Başkanlık sistemi, parlamenter sistemdeki gibi Meclis’e fazla ihtiyaç duymaz…

Ancak öyle kanunlar veya kanun hükmünde kararnameler vardır ki, onlarda da Meclis’in kararı tek belirleyici olur…

Yeni döneme geçmeden önce eskiyi anımsarsak…

AK Parti, 2002’den bu yana kanunları geçirme veya teklifleri engelleme konusunda sorunla karşılaşmadı.

Bazen milletvekillerini salona taşıyamadığı için “CHP’nin taşeron işçiler” önergesi veya ÖSYM’nin yeniden yapılanmasındakine benzer şekilde gol yediği günler oldu.

Kimi zaman da İç Güvenlik Yasası’nda olduğu gibi oylamayı karıştırıp muhalefet önerisine yanlışlıkla destek vermesinden dolayı istemediği sonuçla karşılaştı.

DSİ’nin yeniden yapılandırılması kanununda Sulama Birlikleri’nin kapatılmasına karşı direnişi gibi birkaç olay dışında da MHP’nin desteğini hep yanında buldu.

AK Parti milletvekilleri seçmen derdinde koşturup Genel Kurul’a gelemediği zamanlarda açığını kapatan da MHP milletvekilleri oldu.

ZITLARIN BİRLİĞİ

AK Parti, önceki gün ilk kez muhalefetin aslında nasıl bir güç olduğu gerçeğiyle kısa süreli de olsa yüzleşti.

Hem de hiç beklemediği bir anda, öngörmediği şekilde…

Süreç, iktidar ile tartışma konusu olan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağırağaoğlu’nun araştırma komisyonu kurulması önergesiyle başladı.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel oylama öncesi tüm katları dolaşıp, seçmenleri ile görüşmede olan milletvekillerini Genel Kurul salonuna indirdi.

Genel Kurul'da CHP milletvekillerinin ağırlıkta olmasını sağladı.

İYİ Parti önergesine CHP ve HDP ile birlikte o an salonda olan 12 MHP milletvekili de destek verdi.

AK Parti milletvekilleri yeteri oranda salonda bulunmadığı için muhalefetin çoğunluğuyla Araştırma Komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin görüşülmesinin yolu açıldı…

Dikkat çeken ise MHP’nin arasının en açık olduğu İYİ Parti’nin önergesine CHP ve HDP ile birlikte destek vermesiydi.

Zıtların birlikteliğine ilk kez tanıklık edildi.

GÖREVDEN ALMA NEDENİ

Ancak bunun bedeli de MHP yönetimi için ağır oldu.

MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis’te nöbetçi olan MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta’yı görevinden aldı...

Bu görevden almanın nedeni MHP’nin İYİ Parti’nin önergesinin desteklenmesi mi, yoksa muhalefet partileri ile birlikte görüntü vermesi miydi?

MHP çevrelerinden aktarıldığına asıl neden, EYT konusunda ilk adım atan MHP olmasına ve bu konuda önemli kamuoyu desteğini arkasına almasına karşın, İYİ Parti önergesine destek verilerek elindeki kozu kaptırmasıydı.

MHP’nin etkin bir isminin şu sözü ise durumu açıklamaya yeterliydi:

“EYT konusunu ilk gündeme getiren parti biziz. Bunun asıl sahibiyiz, başkasının önerisine, hele ki tepki gösterdiğimize aracılık edemeyiz. Keşke arkadaşlar arzu etmediğimiz İYİ Parti önergesine destek yerine, oylamaya katılmayıp dışarı çıkmış olsalardı; daha etkili olurdu…”

Bu sözler MHP’nin bundan sonraki duruşunun nasıl gelişeceğinin yol haritası gibi.

Yani, MHP bundan böyle muhalefet ile birlikte hareket ediyor görüntüsü vermek yerine, kendisinin getirdiği önerilerin arkasında duracak.

“Muhalefet tekliflerine destek verirse onların sorunu” olarak bakacak.

KENDİ MUHALEFETİ

Özetle MHP, diğer muhalefet partileriyle işbirliği içinde gözükmek istemiyor…

Bunun için örnek verdikleri de DSİ kanundaki değişiklikte Sulama Birlikleri konusundaki duruşu ve iktidardan farklı oy kullanması…

Yani kendi muhalefetini kendisinin ürettiği duruş…

Bunun Cumhur İttifakı'nın şartlarına halel getirmeden iktidarı da uyaran duruş olarak değerlendiriyor.

Dolayısıyla bundan sonra MHP’nin getirdiği önergelere muhalefetin katkısı önem arz edecek.

Nitekim ilk adımda yapılan kazadan dönüldü, İYİ Parti önergesine verdiği ilk desteği geri çekti; AK Parti ile ret kullandı.

Bu yerelde sonlanan işbirliğinin, iki partinin üç yıldır devam eden ittifakını sonlandırdığı anlamına gelmeyeceğinin de göstergesi.

İttifakın bundan sonraki sürecini anlatmak için “seviyeli ittifak” tanımı en uygunu.

Ancak bunun da iyi yönetilmesi gerekiyor; kantarın topuzu kaçtığında yaratacağı olumsuz etkinin de iyi hesap edilmesi gerekiyor.

Bunun iki örneği de dün yaşandı.

Önce MHP’nin Ankara Büyükşehir adaylığı için Melih Gökçek’e teklif götüreceği bilgisi sızdırıldı; teklif gitmeden ret cevabı geldi…

Ardından da Meclis’teki EYP oylaması nedeniyle Grup Başkanvekilini görevden almak zorunda kaldı.

***

CHP’yi rahatlattı...

Cumhur İttifakı'nın yerelde olmamasına en çok sevinenin CHP olduğunu söyleyebilirim.

Bu karar ile CHP, geçmiş sandıklarda da kıl payı aldığı yedi bölgede büyük oranda rahatladı.

AK Parti kadroları, yerelde ittifak görüşmeleri yapılırken bu 7 bölgede CHP’nin elinden belediyeleri alma konusunda kararlıydı.

Hatta MHP ile işbirliğinin sağlanması halinde buralarda kesin kazanacağına inanıyordu.

Bu 7 bölgenin en önemlilerinin başında CHP’nin elinde olan Tekirdağ, Aydın, Eskişehir, Hatay büyükşehir belediyeleri ile MHP’de olan Adana, Mersin, Manisa büyükşehir belediyeleri ve Antalya’nın bazı ilçeleri geliyordu.

İttifakın yerelde dağılması, AK Parti’nin buradaki beklentisini dün kırmış gibiydi.

Hatta bu bölgelerin milletvekillerinden bazıları “Yine de kazanacağız” diyerek aslında bu gerçeği de kabul ediyordu.