İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bugün Günboyu Gazetesi'nde Durmuş Ali Özyiğit'in kaleme aldığı yazı, tamamen yalan, dedikodu ve iftiradan ibarettir" dedi.

"Bu ahlaksız dedikodu ve iftiraya dayalı yazıyı yazan ve bunu yayınlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım" ifadesini kullanan Soylu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları söyledi:

“Bugün Günboyu Gazetesi'nde Durmuş Ali Özyiğit'in kaleme aldığı yazı, tamamen yalan, dedikodu ve iftiradan ibarettir. 'Yalan at, izi kalsın' mantığı ile kaleme alınan bu yazı, bu yazıyı yayınlayan yayın grubunun insanlık dışı bir ürünüdür. Yazının düzeltebilecek hiçbir tarafı söz konusu değildir, çünkü tamamı yalan ve iftiradır. Allah böyle ahlaksız yazılardan milletimizi muhafaza etsin. Bu ahlaksız dedikodu ve iftiraya dayalı yazıyı yazan ve bunu yayımlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım."

DURMUŞ ALİ ÖZYİĞİT’İN YAZISI

Durmuş Ali Özyiğit’in Günboyu gazetesinde yer alan (Süleyman Soylu: ‘Bizi mülteci sorunu bitirdi’) başlıklı yazısı şöyle:

“Değerli okuyucularım, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ak Parti için vazgeçilmezlerden. Her ne kadar kabine içinde birtakım çekişmeler olsa da, Soylu'nun yeri her daim sağlam. Bunda, Soylu'nun teröre karşı verdiği mücadelenin büyük rolü olduğu yadsınamaz. Her ne kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde antipati uyandırsa da...

Bugün size Süleyman Soylu ile ilgili bir kulis bilgisi vermek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde tekstil işiyle uğraşan bir yakınımı ziyarete gittim. Çaylarımızı yudumlarken içeri biri geldi. Yakınım, beni tanıştırdı ama gazeteci olduğumu söylemedi. Bir iki hoşbeş derken haliyle konu siyasete geldi. Laf lafı açtı, çaylar yenilendi. Bu kişi, bize Ak Parti'nin ünlü politikacılarıyla birlikte çektirdiği fotoğrafları gösterdi. Bunlardan biri dikkatimi çekti. İyice bakınca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu fark ettim. Bu ziyaretçi başladı Süleyman Soylu ile ilgili anılarını anlatmaya. Bir hayli konuştu. Konuşması bitince, gazeteci olduğumu ve bu anlattıklarını yazabilir miyim diye sordum. O da, 'anlattıklarımın bir kısmı yazılmamak kaydıyla idi, ancak şu söyleyeceklerimi yazabilirsin' dedi.

Gazetecinin haber kaynağı illa devletin ilgili kişileri değil vatandaş da olabilir. Ama gazeteci bu haber kaynağını sağlamlığını gazetecilik kokusu ile bilebilir. Ticaretle uğraşan bu kişinin haber kaynağı olarak sağlam olduğunu anladım.

Ticaretle uğraşan bu kişi bana fotoğrafı gösterdikten sonra yazmam gerektiğini belirttiği konu şu: "Ben Süleyman Soylu'ya Suriyeli sorununu adeta ağlayarak dile getirdim. Her gün mahallemde Suriyelilerin cinayet işlediğini ve büyük acılar yaşandığını söyledim."Bakan Soylu'nun bu serzenişe verdiği cevabı da şöyle açıkladı; "Haklısın bizi bitiren mülteci sorunu oldu."

Haberimi paylaştım. Şimdi analizime geçeyim. Burada Süleyman Soylu iki eksiklikle adeta AKP içine bombayı attı. Birincisi ve en önemlisi AKP'nin bittiğini itiraf ediyor. Yani AKP'deki bölünme, çöküş ve oy kaybını dile getiriyor. İkincisi ise, mülteci sorunu dediği bizim anladığımız Suriyeli sorununun kendi AKP iktidarından kaynaklandığını ve bu konuda da öz eleştirisini yapıyor. Ayrıca Suriyeli sorununu da basit olarak ensar/muhacir gibi AKP'lilerin trajikomik ifadeleriyle anlatmıyor adeta resmen kabul ediyor.

Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuyla ilgili bir açıklama yollarsa köşem açık. Yayınlarım. Lakin ekmeğini ticaretle kazanan bir vatandaş yukarıda yazdığım gibi benim gazeteci olduğumu bilmeden bana neden bunları anlatsın? Belki ki Sayın Soylu bir samimi ortamda içini vatandaşa dökmüş. Ama bu haberin yalan olduğu veya bu konuşmanın geçmediğini savunmak bana düşmez. Bir çok ünlü siyasetçi, hatta parti liderleri vatandaş ortamında ekranlarda söylemediklerini öz eleştiri yapıp söyleyebiliyorlar. Aslında bir politikacı için güzel bir şey. Çünkü buna vatandaşa karşı samimi olmak denir.

Evet Suriyeli sorunu büyük bir sorun hatta kangren olmaya doğru gidiyor. İşlenen cinayetler, asayiş olayları vb... Bu da ırkçılık nefret gibi basit hamaset söylemleriyle geçiştirilemez. Elbette yaşlı olan veya kadın çocuk olanlara lafımız yok. Hatta samimi olanlara sözümüz hiç yok. Onlara insani olarak acıyoruz. Irkçı olan birisi insana acımaz. Biz bu insanların düşürüldüğü duruma acıyoruz elbette. Kim ister, yabancı bir ülkede dilencilik yapmayı, gayrimeşru işlere bulaşmayı. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ hocamız da sürekli olarak bu konulara değiniyor. Değiniyor ama yetkililerden hiçbir önlem gelmiyor. Ben de hocama bu konularda hak veriyor, fikirlerini paylaşıyorum.

Suriyeli sorununun çözümü tektir: Suriye'deki iç savaşın bittiği yerlere Türk müteahhitlerin evler şehirler yapıp ülkemizdeki Suriyelilerin oralara yerleştirmesidir.”