CiddiGazete- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bunlar diyorlar ya ‘128 milyar dolar nereye gitti?’ Merkez Bankası parasının nereye gittiği sorulur mu” sözlerine cevap verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Para milletin parası. ‘Merkez Bankası’nın parası nereye gittiği sorulur mu’ diyorlar devleti yönetenler. Bütün demokrasilerde sorulur” dedi.

Aydın’da temaslarda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Kanaat Önderleri ve Muhtarlar Buluşması’nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

"EKONOMİK KRİZ GELİYOR DEDİM"

Ağustos 2018’de İstanbul’da bir basın toplantısı yaptım. Kimseyi eleştirmedim. ‘Ekonomik kriz geliyor’ dedim, 16 maddelik bir şey açıkladım, ‘Bunları yapın’ dedim.

Ben açıkladım ama iktidar sahipleri beni eleştirdiler.

İsrafı önlemek doğru değil midir? Devlet katında oturanlar israf yapabilir mi? Onlara böyle bir hak mı verilmiş? Söylediğiniz zaman suçlu konumuna geliyorsunuz.

Pandemi başladığında ekonomik kriz gelmişti, pandemi de üstüne geldi. Çıktım yine hiç eleştirmeden maddeler halinde, ‘Şunları yapın’ dedik.

27 buçuk yılımı devlete verdim. Herkes beni SSK’dan bilir, en az çalıştığım süre orada aslında. Uzun yıllar Maliye Bakanlığı'nda çalıştım. Para nasıl harcanır, tasarruf nasıl yapılır, bütün hayatım bunlarla geçti. Para toplayan bir birimde yöneticiydim. Titriyorsunuz, ‘Bütçe doğru dürüst harcansın’ diyorsunuz.

"YÖNETENLER HESAP VERMEK ZORUNDA"

Devleti yönetenler, yani 83 milyondan vergi alıp devleti yönetenler, milletine hesap vermek zorundadır. Demokrasinin gereğidir bu arkadaşlar. Hesap vermeyen bir siyaset demokrat olamaz. Vatandaş vergi veriyorsa o parayı harcayan, idarenin de vatandaşına hesap vermesi lazım. Biz de bilmeliyiz ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını.

Yollar, havaalanları, şehir hastaneleri yapılıyor doğru, kimsenin itiraz ettiği yok. Sorduğumuz çok masum bir soru var, ‘Kaça yaptınız bunu?’ Bunun cevabını alamıyoruz, sadece ben değil, TBMM'deki 600 milletvekili de bilmiyor. ‘Devlet sırrı’ deniliyor. Bugüne kadar hastaneler yapılırken devlet sırrı değildi, havaalanları yapılırken devlet sırrı değildi. Yollar yapılırken devlet sırrı değildi, bir sürü... Ne oldu da devlet sırrı oldu?

"128 MİLYAR DOLAR NEREDE?"

Bir soru sorduk, ‘128 milyar dolar nerede’ diye. Nereye gitti bu para? Eskiden Merkez Bankası döviz satardı, ihale açardı, ihale fiyatları alınırdı, dövizi satardı sonra bunu kendi internet sistesine koyardı, bizler de öğrenirdik, kimse de bir şey demezdi.

128 milyar doları satan Merkez Bankası değil, birinci soru o. Bu yetki kanunla Merkez Bankası'na verilmiş, protokolle devrediyorsunuz bir bakanlığa, sen bunu istediğine sat.

Bu para senin şahsi paran olsa eyvallah, bedava da verebilirsin. Para milletin parası. ‘Merkez Bankası’nın parası nereye gittiği sorulur mu’ diyorlar devleti yönetenler. Bütün demokrasilerde sorulur.

İLK GÜNAH

Çiftçide, esnafta sorunumuz var. Sanayici önünü göremiyor. Çok sayıda gencimiz işsiz, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. Türk lirası eriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde hükümet kendi vatandaşından dolar üzerinden borç alıyor.

İktisatçılar buna ilk günah derler. O günah işleniyor şimdi. İlk değil artık birden fazla kez devam ediyor. Hani milliyetçilik, hani vatanseverlik. Kendi vatandaşın izlediğin ekonomik politika nedeniyle Türk lirasını değil Amerikan dolarını tutuyor. Bu tabloyu hep beraber yaşıyoruz.

"SANDIK GELSİN, SEÇİM YAPALIM"

Nasıl çıkacağız, asıl soru bu. Biz bu buhranı nasıl aşacağız? Neler yapmalıyız? Bunun için ben çağrı yaptım. Sandığı koyun milletin önüne, seçim yapalım. Demokrasilerde kural budur. Kimse vatandaştan korkmasın, kaçmasın. Vatandaş seni tekrar seçerse başımın üstüne. Bu olmaz diyorlar. Bu olmazsa vatandaş bu yükü daha çok çekecek ve yük giderek ağırlaşacak. Yük vatandaşın sırtında.

"YOKSULLUĞU BİTİRECEĞİM"

Türkiye’yi buradan çıkaracak olan iktidarın belli stratejileri olması lazım. Birinci kuralı şudur, devletin saydam olması lazım. Devleti yönetenlerin ahlaklı olması lazım, her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bundan gurur ve onur duyması lazım. Bunun adı demokrasidir. Demokrasinin olmadığı yerde can ve mal güvenliği yoktur. Eleştirileri dinleyecek.

İkincisi üreten Türkiye. Türkiye’nin üretmesi lazım. Türkiye üretim zincirlerinden koparıldı. Türkiye Cumhuriyeti, mercimek, nohut, et ithal eder mi? Bu kadar bereketli toprakların olduğu bir yerde bunlar ithal ediliyorsa çiftçi nasıl geçinecek? Orta direk yok oldu.

Çiftçiyi ayağa kaldırmanın yolu, kırsala, mutlaka her köye bir ziraat mühendisi görevlendirmek zorundayız. Parasını devlet verecek. Hayvancılık varsa bir veteriner tayin edeceksin oraya. İmamı, öğretmeni gönderiyoruz, ziraat mühendisini de veterineri de gönderebiliriz. ‘E para yok ödeyemeyiz.’ El alemin adamına ödüyorsun.

Katma Değer Vergisi yüksek olan ürün üretmeliyiz. Nasıl üreteceğiz? Biz bunun için bir şey yapıyor muyuz? Katma Değeri yüksek ürün üretmek için ne yapmalıyız? Üniversitenin bilgi üretmesi lazım. Bizim üniversiteler bilgi üretemiyor, mahvettiler üniversiteyi.

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında bize düşen yeni sorumluluklar var. Yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Bunu bulunduğunuz her ortamda anlatmanız gerekiyor.

Huzurlu bir Türkiye’de hep birlikte kucaklaşacağız. Sözüm var bu ülkede yoksulluğu bitireceğim. Bu ülke kaynakları zengin olan bir ülke genç nüfus aslında en büyük zenginliğimizdir. En büyük zenginliğimizi heder ediyoruz. Taşı sıksa suyunu çıkaracak ama işsiz. Bu tabloyu değiştireceğiz.

Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın’ın İncirliova ilçesinde tarım işçileri ile bir araya gelerek çilek hasadı yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu, işçilerin kahvaltı sofrasına konuk oldu.

Kılıçdaroğlu, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu makamında ziyaret etti.