CiddiGazete- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Maltepe 1. Olağan İlçe Kongresi’nde konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararı ile görevinden alınması, HDP’ye yönelik kapatma davası ve milletvekilliği düşen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Meclis’te gözaltına alınması başta olmak üzere yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendiren Ahmet Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Ülkemizi bir garnizona, milleti de sessiz yığınlara çevirmeye çalışan, milletin cebindeki paraya, alnındaki tere, aklındaki fikre cahilce saldıran, ağzını açanı terörist, düşüncesini ifade edeni hain, cehaletlerini eleştirenleri düşman ilan eden bu iktidarla Türkiye'nin gideceği bir yer bulunmuyor.

‘BAHÇELİ, TÜRKİYE’Yİ İFLASA SÜRÜKLEMİŞTİR’

Açıkça söylüyorum, Bahçeli, Türkiye'yi 20 yıl önce nasıl iflasa sürüklediyse bugün de ekonomik ve demokratik iflasa sürüklemiştir.

Yapılacak ilk seçimde Türkiye bu koalisyon iktidarından kurtulmalıdır…

Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Biz gündemin peşinden gitmeyiz, gündemi biz belirleriz’ demişti ya hani... İşte buyrun size yeni Türkiye gündemi.

Deliler kuyuya taş atar, kırk akıllı çıkaramaz misali! İşte yine bir geceyarısı operasyonu, yine meteor yağmuru.

Sayın Erdoğan, ‘Damat kadar başınıza taş düşsün’ demişti. Bedduası tutsun diye elinden geleni ardına koymuyor. Bitmiyor bu ülkenin bunlarla imtihanı. Damadı göndermişti, akıllandılar zannettik. Güven oluşuyor, az da olsa portföy yatırımlar girecek, kur geriliyor, dedik ama yine sayelerinde başa sardık.

MERKEZ BANKASI VE KUR KRİZİ

Sayın Naci Ağbal 1 puan değil de 2 puan faiz artırınca buna mı bozuldu? Yoksa ‘Şu 128 milyar dolar nereye uçtu gitti, bir de ben araştırayım’ dedi de operasyona mı maruz kaldı

Faiz ile kur arasına sıkışan bir çaresizlik sendromuna soktular sistemi. Şimdi de debelenip duruyorlar. Bu son operasyonun ardından da şimdi kur şokları bekleniyor.

Dün geceden itibaren Asya piyasalarından başlayarak Türk Lirası’na duyulan güvendeki azalmayı ve yaşanan kur şokunu hepimiz görüyoruz.

Ülkenin kaderini bir insanın iki dudağı arasına sıkıştıran, her geçen gün bizi biraz daha içimize kapatan, fakirleştiren, gençlerimizin iş bulma umudunu körelten, hesap vermeyen, şeffaf olmayan bu ucûbe Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve bu sistemin yarattığı otoriter iklim ülkeyi yeni bir kur krizinin hatta belki de sonu derin bir ödemeler dengesinin eşiğine getirdi.

Merkez Bankası’na başkan atamayı herhangi bir devlet kurumuna şube müdürü atamak zanneden, 20 ayda 4. başkanı atayan, ideolojik saplantılarla para, kur, bankacılık ve faiz yöneten iktidar bir gecede ülkeyi yüzde 10’a yakın küçülttü.

Sorun isimlerde değil. Bu ülkeye son 4 yılda Nobel ekonomi ödülünü almış akademisyenleri getirin, onlar bile 1-2 ay içinde ya görevden alınır ya da kaçıp gider, bu kara cahil siyaset aklı nedeniyle. Kim alacak bunun sorumluluğunu? Ya da kim engelleyecek bunu?

Öyle bir dertleri yok ki, ‘Saldık çayıra mevlam kayıra’ diyecekler adını da serbest kur rejimi koyacaklar!

Mesele faiz falan değil, mesele siyaset, mesele bunların iç çekişmeleri. Mesele saray entrikaları. Mesele ortaklar arası pazarlıklar. Yoksa faiz ise hepimiz faize karşıyız. Kim ister faiz sistemini? Kim ister halkın enflasyon karşısından ezilmesini? Ama bu cahiller yüzünden, enflasyon dünyada 1-2'lerde gezerken bizde 19.Bunun sorumlusu kim? Yıllarca faiz lobilerine çatar gibi yaptılar ama asıl faiz lobisi bunlar!

‘YÜZDE 20’NİN ÜZERİNDE ENFLASYON MÜMKÜN’

Türk Lirası çok kısa bir sürede yüzde 10'un üzerinde bir kayıp yaşayabilir. TL'de oluşacak değer kaybı, enflasyon dinamiklerini çok hızlı yukarı taşıyacaktır. Bu nedenle artık yüzde 20'nin üzerinde bir enflasyonu görme ihtimalimiz çok yüksek.

Yeni başkan buna rağmen göreve geliş amacı doğrultusunda faiz indirme deneyine girişecek. Ardından daha önce Berat Albayrak döneminde yapıldığı gibi döviz satışına başlayabilir.
Bu da zaten (-47) milyar dolara düşmüş swap sonrası net rezervleri daha da düşürecek.

Bankacılık sisteminin mevduatlarının yüzde 55'i yabancı para cinsinden. Bu nedenle bankaların yabancı para mevduatları tutabilmek için faizleri çok yükselttiğini göreceğiz. Ancak buna rağmen sermaye çıkışları yaşanacaktır.

‘BİR FELAKET HİKAYESİ’

Hem yurtiçi hem yabancı sermaye çıkışlarının Türkiye'yi yeni bir içe kapanma dönemine götüreceğini düşünüyoruz. Bu da maalesef ülkeyi 2021 yılında da kendi grubundaki ülkelerle karşılaştırıldığında çok derin bir fakirleşmeye götürecektir.

Sorunların ana kaynağı tek adam rejimine dönüşen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bir G-20 ülkesinin yönetim kalitesinin kısa sürede nereden nereye gelebileceği konusunda Türkiye maalesef ileride kitaplara konu olacak bir felaket hikayesi yazmakta.

MUHAFAZAKAR OYLAR İÇİN

Naci Ağbal rüyasını kabusa çevirerek ekonomi paketini, parti kapatma ve Gergerlioğlu trajedisiyle İnsan Hakları Eylem Planı’nı çöpe attılar.

Sayın Erdoğan ne oldu da başbakanlığınız döneminde bizzat kendi imzanızla yürürlüğe giren bir belgeyi (İstanbul Sözleşmesi) çöpe attınız? Hele bir açıklayın bize sebebini? Baktınız millet ikiye bölündü, baktınız bu işte ekmek var, baktınız yandaşlar-karşıtlar diye toplum ikiye ayrışıyor... ‘Bundan ala fırsat mı olur’ deyip aklınızca kaçan muhafazakar oyları konsolide edeceğinizi sandınız.

Yahu siz kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz? ‘Cambaza bak’ diyerek kaçacak olanları da bloke etmeye mi çalışıyorsunuz?

Beyler, siz yanlış hesaplamışsınız o seçmenin kaçma sebebini! Onlar tam da sizin samimiyetsizliğiniz, ikiyüzlükleriniz, dün dediklerinizden ertesi gün çark etmenizden ötürü kaçtılar! O seçmenin sizden kaçma sebebi adaletsizliklerdir! Yolsuzluklardır! Sizin kötü ekonomi yönetiminiz sayesinde oluşan yoksulluktur!

Siz bunlardan tövbe etmedikçe; cahilliklerinize, zulümlerinize son vermedikçe o insanların sizin kurnazlıklarınıza kanıp gemiyi terk etmekten vazgeçeceğini mi sanıyorsunuz? Sizin ucuz ayak oyunlarınıza, sahte politikalarınıza, artık insanların karnı tok….
Onların, hayali dizilerinizde Abdülhamid'e elçi tokatlattırıp, insanlık suçu işleyen Çinliler’den nasıl fırça yediğinizi görmediklerini mi zannediyorsunuz?

Çok mu rahatsızdınız altına imza attığınız İstanbul Sözleşmesi'nden. Giderdiniz Avrupa Konseyi'ne. Tartışmaları bertaraf edecek şerhler düşer, yorum beyanlarında bulunurdunuz olur biterdi.

Gelecek Partisi olarak aile yapısının korunmasının vazgeçilmez ilkemiz olduğunu, Ermenistan örneğini de vererek, sözleşmenin böyle bir hüküm içermediğini, tereddütlerin giderilmesi için Hükümetin derhal Avrupa Konseyi'nin Venedik Komisyonu'na başvurarak Sözleşmenin eşcinselliğe yasal güvence sağlamadığına ilişkin görüş almasını kamuoyu önünde defalarca talep ve tavsiye ettik.

Marjinal grupların yorumları sebebiyle uluslararası sözleşmelerden ve yasalardan vazgeçilecekse bunun sonu hukuki kaos olur. Böylesi bir kararın alınış gerekçesi kesinlikle aileyi korumak değil, Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasını perdelemektir. Özetle bunların derdi sözleşme mözleşme değil. Topluma fayda mı getirmiş yoksa zarar mı o da değil.”

‘MHP OY KAYBEDİYOR’

Cumhur İttifakı ortağı Devlet Bahçeli’nin son günlerde yaptığı çağrıların tek tek hayata geçtiğine dikkat çeken Davutoğlu şöyle devam etti:

“Erdoğan ve AK Parti resmen kendilerine oy vermiş milyonlarca vatandaşımızın temsil yetkisini Bahçeli'ye devretmiş durumdadır.

Bahçeli ‘Af çıkmalı’ diyor, af çıkıyor.

Bahçeli, ‘Seçim yasası değişmeli’ diyor, seçim yasasını değiştirme hazırlıkları başlıyor. Bahçeli, ‘Reforma ne gerek var” diyor, Erdoğan reformdan vazgeçiyor.

Bahçeli ‘HDP kapatılmalı’ diyor, Erdoğan HDP'nin kapatılmasına rıza gösteriyor.

Bahçeli'nin HDP ile öğrenci andını birlikte zikreden açıklamalarının hiçbirinin milliyetçilikle, vatanseverlikle bir alakası yoktur.

Öğrenci andı 2013'te zaten kaldırılmıştı.

HDP de 2013 yılından beri mevcut olan bir parti. Peki sormak gerekmez mi, ‘Bunlar bugün mü Bahçeli'nin aklına geldi’ diye.

Bunların bugün gündeme getirilmesinin tek nedeni, MHP'nin oy kaybediyor olmasıdır.

Bahçeli oy kaybını toplumsal barışı bozarak, toplumu ayrıştırarak, gerilimi arttırarak durdurmaya çalışıyor. Bu vatanseverlik değil, millete en büyük zararı vermektir.”

HDP’YE KAPATMA DAVASI

Ahmet Davutoğlu, HDP’ye yönelik kapatma davası hakkında şunları söyledi:

“Parti kapatma girişimi tam anlamıyla Türkiye'ye kötülük projesidir. Siyasetin alanını daraltıp Kandil’e ve İmralı’ya alan açma projesidir. İmralı'dan mektup getirerek ya da Kandil'in temsilcisi Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkararak seçim kazanmaya çalışanlar bugün de Kandil'in ve İmralı'nın ekmeğine yağ sürecek adım atma peşindeler.

İstiyorlar ki siyasal farklılıklar terörize edilsin ve kutuplaşma üzerinden iktidarlarını korusunlar!

Parti kapatma geçmişte defalarca yaşanmış, zerre demokrasi perspektifi, zerre siyasal aklı, zerre sorumluluğu olanın uzak durması gereken bir iştir.”

‘ALIN SİZE 90’LAR, ALIN SİZE ESKİ TÜRKİYE’

Davutoğlu, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve TBMM’de gözaltına alınmasına ilişkin, “90'larda şiir okudu diye hapse giden Erdoğan'ın bugünkü iktidarında, bir vekil bir haberi retweet yaptı diye ceza alıyor. Alın size 90'lar, alın size eski Türkiye. Bunların 94 ruhu dedikleri şeyi siz ne sanmıştınız ki?

İşte hukuk tanımazlıkta Meclis’e yaşattıkları utanç verici tarihi anlar. Sayın Gergerlioğlu'na son yaptıkları muameleyi hep birlikte izledik. Abdest almasına, namaz kılmasına bile müsaade etmeden yaka paça, gömlek pijama emniyete götürdüler. Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir hukuksuzluktur. 1994 yılında bile vekiller bir hafta Meclis’te kalmıştı da DGM savcısının ısrarıyla ancak evlerinden gözaltına alınabilmişlerdi.

Bunlar aymazlıkta da zulümde de çağ atladılar. Bunların uzay dedikleri, uçmak dedikleri bu işte.

Bunlar hukuksuzlukta, adaletsizlikte, anti-demokratlıkla, despotlukta, vicdanları kanatmada çağ atladılar” diye konuştu.