bazı yükümlülüklerimiz bizi mecbur bıraktığı için kara paranın aklanmasıyla ilgili konuları araştırmak üzere Maliye Bakanlığı içinde "Mali Suçları Araştırma Kurulu" (MASAK) adlı bir kurul oluşturmuştu ama Türkiye’nin kara parayı önleme konusunda gerçekten kararlı olduğunu söylemek zordu.

Başlangıçta bir uluslararası anlaşmayla kurulan ama sonradan OECD’nin bünyesine giren FATF’ye uyum amacıyla kurulan bizim MASAK, uzun zamandan beri gerek terörün finansmanı ve gerekse uyuşturucu kaynaklı kara parayla mücadele konusunda OECD’nin ciddi eleştirisi altında. Son olarak Avrupa Birliği de bu eleştirilere katıldı.

Türkiye, ülke dışından gelen paraların kaynağını, bu paraların vergisi ödenmiş kazanç olup olmadığını, parayı transfer eden kişinin kimliğini çok da merak eden bir ülke değil. MASAK'ın mesela eski Sovyetler Birliği coğrafyasındaki ülkelerin suç gelirlerinin Türkiye’de aklanmasına ilişkin bir soruşturma yürüttüğünü de, bu paraları şüpheli bulduğunu da bugüne kadar hiç duymadık. Oysa, Türkiye’den vergisi de kuruşu kuruşuna ödenmiş mesela bir 250 bin Euro’yu Avrupa’da bir bankaya göndermeye kalkın, bakın başınıza neler geliyor.

KAMUOYU ÖNÜNDE MAHKUM EDİLDİ

Her neyse, MASAK'ın işini ne ölçüde yaptığı bugün konumuz değil. Konumuz, Sezgin Baran Korkmaz’a açılan ilk soruşturma.

Bu soruşturmayla ilgili haberler hep bu Amerika’daki kara para aklamasıyla ilişkilendirilerek sunulduğu için kamuoyunda SBK’nın bu suçu işlediği izlenimi kolayca doğdu. Nasıl doğmasın ki, Amerika’da yargılanan o kişiler Türkiye’ye kaçmak üzere bir özel uçağın kapısında yakalanmışlardı zaten. Ama bu yakalama olalı bir yılı aşkın süre geçmişti, kimse buna çok takılmadı. Bu taktikler geçmişte FETÖ tarafından yaygın olarak kullanılan taktiklerdi ama anlaşılan kimse bu taktiklere karşı bağışıklık kazanmış değildi.

SBK'NIN İFADESİ BİLE ALINMADI

Oysa gözaltına alınmayan, bırakın gözaltına alınmayı ifadesine bile başvurulmayan Sezgin Baran Korkmaz kendinden çok emin konuşuyordu o günlerde.

Aradan bir ay geçtikten sonra, tam tarihiyle 6 Kasım 2020’de İstanbul’daki 3. Sulh Ceza Hakimliği mahkemesinde hakim Yasin Karaca, Sezgin Baran Korkmaz başta olmak üzere o soruşturmada adı geçen ve mal varlıklarıyla banka hesaplarına tedbir konan bütün kişiler hakkındaki tedbir kararlarını kaldırdı. Birkaç gün sonra bir başka mahkeme bu kez Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıkış yasağını da kaldırdı. Adeta soruşturma kapanmış gibiydi.

MASAK "SUÇ YOK" MU DEDİ?

6 Kasım'da tedbir kararını kaldıran hakim Yasin Karaca’nın kararının bir yerinde şöyle deniyordu: "… 05/11/2020 tarihli Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığının yazısı ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede ilgi sayılı yazılı kararlar ile mal varlıklarına tedbir konulan gerçek ve tüzel kişilerin üzerine atılı bulunan aklama suçu yönünden öncü suçların işlendiğine ilişkin somut bulguların soruşturmada gelinen aşamada tesbit olunamadığı…"

Bu cümleyi okuyan herkes, MASAK'ın bir rapor yazıp mahkemeye "Ortada suç yok" dediğini düşündü. Oysa bugün ortaya çıkıyor ki, o tarihte SBK ile ilgili olumlu veya olumsuz herhangi bir MASAK raporu yoktu.

Aynı soruşturma 29 Aralık 2020 günü yeniden alevlenip, hatta bu sefer gözaltı kararları da verilince, pek çok kişi (ve bu arada bu konuyu yeniden alevlendiren Sedat Peker de) MASAK’ın 1.5 ay arayla birbirinin tam tersi iki ayrı rapor yazdığını düşündü. Çünkü ikinci rapor, ciddi bir kara para aklama şüphesinden söz ediyordu.

MASAK KENDİNİ SAVUNDU ORTALIK KARIŞTI

MASAK, 1.5 ay arayla iki farklı rapor düzenlemekle suçlanınca dayanamadı ve 9 Haziranda bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre 5 Kasım 2020’de MASAK’ın bir raporu yoktu. O tarihte soruşturma makamlarına sadece "Bu iş için müfettiş görevlendirmek lazım, görevlendiriyor ve incelemeye başlıyoruz" diye bir yazı gönderilmişti. Konuyla ilgili ara rapor 28 Aralıkta yazılmış, nihai rapor ise 20 Ocak 2021 günü savcılığa gönderilmişti.

Bu açıklama yapılınca gözler doğal olarak İstanbul’daki 3. Sulh Ceza Hakimi Yasin Karaca’ya ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına çevrildi. Mahkeme, nasıl olmuştu da olmayan bir MASAK raporuna dayanarak tedbir kararlarını kaldırmıştı? Mahkemeye "Tedbir kararlarını kaldır" diye yazı yazan ama yazısında hiçbir gerekçe göstermeyen dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’a döndü. (Hasan Yılmaz, İstanbul'a başsavcı olarak atanmadı, onun yerine Adalet Bakanlığı'na bakan yardımcısı oldu.)

Bunun üzerine yazılacak bir sürü şey, yapılacak çok sayıda spekülasyon var ama bu aşamada duralım; bakalım hakim ve savcı bu konuyla ilgili bir açıklama yapacaklar mı? Hakimler Savcılar Kurulu konuyu gündemine alacak mı? Biraz bekleyelim.

İKTİDAR İÇİNDE GÜÇ SAVAŞI MI?

Konunun yargısal tarafı için bekleyelim ama işin diğer yönlerini konuşmak için beklemeye gerek yok.

Net biçimde gözüküyor, oyun bozucu açıklamayı MASAK ve Hazine ve Maliye Bakanlığı yaptı. Neden böyle bir açıklama yaptı Maliye? Onları buna mecbur eden hiçbir şey yoktu. Ne bir kamu kurumu ilk kez haksız biçimde eleştiriliyordu ne de her haksız eleştiriye cevap verilmişti. Ama buna cevap verildi.

Maliye cevap verdi; çünkü hem bakanlığın kendisi hem de bakan, bu süreçte "temiz" olduklarını duyurma gereği hissetti.

Bu açıklama, Ankara’da iktidar içinde Sedat Peker’in videolarını yayınlamaya başlamasıyla birlikte başlayan iç tartışmanın dışa vurumlarından biri.

Yargıda uzun zamandan beri bir "İstanbul Grubu"ndan söz ediyoruz. Özel bir güç birikmesi yaşanıyor burada ve o grup çok etkin. İşte grubun önde gelenlerinden biri olduğu hep konuşulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan bir gün ansızın Yargıtay üyeliğine atandı. (27 Kasım 2020) Yargıtay’da birkaç hafta geçirdikten sonra yapılan seçim sonunda da açık oy farkıyla birinci olup Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atandı. (23 Ocak 2021)

İrfan Fidan'ın yerine geleceği düşünülen Hasan Yılmaz ise az önce söyledim Adalet Bakan Yardımcısı olarak atandı. Yılmaz’ın atama kararnamesi 17 Ekim 2020’de çıktı ama Yılmaz Başsavcı Vekilliğini Kasım ayının ilk haftasının sonuna kadar sürdürdü. SBK'ya tedbirin kaldırılmasını isteyen 5 Kasım 2020 tarihli yazısı bu dönemde."