CiddiGazete- Yeni tip coronavirüs (Covid-19) salgınının ilk günlerinde en az enfekte olanlar çocuklardı. Virüs kapsalar bile ciddi belirtiler göstermemeleri ve ölüm oranlarının düşük olması aileler için de rahatlatıcı bir unsurdu. Ancak son zamanlarda çocuklar arasında daha fazla vaka görülmesi ebeveynleri de endişeye düşürdü.

ÇOCUKLARLA İLGİLİ AŞI ÇALIŞMALARI

Diğer yandan çocukların durumu aşı üreticilerinin de gündeminde. Özellikle genç nüfus oranının yüksek olduğu ülkelerde kitle bağışıklığının sağlanması için çocukların da aşılanması gerekebileceği tartışmaları gündeme gelirken, Türkiye'de uygulanmakta olan iki aşının da çocuklarda kullanımının etkili ve güvenli olduğu üreticileri tarafından açıklandı.

Pfizer/BioNTech aşısının 12-15 yaş arasındaki 2 bin 260 gönüllü çocukla yapılan denemelerinde, aşının semptomatik vakalara karşı yüzde 100 etkililikle sonuçlandığı ve ciddi yan etki görülmediği duyuruldu.

Sinovac şirketinin ürettiği CoronaVac aşısıyla ilgili de bir çalışma yapıldı. 3 ila 17 yaşlarındaki 550'den fazla deneğin katıldığı çalışmada aşının çocuklarda da bağışıklığı tetiklediği bunun yanında "etkili ve güvenli" olduğu bildirildi.

VAKALAR NEDEN ARTIYOR, NELER YAPILMALI?

Peki çocuklardaki vaka sayılarında görülen artışın sebebi ne olabilir? Çocukları coronavirüsten korumak için ne gibi önlemler alınmalı? Bu önlemler arasında aşılama da olmalı mı? Pandemi çocukların ruh sağlığını nasıl etkiledi?

Hürriyet’ten Gaye Kobal, akıllardaki bu soruları uzmanlara yöneltti:

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, varyantların çocuklarda coronavirüs vakalarının artışına etkisini açıklarken, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Doğan, çocuklarda hastaneye yatış oranlarındaki yüksekliği değerlendirip bu yaş grubunun aşılanmasının önemine değindi. Uzman Psikolog Ramazan Şimşek ise pandeminin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerini anlattı.

Dünyada çocuklarda hastaneye yatış oranlarının arttığını görüyoruz. Bunun sebebi nedir?

Kenan Midilli: Birinci dalga sırasında okullar kapalı olduğu için çocuk vakaların sayısı daha azdı. Bu ve enfeksiyonun çocuklarda daha hafif seyirli olması, çocukların daha az enfekte oldukları, enfeksiyonları bulaştırmadıkları gibi yorumların yapılmasına neden oldu.

Sonbahar ve ikinci dalgada bazı ülkelerde okulların açık olması ile birlikte çocuk ve gençlerde vaka sayısında artışlar görüldü. Toplumun geri kalan kısmının tedbirler nedeni ile hareketliliğinin azalmış olması ve son zamanlarda aşılama ile bazı ülkelerde asıl etkilenen grup olan 65 yaş ve üzerinde hem enfeksiyonların hem de ölümlerin çok bariz bir şekilde azalması böyle bir kontrast yaratıyor.

Çocuklar üzerindeki etkisi bağlamında İngiltere varyantı ile virüsün ilk hali arasında bir fark var mı?

Kenan Midilli: Varyantın yol açtığı enfeksiyonun çocuklarda daha ölümcül seyrettiğine dair bir kanıt yok. Varyantın yükselişe geçtiği dönemde İngiltere'de sıkı kapanma tedbirleri uygulanmakla birlikte okullar açıktı. Bu nedenle o dönemde 19 yaş altı okul çağı çocuklarında vaka sayısı daha yüksekti. Bu da varyantın çocuk ve gençleri daha fazla enfekte ettiği hatta daha ağır seyirli bir enfeksiyona yol açtığı şeklinde spekülasyonların yapılmasına yol açtı.

O döneme ait veriler daha sonra değerlendirildiğinde varyantın bulaşıcılığının ve 28 günlük ölüm riskinin daha yüksek olduğu dışında farklı bir bulgu elde edilmedi.

Bu zamanlarda çocukları virüsten korumak için ne gibi önlemler alınmalı?

Murat Doğan: Bulaştırmanın kolaylaşmasıyla hasta sayısı da arttı. İnsanlar aşılanmanın başlaması ve kısıtlamaların gevşetilmesini rahatlama unsuru olarak gördü. Yaygın bir bulaş görülmesi sebebiyle çocukları sosyal mesafe kurallarına uydurmak ailelerin birinci önceliği olmalı.

İkinci öncelik ise kesinlikle el yıkamak. Baharın gelmesiyle birlikte hapşırma ve burun akıntısı yoğunlaştı. Bu durumda alerjik çocukların ellerini ağzına ve burnuna değdirme olasılıkları arttı.

Çocukları virüsten korumanın bir başka unsuru da maskedir. Çocukların temas riski olan ve okul içerisindeki serbest alanlarda maske takması sağlanmalıdır. Bu üç önemli detayın dışında çocukların beslenmesine dikkat etmek de ebeveynlerin önemli görevlerinden biridir.

Kitle bağışıklığı için çocukların da aşılanması gerekir mi?

Murat Doğan: Çocuklarda hastalık yüzde 90 oranında hafif veya orta şiddette geçirilmektedir. Fakat yine de yüzde 10 oranında risk grubunda olan çocuklar için aşı önemlidir. Özellikle 1 yaş altı çocuklar ve kronik hastalığı olan çocuklar hastalık yönünden riskli gruptadır.

Çocuklar hastalığı bulaştırma riski açısından önemlidir. Hastalığı hafif geçirse de aile bireylerine bulaştırır. Çocukların hayatı önemsiz olmadığına göre aşı çocuklara da zamanı geldiğinde yapılmalıdır. Bu kitlesel bağışıklık için çocuklara aşı yapılması şeklinde algılanmamalıdır. Çocukları korumak birincil öncelik olması gerektiği için çocuklar da aşılanmalıdır.

Dünyada çocuklarda hastaneye yatış oranlarının arttığını görüyoruz. Türkiye’de durum ne?

Murat Doğan: Sağlık Bakanlığı’nın geçmiş verilerine göre, Türkiye’de toplam vaka içerisinde oran 15 yaş altı çocuklarda yüzde 5, 2 yaş altı çocuklar ise toplam vakaların yüzde 2 sine denk geliyor. İçinde bulunduğumuz günlerde vaka sayısı toplum düzeyinde yükselince çocuklar da doğal olarak bu durumdan etkilenmiş oldu.

Bir de önceden çocuklar asemptomatik olup bulgu vermediğinden test yapılmıyordu. Şu anda gribal enfeksiyonlar artınca çocuklara yapılan testler de arttı. Bu, virüsün mutasyon geçirip çocuklarda hastalık yapar olduğu anlamına gelmez.

Özetle toplu vaka sayısının artması ve çocuklarda gribal veya alerjik nedenli hastaneye başvuru sayı artımı test artışına paralel yüksek bildirime sebep olmuş olabilir.

Sürekli maske takmanın çocuklarda olumsuz sağlık sonuçlarına neden olduğu ile ilgili bir araştırma yayımlandı. Okullarda yüz yüze eğitim bağlamında bunu nasıl değerlendirmek gerekir?

Murat Doğan: Çocuklarda veya erişkinlerde sürekli maske takma konusu aslında yanlış bir uygulamadır. Öksüren, aksıran biri yoksa ve mesafe kuralları doğruysa maske takmak gerekli değildir. Ancak şu an her alanda maske takılıyor. Bu nedenle özellikle sorun yaşayan çocuk varsa ya kalabalığa çıkmayacak ya da maske takacak.

Okulların açık olup olmaması maskeden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Dünya neyi yapıyorsa bilimsel ölçülerde biz de aynı şeyleri kendi gerçeklerimizle karşılaştırıp yolumuza devam etmeliyiz. Okul da maske de çok önemli ve aileler de bu dengeyi bilimsel doğrultularda kurmalıdır.

FİZİKSEL ETKİLERİ KADAR RUHSAL ETKİLERİ DE ÖNEMLİ

Coronavirüsün ve varyantlarının çocukların sağlığı üzerindeki etkilerini konuştuk ama ruhsal etkileri de oldukça önemli. Okulda eğitim alıyor, parkta arkadaşlarıyla oynuyor olacağı zamanlarda evde kalan çocukların ruh sağlığını korumak da yine ailelerin en önemli görevlerinden biri. Uzman Psikolog Ramazan Şimşek, bu anlamda dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdi.

AKADEMİK BAŞARIDA MAKAS ARTTI

Sosyal ilişki becerileri, derse katılımı ve öğretmenleriyle kurduğu bağı yüksek olan çocukların evde kalmaktan en çok sıkılanlar olduğunu ifade eden Şimşek, “Arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşayan ve derse katılımı pek sevmeyen çocuklar ise evde kalmaktan memnunlar” dedi ve ekledi:

"Dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü ve otizm gibi dezavantajları olan öğrencilerin eğitimden uzak kalmaları bunun yanında teknolojik alt yapı ve olanak eksikliğine maruz kalan öğrencilerle görece avantajlı olan öğrenciler arasında akademik başarı konusunda makas biraz daha arttı."

ENDİŞE SEVİYESİNİ AİLELER BELİRLEDİ

Öğrencilerin virüse yakalanma konusunda endişe ve tedbir seviyelerini belirleyen en önemli etkenin aileler olduğunu söyleyen Şimşek, “Korku ve kaygı düzeyi yüksek olan ebeveynlerin çocuklarında da virüse yakalanma korkusu yüksek olurken, bu sürece bilinçli ve temkinli yaklaşan ebeveynlerin çocukları da bilinçli ve temkinli olmaya yatkın oldular. Bir de üçüncü grup var; virüs yayılımı konusunda kaygısız ve tedbirsiz olan ebeveynlerin bu genel tutumları da çocuklarını aynı şekilde etkiledi” diye konuştu.