İbrahim Tatlıses’ten Sibel Can’a...

Hande Yener’den Yavuz Bingöl’e... Muazzez Ersoy’dan Mustafa Sandal’a... Hülya Koçyiğit’ten Emel Müftüoğlu’na... Deniz Seki’den Coşkun Sabah’a...

Cumhurbaşkanı ile sınıra giden sanatçılar, Kemal Kılıçdaroğlu’nu kınayan bir bildiri yayınladılar.

Rezil adamlar falan demeden olmaz mıydı

Kınama gerekçeleri şu:

Rezil adamlar falan demeden olmaz mıydı“Hakaretamiz açıklamalar.”

Bakıyoruz...

Kemal Kılıçdaroğlu ne demiş diye?

Şunu demiş:

“Afrin’de 52 şehidimizin kanı kurumadı. Toplanmışlar bir grup güruh... Davul zurna, şarkılar kıyamet... Bulunduğumuz apartmanda eğer bir kişi vefat etmişse televizyonu bile açmayız. Bu rezil adamlar ve onları oraya götüren adam, sen eğer yüreğin yetiyorsa... Bir Afrin şehidinin evinin bulunduğu sokaktan geç ve Yaylalar türküsünü söyle bakalım.”

Gerçekten de hakaretamiz sözler!

Yani sanatçılar haklı!

Hem de baştan sona haklı!

Gelin, bir an şöyle düşünelim:

Kemal Kılıçdaroğlu’nun cümleleri, bunlar değil de...

Mesela şunlar olsaydı:

“Afrin’de 52 şehidimizin kanı kurumamışken... Klarnetli, türkülü, kahkahalı, eğlenceli görüntüler hiç yakışık almamıştır. Bulunduğumuz apartmanda bir kişi vefat etmişse... Televizyonu bile açmayız. Bizim kültürümüz budur ve ortaya çıkan görüntüler, bu kültüre hiç de uygun düşmemiştir... Soruyorum o görüntünün içindekilere: Herhangi bir Afrin şehidinin evinin önünde klarnet eşliğinde Yaylalar türküsü söyleyebilir misiniz?”

Evet, Kılıçdaroğlu’nun üslubu böyle olsaydı...

Ne olurdu?

Şunlar olurdu:

Bırakın bildiriyi falan... Hiçbir sanatçı “gık” bile diyemezdi.
Belki içlerinden bazıları biraz mahcup olup... “Hakikaten ya... İşin o kısmı biraz şık kaçmadı galiba” falan derdi.
Kılıçdaroğlu sadece kendi taraftarlarının değil, AK Parti’ye oy verenlerin de vicdanına seslenmiş olurdu.
Üstelik vermek istediği mesajı tam olarak vermiş, derdini de anlatmış olurdu.

Acaba diyorum ben bütün işimi gücümü bırakıp siyasi iletişim işlerine falan mı başlasam?


İMAM HATİPLİ GENÇLER DEİZME Mİ KAYIYOR?


KONYA’da imam hatip öğretmenlerinin katıldığı bir çalıştayda “Gençler arasında deizm inancı ön plana çıkmakta” denmiş.

Nedir Deizm?

Hiçbir aracı olmaksızın sadece akıl yoluyla kavranabilecek yalın bir Tanrı inancıdır.

Yani Allah var ama din yok, kitap yok, peygamber yok.

Böyle bir inanç.

Bazı imam hatip öğretmenlerinin sınırlı bir gözlemle elde ettikleri bu veriden hareketle tabii ki “İmam hatipli gençler deizme kayıyor” şeklinde büyük, çok büyük bir laf etmek mümkün değil.

Ama şunu söylemek tabii ki mümkün:

Eğer din adına konuşanların tutarsızlıkları alıp başını giderse...
Eğer din adı altında hurafeler ön plana çıkarılırsa...
Eğer din ve ahlak arasında bir ilişki yokmuş gibi yapılmaya devam ederse...
Eğer asansör, halvet, ketçap fetvalarına tam gaz devam edilirse...

“İmam hatipli gençler deizme kayıyor” şeklindeki laflar, büyük laf olmaktan çıkar, gayet sıradan laf haline gelir.

Kısacası...

Akıllar başa alınmazsa laiklik günlerinde başımıza yağmayan taş, bugünlerde yağacak.

Hafazanallah! Hafazanallah!


GELEN MEVLÜT UYSAL GİDEN KADİR ABİ'Yİ ARATIYOR


KISA başkanlık döneminde baltayı iki kez taşa vurdu Mevlüt Uysal.

Birinci baltayı taşa vuruş:

“Metro yapımında önceliğimiz AK Parti’ye oy veren yerler olacak.”

İkinci baltayı taşa vuruş:

Dün önce Uber’i övdü, ardından “Ben öyle demedim” diye açıklama yaptırdı.

Gelen Mevlüt Uysal, giden Kadir Abi’yi aratmaya başladı.


KEFENLİ ADAYA TESELLİ


KAMERALARIN önünde kefen giyip Aydın AK Parti İl Başkanlığı’na aday olan şahsın AK Parti’den ihracı istenmiş.

Buradan kefenli adaya sesleniyorum:

Üzülme adamım!

Sen bu yola kefenini giyip de çıkmıştın.

İhraç edilmek falan sana vız gelir tırıs gider.

Sen ki ölümü bile göze almış adamsın...

İhraç etseler ne olur, etmeseler ne olur.


EKMEKLE OYNAMAYIN


Rezil adamlar falan demeden olmaz mıydıFÜSUN Demirel...

Yetenekli, başarılı bir oyuncu.

Fakat dizilerde falan Füsun Demirel’e iş yok.

O da bunalıp sosyal medyadan mesaj yazmış. 

Diyor ki: “Sadece işimi istiyorum. İyi değilim. Artık dayanamıyorum.”

Ne yani?

Fikrini beğenilmeyen sanatçının ekmeğiyle de oynanacak mı?