Şeyh Sait ve adamları, kuşluk vaktinde, Varto'ya doğru kaçıyorlardı. Murat Irmağı üstündeki Abdurahman Paşa Köprüsü'ne yaklaşırken kimse de korku ve endişe yoktu. Çünkü Şeyh Sait elindeki asayı havaya attığında uçakları düşüreceğine, köprüye attığında havaya uçuracağına inandırmıştı hepsini.

Fakat bu cahil isyancıların göremediği bir kişi vardı kafilede: Binbaşı Kasım. Teşkilatı Mahsusa üyesi Binbaşı Kasım onları bu köprüye getirmek için çok uğraşmıştı. Köprünün Varto tarafını Kasım'ın adamları tutmuştu. Önce Şeyh Sait'in atlıları köprü üstünden ilerlemeye başladılar, Şeyh Sait en arkada kalmıştı bilerek.

Binbaşı Kasım'ın küçük bir işareti ile karşı taraftaki çete üyeleri ateşe başladılar. Çok değil 20-30 mermi anca atılmıştı. Şeyh Sait'in adamları dönüp şeyhlerine baktılar. Bakışların kendi üstüne çevrildiğini gören şeyh, elindeki asasını köprünün karşı yakasına fırlattı. Aaa o da ne?.. Patlama, çatlama, hiçbir şey olmadı... Şeyhlerinin kerameti de boş çıkınca atlılar geriye dönüp kaçmaya başladılar. Şeyh Sait'in atı da öteki atlıların arkasına takılıp kerametsiz şeyhini terk etmişti.

Herkes kaçtıktan sonra Binbaşı Kasım ve Şeyh, köprü üstünde iki kişi kalmıştı. Binbaşı Kasım silahını Sait'e doğrultup sesini yükseltti:

"Her şey buraya kadarmış kerametsiz şeyh, kaldır ellerini ve teslim ol!.."

"Demek sen devletin adamıydın ha?.. Sana çok güvenmiştim...

"Türk devleti güçlüdür Sait Efendi!.."

Binbaşı Kasım'ın adamları Şeyh Sait'in koluna girip karşıya geçirirken, Kasım da yerdeki asayı alıp Murat Nehrine attı.

"Bu asa da artık işe yaramaz; uçak da düşüremiyor, köprü de patlatamıyor..."

***

Şeyh Sait'in asası 15 Nisan 1925'te Murat Nehrine atıldı.

Diyarbakır'a getirildiklerinde Sait'in atlıları şeyhlerine saldırdılar:

"Yalancı şeyh, hani asanla uçak düşürecektin? Bizi niye kandırdın?" diye bağrıştılar.

***

Aradan 97 yıl geçti.

Bir üniversite profesörü "11. kattaki gençlerin, uçağa kafa atarak şehit düştüğünü" iddia etti.

Demek ki yalanın üstüne din sosu sürünce her devirde alıcı buluyor.

Az gitmişiz, uz gitmişiz, 97 yılda bir arpa boyu yol gidememişiz.