Yüzün bir tarafındaki kasların kasılmasıyla ortaya çıkan ve toplumda görülme sıklığı 10 binde bir olan "hemifasiyal spazm" botoksla geçici, ameliyatla ise kalıcı olarak çözülebiliyor.

Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan, "tic konvulsif" olarak da bilinen hemifasiyal spazmın "yüzün bir tarafındaki kasların kasılmasıyla ortaya çıkan bir tik" şeklinde kendini gösterdiğini dile getirdi.

Oluşan tikin ağrılı olmadığını, hayatı tehdit etmediğini, ancak rahatsız edici olduğunu anlatan Erdoğan, "Stres yaratma özelliği olup stresli durumlarda daha artar ve beklenmedik zamanda olabilir. Hem kadın hem de erkekleri etkiler ama yine de orta yaşlı kadınlarda daha sık görülür. Asyalılarda daha fazla rastlanır. Toplumda görülme sıklığı 10 binde bir kadardır." diye konuştu.

Erdoğan, hemifasiyal spazmın sinirin rahatsızlığı sonucu kasın kasılmasıyla oluştuğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hastalarda ilk önce göz kapağının kasılması ile başlar ve istemsiz göz kırpma ile kendini gösterir. Hastalık ilerledikçe, kasılmaya yüzün alt yarısı da eşlik eder ve ağız kasılmayla beraber o tarafa kayar. Hastalık ilerledikçe, o yüz yarısının tamamının kasılması başlar ve devamı bir hal alır. Hemifasiyal spazm yüzün bir tarafını tutar, fakat bazı hastalarda iki taraflı olmaktadır. Hemifasiyal spazm, sinirin bir sebep ile irite olması neticesinde oluşmaktadır. Küçük bir atardamarın beyin sapında yedinci sinire (fasiyal sinir) bası yapması ile ortaya çıkmaktadır. Bunun dışında vasküler malformasyon, multipl skleroz (MS) veya bir tümörün basısı ile ortaya çıkabilmektedir."

"Ameliyat tecrübeli ekipler tarafından yapılmalı"

Prof. Dr. Ersin Erdoğan, hemifasiyal spazmın tedavisine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Hemifasiyal spazmın ilk tedavisinde botulinum toksini (botoks) kullanılır. Bu ilaç spazm olan kasın kasılmasını felç ederek spazmın çözülmesine neden olur. Bu tedavi geçici olup altı ayda bir tekrarlanmalıdır. Bu tedaviye başlamadan önce mutlaka hastaya görüntüleme yapılıp diğer patolojiler ekarte edilmelidir. Botoks tedavisinin sıkıntısı, hep tekrarlanma ihtiyacı olmasıdır. Tedavi sürecini üç bölüme ayırırsak, ilk bölümde yüz felci olup hastanın yüzünde asimetri olması gözün kapanmaması ve yemek yerken ağzın iyi kapanmaması gibi problemlerle belirli yüzdelerde hastalar karşılaşabilirler. İkinci bölümde hasta gayet iyidir. Üçüncü bölümde ise yavaş yavaş spazmlar tekrarlamaya başlarlar. Yani bu tedavi bazı hastalarda çok etkili değildir ve kesin tedavi de değildir."

Kalıcı tedavi yönteminin "mikrovasküler dekompresyon ameliyatı" olduğunun altını çizen Erdoğan, ameliyatta sinire temas eden damarın ayrıldığını, araya teflon yastık konulduğunu ve etkisinin genellikle hemen başladığını söyledi.

Erdoğan, hastalık için uygulanan cerrahinin "kalıcı çözüm" getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Cerrahide amaçlanan, beyin sapında fasiyal sinire temas eden damarı bulup onun temasını engelleyip spazmı yapan sebebi ortadan kaldırmaktır. Mikrovasküler dekompresyon en üst düzey beyin cerrahi prosedürlerinden biri olup bu konuda tecrübeli ekipler tarafından yapılmalıdır. Cerrahi genel anestezi altında yapılmaktadır. Kulak arkasına saçlı deri içine yapılan kulak sayvanından daha küçük kesi ile kafa derisi kesilir, 2-2,5 santimetre çapında kemikte açılan delikle beyinciğin yanından yedinci sinirin beyin sapından çıktığı yere ulaşılır, temas eden damar sinirden ayrılıp araya teflon yastık konularak ameliyata son verilir. Ameliyat mikroskop altında mikrocerrahi alet ve tetkikler kullanılarak yapıldığı için mikrovasküler dekompresyon adı verilmiştir. Bu ameliyat sonrasında hastaların büyük bir çoğunluğu hayatına spazmsız ve ilaçsız devam eder."

Bazı hastalarda görülen ameliyat sonrasında yüzde hafif kuvvetsizlik hissinin genelde geçici olduğunu dile getiren Erdoğan, "En ciddi komplikasyon, ameliyat tarafında işitme kaybıdır ve çok nadiren olabilir. Bu tür komplikasyonların olma olasılığı bu konuda tecrübeli hekimlerde oldukça nadir olup bu konu ile uğraşan ekiplerin seçilmesi önemlidir" şeklinde konuştu.