Ülkücü hareketle lise yıllarında tanıştı. Vatanın bölünmez bütünlüğü kırmızı çizgisiydi. Başbuğ ilçelerine geldiğinde arkadaşlarını da organize edip mitinge götürmüştü. İhtilal gördü, cezaevine girdi çıktı...

Hayatı fedakarlık üstüne kuruluydu. Yanlışı gördüğü yerde söylerdi. Varsın küsen küssün, darılan darılsındı. İktidar kapısına gitmemek için yıllarca yoksulluk çekti. Yine de bu iktidardan bir şey istemedi.

Ona göre bu iktidar, açılımın mimarı, bölünmenin ve çözülmenin merkeziydi. Üstelik yıllarca FETÖ’ye "bizim çocuklar" muamelesi yapmış, gerçekten vatan evlatlarının hakkının yenilmesine göz yummuştu.

Çözüm süreci boyunca günde bir paket içtiği sigarayı, iki pakete çıkarmış, adeta içi içini yemişti. Yüreği bu rezilliğe dayanmıyordu.

Zaman geçti. İktidardan hesap soracağını söyleyen bir Meral Akşener çıktı. Umut vardı. İçini soğutacak, Akşener’e destek olacaktı.

İktidara o kadar kızgındı ki; ilk açıklanan divanda “Öcalan televizyonda seçmenine hitap etmeli, hatta ev hapsine çıkmalı” diyen adamın bulunmasını görmezden geldi.

Akabinde Amerika ile ilişkileri olanlar ortaya çıktı, HDP ile ilişkileri olanlar ortaya çıktı, Fetoşu övenler de gelip divana girdiler. Hepsine sustu. Değişmişti. Ses çıkaramaz olmuş, adeta liberalleşmişti. Devletin, Çerkeslere kültürel soykırım yaptığını söyleyen adama bile bir şey diyememişti.

Öyle ya sonuçta milliyetçiler iktidar olacaktı... Sonra bir sabah uyandı ve "Ulan bu nasıl milliyetçi iktidar" diye düşündü. Öcalanseverler burada, Amerikan Muhipleri burada, FETÖ severler burada, DP’lisi burada, ANAP’lısı burada. Peki ben neredeyim diye geçirdi içinden. Bunların yanında ben bu partinin neresindeyim?

Şimdi düşünüyor ama belli edemiyor. Aslında içi içini yiyor. O da biliyor ki destek verdiği milliyetçiliğin tam tersi istikamete yöneldi. O da biliyor ki milliyetçilerin sırtı üstünde birileri deve kesiyor.

Şimdi ya sırtını oradan kurtaracak ya da susmaya devam edip kendi iç dünyasından ve kendi mazisinden iyice uzaklaşacak.

Yazık oldu. Belki daha da yazık olacak. Bu arada sigarayı üç pakete çıkardı...