CİDDİGAZETE

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Terör örgütünün başında olanlarla Almanya, Fransa ve ABD görüşme yapıyor. Mazlum denen terörist kırmızı bültenler aranıyor. ABD bunu bize teslim etmeli.

Adalet Bakanımız da zannediyorum bu arada yazışmaları yapacaklar, Mazlum kod adlı teröristi isteyecekler. ABD’nin bize vermesi lazım.

Trump’ın kendisine bizzat anlattık. Biz şu anda biz size kırgınız, çünkü bir teröristle böyle bir mektup alışverişinde bulunuyorsunuz ve o mektubu kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz, hiçbir şey diyemedi, Zaman zaman biz böyle görüşmeler yapıyoruz.

Pınarlar oralarda Fırat’ın doğusunda bol olduğu için biz buna Barış Pınarı olsun dedik. Barış Pınarı Harekâtı da böylece başlamış oldu.

Biz Kürtlere düşman değiliz. Kürtler bizim burada kardeşlerimiz. Bizim onlarla alıp veremediğimiz yok. Bizim derdimiz teröristlerdir.

Ayn-El Arab için Amerikalılar ‘Oraya girme’, Ruslar da ‘Gir’ diyor. Bizim böyle de bir durumumuz var, gelişmelere göre kararımızı vereceğiz.

'TRUMP DÜRÜST DAVRANDI'

Şimdi Sayın Trump, benimle olan münasebetlerinde samimi. Bugüne kadar da mümkün olduğunca dürüst davrandı.

Kasımın 13’ünde davete icap edeceğiz, mektubu da yanımızda götüreceğiz.

Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesinde ‘Bu Amerika gibi bir devletin başkanına bir teröristin mektubunu kendi kapak yazısına ek yapması hiç uygun düşmemiştir, bu tavrı kınıyorum’ dedim.

(Amerika ile anlaşma) Hiçbir yerde terör örgütüyle müzakere veya terör örgütüyle anlaşma ifadesi geçmez. Ne geçer? Amerika ile Türkiye Cumhuriyeti şu, şu konularda anlaşmaya varmışlardır.

ABD'YE GİTMEMİZE MANİ BİR HAL KALMADI

Şu anda yaptırımların kaldırıldığını, kalktığını Sayın Trump açıkladı. 13’ünde Amerika’ya gitmemize mani bir hal kalmadı. Onun için gideceğiz. Orada daha önceki samimi tablolarımızı inşallah gerçekleştiririz.

Suriye’deki ağır silahların, silahların süratle temizlenmesi veya bunların Türkiye’ye terki. NATO’da beraberiz ya. Silahları bize versinler.

Biz inşa ve ihyaya geldik, yıkmaya değil.

Türkiye-Rusya-İran üçlü dayanışmamız olmamış olsaydı, İdlib adeta kan gölüne dönerdi.

DEAŞ’lılar içerisinde az sayıda da olsa maalesef Türk de var. Bunların hepsinin yargılaması cezaevinde de olabilir veya diyelim ki Türkler ülkemize getirilir burada yargılanır. Bunlar içinde kadınlar, çocuklar var. Bunların üzerinde de hassasiyetle duruyoruz.

Terörü kaynağında kurutma kararlılığımız var. Terörü beslersen bir gün de gelir senin gözünü oyar.

Gün ola harman ola, yarın bu terör senin de canını yakar. Biz istiyoruz ki kimsenin başına böyle bir bela gelmesin.

Arap Birliği, İslam dünyasının hiçbir meselesine cevap üretememiştir.

Tüm İslam dünyasına sesleniyorum; Tayyip Erdoğan ve bizim siyasi hareketimiz ne bölgesel milliyetçilik ne kavmiyetçilik yapar.

MAZLUM'U BİZE VERMELERİ LAZIM

Bizim birbirimizi her hangi bir saldırıya karşı koruma görevimiz var. Şimdi iş öyle bir duruma geldi ki bu iş terör örgütünün başında olanlarla Almanya, Fransa görüşme yapıyor. Öbür tarafta Amerikalı yetkililer, senatörler görüşme yapıyorlar. Biz de 'Bu ne haldir? diyoruz. Bir taraftan teröre karşı olmayı konuşuyoruz, bir taraftan da ne yazık ki sizler kapınızı açıp onlarla masaya oturuyorsunuz. Hatta onların size gönderdiği mektubu kendi mektubunuza ek yapıp, bize gönderiyorsunuz, bunları hep konuştuk. Ancak bizim Bay Kemal, tabi her şeyi kalkıp ona anlatacak halimiz yok. Kendine göre meydan okuyor falan filan. Biz bunları Trump'ın kendisine bizzat anlattık. Dedik ki böyle böyle. Biz şu anda size kırgınız, çünkü bir teröristle böyle bir mektup alışverişinde bulunuyorsunuz ve o mektubu kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz. Hiçbir şey diyemedi. Zaman zaman böyle görüşmeler yapıyoruz. Aldığınız neticeyi de söyler misiniz dedim? Aldıkları bir netice yok. Aldılar neticeyi, Nerede aldılar? Kenya'da. Ne yaptılar o zaman Apo'yu bize teslim ettiler. Yaptıkları hayırlı iş bu, ama şimdi Mazlum denen kod adlı burası çok ilginç, kırmızı bültenle aranan bir terörist. Bu ne demektir? Aramızda ABD ile suçluların iadesi anlaşması vardı. Amerika'nın bu adamı bize teslim etmesi lazım. Çünkü kırmızı bülten ile aranmanın gereği budur. Adalet Bakanıma da söyledim, zannederim onlar da yazışmaları yapacaklar, isteyecekler. Vermesi lazım bize. Böyle bir çalışmanın gayreti içindeyiz.