İşte Muharrem Sarıkaya'nın kaleme aldığı o yazı:

Her ne kadar birlikte kullanılıyor olsa da “yetim ve öksüz” kelime karşılığı Türkçede iki farklı anlama gelir...

Öksüz, eski Türkçedeki “öğ” yani “anne” ekinden gelir...

Biri için öksüz denildiğinde, o kişinin “annesini kaybettiği” anlaşılır.

Yetim ise Arapça kökene dayanır, “ytm” kökünden gelir; tek başına kalan anlamına gelen “Yet’m” kelimesinin karşılığıdır.

Eğer biri için yetim deniliyorsa, bilinir ki babasız kalmıştır...

Aslında Türkçede öksüz, tek başına annesi ölmüş için kullanıldığı gibi, hem annesi hem de babası ölmüş insanlar için de yaygın kullanılan bir kelimedir...

Bütün bunları sıralamamın nedeni, bu seçimde birçok bölgede ittifaka giren partilerin seçmeninin sandık yolunda öksüz ve yetim kalacak olması...

Hem de ittifaka giren partiler arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin...

ADAYSIZLAR...

Çünkü ittifak nedeniyle birçok bölgede partiler, ne ilçelerinde ne de büyükşehirde kendi partisinin adayına oy verebilecek.

Oysa bir siyasal sistemde parti, bir siyasal hedef doğrultusunda iktidar yetkilerini kullanmak, ele geçirmek, paylaşmak ve etkilemek amacıyla bir araya gelen kişilerin oluşturduğu siyasal örgütlerdir...

Oy verdikleri de ya kendi bölgesini temsil edecek milletvekili, belediye başkanı, belediye veya il genel meclisi üyesidir.

Dolayısıyla oy vereceği aday kimlik ortadan kalkınca, partili olmanın hedefi tükenir...

Bunun partinin sosyolojik tabanında yaratacağı etki de bellidir...

Öncelikle ne ilçesinde, ne de büyükşehirde partisinin adayı olmadığı için öteki partinin adayı için çalışması zorlaşır.

Sandık günü de ya her şeye katlanır, ittifak gereği birlikte olduğu partinin adayı için oy kullanır veya sandığa gitmemek için bahane üretir...

Kim ne derse desin, ittifak yapılan yerlerin ağırlıklı bölümünde böyle olacak.

Çünkü öyle yerler var ki bir partinin seçmeni için tam anlamıyla siyasal öksüzlük söz konusu; yani hem ilçesinde hem de büyükşehirde kendi adayı yok.

Bazı yerlerde ise siyasal yetim kalmışlıkla karşılaşılacak, ilçe veya büyükşehirden birinde oy vermek için kendi adayını bulamayacak.

Belki bazıları bu durumu önemsemeden işbirliğinin gereğini düşünüp öteki partinin adaylarına oy vermekten kaçınmayacak.

GÜÇSÜZ BASILAN MÜHÜR

Ancak şurası kesin ki basılan mühürde cevvaliyet olmayacak, güçsüz basılmış halde, silik kalacak...

Örnek olarak Ankara’yı ele alalım...

CHP ve İYİ Parti arasında henüz kesin bir sonuca ulaşılmadı ancak Ankara’nın 25 ilçesinin ağırlıklı bölümünde oy oranı açısından CHP hakimiyeti söz konusu olacak.

Örneğin Çankaya, Yenimahalle bölgelerinde yaşamakta olan İYİ Partili bir seçmeni ele alalım.

İlçe belediyesi ve büyükşehirde kendi adayını, belediye başkanları arasında partisinin amblemini bulamayacak.

KIZILCAHAMAM MHP’YE

Benzer durum, Cumhur İttifakı için de geçerli.

Varılan mutabakata göre, kendinde olan yerlerde ittifak partileri aday çıkarırken, öteki partide olan bölgelerde ise geçen seçim ittifaktan kim ikinci çıktıysa onun adayıyla yola devam kararı alındı.

Bununla ittifak partilerinin büyükşehirlerin her seçim bölgesinden bir ilçede adaylığı olmasına da karar verildi.

Müzakereler sürüyor olsa da Ankara’da birinci bölgede bulunan Polatlı zaten MHP’nin elindeydi, adayı devam edecek.

Yine MHP’nin elinde olan üçüncü bölgede yer alan Etimesgut’ta da yine aynı adayla devam kararı alındı.

Ancak MHP’nin Ankara üçüncü bölgede hiç belediyesi yoktu.

Bu kapsamda mevcutta AK Parti’de olmasına karşın, Kızılcahamam’ın da MHP’ye bırakılması kararlaştırılmış.

MHP de aday olarak eski Ankara Hastanesi Müdürü Muhittin Çetin’i aday göstermek için kolları sıvamış.

Bu durumda 3 ilçenin dışında kalan 22 bölgede MHP seçmeni, ne ilçesinde, ne de büyükşehirde kendi adayına oy veremeyecek.

İZMİR’DE ZOR HESAP

İzmir için de aynı durum söz konusu...

CHP’nin büyükşehirde aday çıkarmasına karar verilen ilde 30 ilçeden 22’si baştan CHP’de; geriye kalan 8’inin 6’sında da yine oyu en yüksek olan CHP...

Bu durumda İYİ Parti ne yapacak?

Ya da Cumhur İttifakında varılan mutabakat göz önüne alındığında, 30 ilçenin 2’sinde MHP var, 6’sında AK Parti var.

Geriye kalan CHP’nin elindeki 22 ilçede ise geçen sandıktan ikinci olarak AK Parti çıktı.

Bu durumda 3 bölgeli İzmir’de MHP’ye en fazla bir yer daha verilmesi gerekecek; geri kalan 27 ilçe ile birlikte büyükşehirde AK Parti aday çıkaracak.

Adayı olmayan bu kadar çok sayıdaki MHP seçmenini sandığa taşıyabilmek için uygulanacak propaganda modelinin de farklı olması gerekecek.

ADANA KEBABI GİBİ ACI

Bir diğer örnek, Cumhur İttifakında da üzerinde en çok pazarlığın döndüğü Adana...

Büyükşehri MHP’nin elinde olan Adana’da Cumhur İttifakı mevcut Başkan ile yola devam kararı aldı.

Adana’da mevcutta CHP 3, AK Parti 4, MHP de 8 ilçeyi elinde tutuyor.

Cumhur İttifakı kararına göre, CHP’de olan 3 ilçeden Seyhan’da sandıktan ikinci çıkan AK Parti, Karataş ve Çukurova’da ise MHP aday gösterecek.

Yani MHP, büyükşehir ile birlikte 10 ilçede aday çıkarırken, AK Parti sadece 5 ilçede adayını belirleyebilecek.

Burada da MHP’nin, bir zamanlar gerilim yaşadığı AK Parti seçmenini sandığa götürebilmek için çaba göstermesi gerekecek.

MECLİSLERDE HERKES YOLUNA

Belki de bundan olsa gerek, her iki ittifak da partiler kendi seçmenini sandığa çekebilmenin yolu olarak belediye meclislerini bulmuş.

Buna göre her parti belediye meclisini kendi adayları ile yapacak.

Aslında bu yöne gidilmesindeki amaç, bir bölgede hem ilçe hem de büyükşehirde aday çıkarmaması durumunda seçmeni sandığa çekmenin yolunu üretmek ve o ilden alacağı oyu yükseltmek.

Ancak ne denli uğraşılırsa uğraşılsın, partiler yeni bir yöntem geliştirmediği sürece sadece belediye meclisi üyelikleriyle seçmeni sandığa çekeceğini sanıyorsa yanılır.

Belki de bundandır, birçok bölgede adayı olmayan partiler bugünden belediye başkan yardımcısı veya belediye genel sekreterinin kendilerinden olması yönünde bastırmaya başlamış.

Muhtemeldir ki önümüzdeki hafta partilerin ilçelere ilişkin aday belirleme süreci de tamamlanır.

Ocak başından itibaren de bütün illerle birlikte ilçeler de kesinleşir.

İlk kez karşılaşılan yeni sistemin getirdiği yeni aday belirleme durumunun ne getirip götürdüğü de 1 Nisan günü netleşir…

O gün de, anlamındaki gibi bazılarına şaka bazılarına sürpriz olur...