CiddiGazete- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Merkezi'nde Meral Akşener'i ziyaret etti.

Kılıçdaroğlu'na, CHP TBMM Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın eşlik etti.

Görüşmenin ardından iki genel başkan kameraların karşısına geçti. Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomide yaşanan son duruma değinerek şunları söyledi:

- Mutfaklarda yangın var, Türk Lirası olağanüstü değer kaybediyor fakat çözüm üretecek organ yok. Normalde Merkez Bankası’nın fiyat istikrarıyla uğraşması gerekirken, işlerini bırakmış TL’nin değer kaybetmesi, dövizin yükselmesine seyirci olarak bakıyor. Yasal olarak fiyat istikrarıyla yetkilendirilen bir kurum nasıl olur da seyirci pozisyonunda kalabilir.

"BU GİDİŞE SEYİRCİ KALMAK DOĞRU DEĞİL"

- 128 milyar doları buharlaştırdılar, nereye gittiği belli değil. Bütün bunlara karşı bizim sorumluluğumuz var. Bu gidişe seyirci kalmak doğru değil.

- Çözüm üretsinler, ekonominin gidişi konusunda bir şeyler söylesinler, TL’nin erimesini nasıl önleyecekler? Birisi çıksın açıklama yapsın diyoruz, karşımızda duvar var.

- Bizler de sorumluluk hisseden genel başkanlar olarak bir araya geldik. Sonunda bütün fatura sokaktaki vatandaşa çıkıyor.

- Saraydakilerin keyfi yerinde. TL eriyor, dövizin yükselişine seyirci kalıyorlar. Bunu nasıl çözeceksiniz diye sorduğumuzda karşımızda adeta bir duvar varla karşılaşıyoruz.

- TL eridikçe Türkiye ekonomik standartların altında, yoksul bir ülke görünümüne kavuşmuş olacak.

SEÇİM ÇAĞRISI YAPTI

- Böyle zırvalıklarla, saçmalıklarla ekonomi yönetilemez. Kendilerine çağrı yapıyoruz; yönetemediğinizi biliyoruz, Merkez Bankası’nın ya müdürü ol çık açıklama yap, ya da ‘müdahale etmeyi doğru bulmuyorum’ diyorsan müdahale etme.

- Koskoca bir kurum dünyada itibarsızlaştırıldı. Kendisine açık ve net çağrıda bulunuyorum; yönetemiyorsun, milletin sırtına daha fazla yük yükleme. Bir an önce Türkiye’nin seçime gitmesi gerekiyor.

- Yazıktır, günahtır. Toplumun hangi kesimine sorarsanız sorun, esnaf, çiftçi, emekli, memur, işçi, apartman görevlisine sorun her yerden feryat var. Gecikilen her günün topluma maliyeti artıyor.

- Bir zam yağmurudur geliyor. Ülkemizi, insanını seven, sorunların kısa sürede çözülmesi için çaba harcamayı kendisine görev edinen bir siyasal anlayışla çağrımızı yapıyoruz; ülkeyi yönetemiyorsunuz, yazıktır, günahtır. Bir an önce seçime gidin, yeni bir hükümet gelsin, doğru dürüst bu ülke yönetilsin.

- Sayın genel başkanımızla ve arkadaşlarıyla görüştük. İYİ Parti’nin iyi bir ekonomi kurmayı var bizim de iyi bir ekonomi kurmayımız var. Dolayısıyla gidişatı paylaştık.

AKŞENER'İN AÇIKLAMALARI

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise şunları söyledi:

- Sayın genel başkanımız ve arkadaşlarının partimize ziyaretinden büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.

- İl il yaptığım gezilerde bu ekonomik tabloyu bizatihi yerinde görmüş biri olarak, şu anda ekonomik tablonun vatandaşlarımızı etkilediğini, bu şahsın, bu partili cumhurbaşkanlığı sisteminin yere çaktığı büyük bir ekonomik problemle; yani fakirlik, yoksullukla karşı karşıyayız.

- Ekonomisi iyi olmayan devletlerin bağımsızlığının da kuvvetli olmayacağını bilen insanlar olarak biz vatandaşlarımıza bir çare bulmalıyız.

- Ekonomi kitabı yazıp onunla övünen ve devleti kendinin gören bir kişinin kararına, hislerine, duygularına, bilgisine, görgüsüne bağlı hükümet sisteminin; Türkiye’yi getirdiği nokta ortada.

"SEÇİM ÇAĞRISINA KATILIYORUM"

- Bizim çözüm önerilerimizi alıp keşke kullansalar ama bu konuda hiçbir gelişme yok.

- Sayın genel başkanımızın acil seçim çağrısına katılıyorum. Seçimden başka bir çare yok. Geçen sene Kurban Bayramı’ydı sanırım, dış politikada ağır krizde karşı karşıya kaldığımız dönemde memleket masasını topla demiştim.

- Görüşlerimizi alın, devlet olarak ortak tutum alalım demiştim. Aslında bugün de bu çağrıyı yapmam lazım ama o günden ağzım yandığı için, inanılmaz hakarete uğradığım için...

"YOLUN SONU GÖRÜNDÜ"

- Artık yolun sonu görünmüştür. Daha fazla yıkım, yoksulluk olmasın. Gıda bulamamaya doğru giden, öte yandan eğitime erişememe konusunda ağır bir problemle karşı karşıyayız. 1 yıl sonra hepimizin göreceği konu bu.

- Seçim hür ve bağımsız bir biçimde, tarafsız bir biçimde yapılmalı. Milletimiz kimi tercih ediyorsa ona saygı duymanın yolunu açmalıyız.

"SEN BIRAK KİTABI KARDEŞİM MİLLETİN DEFTERİNİ DÜRDÜN SEN"

Merkez Bankası’nın yarın vereceği faiz kararının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu şu değerlendirmeyi yaptı:

- Bu millete acıyın bari. ‘Kitabını yazdım’ diyor bu işin. Sen bırak kitabı kardeşim milletin defterini dürdün sen. Biz buraya niye geldik, niye konuşuyoruz iki genel başkan olarak? Ülke daha büyük acılar çekmesin, daha büyük felaketler yaşamayalım. Kış geliyor, yol yöntem öneriyoruz, şunları, şunları yapın, halen Merkez Bankası’na müdahale ediyor. Al kardeşim onu, doğrudan doğruya Merkez Bankası’nı kendine bağla. Merkez Bankası’nın itibarını sıfırladılar, Türkiye’nin de itibarını sıfırladılar. Türk lirası milli itibarımız değil miydi? Bakın bankalara, bankalardaki mevduatın yarısından fazlası yabancı döviz. Hani bunlar milliydi, hani bunlar yerliydi? Bunların artık bu ülkeyi yönetme kapasiteleri yok, bilgileri yok, birikimleri yok."

"MERKEZ BANKASI BAŞKANI ÖMRÜNÜ DOLDURMUŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR"

Akşener ise şu cevabı verdi:

- Merkez Bankası Başkanı yazlık ve kışlık olarak değiştiği için ömrünü doldurmuş gibi görünüyor. Belki Sayın Elvan’ı, umarım istiskal etmeden görevinden kenara koyar. Çünkü o yapının içinde dürüst bildiğimiz bir insandır Sayın Maliye Bakanı. Bütün kurumları insanların şahsında yerle bir eden bir partili cumhurbaşkanımız var.

- Bütün mesele bu. Eğer ilkeler bu şekilde bir şahsa bağlıysa, ilkelerin dışında, hukukun dışında, ‘Ben ne dersem o olur kardeşim’ diyen bir mantık varsa ise Sayın Erdoğan’ın bu konuşmalarının hiç birini yadırgamak mümkün değil.

- Kendisi biliyorsunuz Nobel’e aday gösterilecek ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ tezi üzerinden kitabıyla beraber de bir ülke nasıl batırılır kitabıyla da umuyorum o da Nobel’e aday gösterilir.

- Türkiye maalesef, parası pul olmuş, dış dünyada itibarı gitmiş, zedelenmiş ve yolsuzlukta marka olmuş bir ülke haline getirilmiştir.

"HANGİ ORANI GETİRİRLERSE GETİRSİNLER BU MİLLET BUNLARDAN BIKTI"

Siyasette yüzde 50+1 tartışması hakkındaki soruya ise önce Kemal Kılıçdaroğlu şu cevabı verdi:

- Hangi oranı getirirlerse getirsinler bu millet bunlardan bıktı. 50+1, 20+1, 10+1 neyi getiriyorlarsa getirsinler bunlar artık gidici. Gideceklerini görüyorlar. Ülkeyi yönetemediklerini herkes biliyor.

- Saygınlıkları kalmadı, itibarları kalmadı, milletin arasına çıkamıyorlar. Üzüldüğüm nokta şu, seçimle gelen AKP milletvekilleri, vatandaşın arasına giremiyor şu açıklamayı yapıyorlar, ‘Efendim, tebdili kıyafetle gezeceklermiş’ ya hangi çağda yaşıyoruz. Vatandaşın derdini dinlemek için tebdili kıyafetle mi gezeceksin?

- Gir, vatandaşın derdini dinle bakalım, öfkesini bir gör bakalım. Nedir bu vatandaşın durumu? ‘Seçim yap biran önce’ diyerek biz aslında ona iyilik yapıyoruz.

"SEÇİM KAZANDIRABİLİRİMİN ENDİŞESİ VAR"

Aynı soruya Akşener'in cevabı ise şöyle:

- Seçilemeyeceğini gören siyasi iktidarda, hangi yolla ‘kendime tekrar bir seçim kazandırabilirimin’ endişesi var. Bu çok büyük bir endişe.

- Yer Kaman; gündüz pazarı var. Bir profesör arkadaşım sosyal sorumluluk projesi için çalışmaya gitti.

- Ses kaydı var. Bir taksiye bindi. Şoföre bir şeyler sordu. Şoförün cevabı: ‘Hocam bugün Kaman’ın pazarı, sabahtan şu saate kadar kazandığım para 50 TL.

- Bunun 30 TL’sini 30 yaşında işsiz oğluma vereceğim, 20 TL'si ile ben geçineceğim. Hocam 5-10 maaşlılar var, zehir zıkkım olsun.’

- Yer Tokat. Başı örtülü hanımefendi diyor ki, ‘söyleyin onlara söyleyin 2 bin liralık başına eşarp bağlayanlara söyleyin, başında tülbent var. Benim emekli maaşım 1500 TL. Ben nasıl geçineceğim’. İnşallah aracılığınızla devletin şahsı bunları duyar.