İstanbul’da seçimin tekrar edilmesi kararını elbette haksız ve hukuksuz olarak yorumlayanlardanım. Ancak sonuç olarak seçimler tekrar edilecek ve muhalafet de İstanbul seçimlerine iddialı bir şekilde yeniden hazırlanıyor.

Ekrem İmamoğlu’nun bu defa farkı açarak kazanacağını düşünen arkadaşlarımız da; AK Parti’nin bir planının olduğunu, aksi halde seçimleri iptal ettirmeyeceklerini, dolayısıyla Binali Yıldırım’ın sandıktan tavşan çıkarıp kazanacağını savunan arkadaşlarımız da var.

Bana göre biraz daha derine inmek gerekiyor. Biraz daha derine indiğimizde benim gördüğüm şudur: Bu seçimde adaylar değil; stratejiler ve koşullar yarışıyor.

İki adayın da kendisine göre olumlu ve olumsuz yanları var elbet. İmamoğlu genç ve enerjik bir görüntü çizerken, Yıldırım ise bakanlık, başbakanlık yapmış ve projelerle anılan bir isim. İmamoğlu bu proje geçmişi ve tecrübeye, gençliğiyle başkaldırarak, seçmenden destek toplamaya çalışıyor.

Asıl olarak da meselenin kitlendiği yer, tam da burası: “Seçmenden destek toplamak!”

Yani seçmen genç; ama daha az tecrübesi olan bir adaya mı oy verecek; yoksa tercihini tecrübeden yana kullanıp; Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul temsilcisini mi göreve getirecek?

Burada adaylarla beraber değerlendirmeye tabi tutulan bir diğer önemli husus da şüphesiz adayların, İstanbul gibi dev bir şehri kimlerle birlikte yöneteceği konusu.

Binali Yıldırım, Diyarbakır’da yaptığı Kürdistan ve Lazistan’lı konuşmasını, Türk milliyetçileriyle iş birliği yaparak unutturacak mı? Bu çizgi üzerinde devam ederse, Yıldırım’ın kaybedeceği milliyetçi oyları alabilmek için İmamoğlu nasıl bir strateji takip edecek?

Binali Yıldırım’ın Diyarbakır seyahatinden, üstelik Devlet Bahçeli’nin burada kullanılan cümlelere karşı yaptığı açıklamalardan sonra, İstanbul’da milliyetçi oylar stratejik bir hal almış durumda.

İster boşa düşen bu oyları almak için İmamoğlu olsun, ister bu oyları kaybetmemek için Yıldırım olsun, bundan sonra bir milliyetçilik açılımı yapmak durumunda kalacaklar ve bu açılımın hangisi bizim tarafımızdan inandırıcı bulunursa, biz milliyetçilerin oyları o adaya doğru gidecek ve bu; seçimlerin kazanılmasına/kaybedilmesine sebep olacak.

Şüphesiz burada seçilen yol kadar, bu yolda hangi yol arkadaşlarıyla yürüyeceği de hayati bir önem taşıyor. Bu defa iyi oynayan değil; doğru yolu, doğru insanlarla yürüyen aday kazanacak.

Ülkemiz ve İstanbul için hayırlısı olsun.