Türkiye'de yeni bir moda var. Faiz arttırımı istemek; faiz arttırımından yana olmak, faizle yatıp faizle kalkmak.

Konuyu sil baştan ele alalım ve genel başkan olup da referandumda oy kullanamayan zatı muhtereme anlatır gibi ya da bunu beğenmezseniz yaygın bir deyişle Bilal'e anlatır gibi anlatalım:

Düşük kur-yüksek faiz IMF’nin borç verdiği devletlere dayattığı ekonomi politikasıdır. Siz kuru düşük tutarsanız ki bol bol dolar alıp borcunuzu ödeyin, faiz yüksektir ki kur aşağılarda kalsın.

Peki bunun sonucunda ne olur? İthalatın önü açılır ve her sokak başında "Ne Alırsan 1 Lira" dükkanları açılır. Kimse bir şey üretmek istemez çünkü ithalat daha ucuza gelmektedir ve daha çok para kazandırmaktadır.

Bunu anlamak için düşük kur-yüksek faiz politikasının uygulandığı yıllarda ithalat-ihracat dengesine bakmanız yeterlidir.

Denilebilir ki ihracatımız için bir miktar da ithalat yapmalıyız. Döviz kuru bunu etkiliyor. Evet; ama ne kadar etkiliyor? Ürettiğinizin ithal girdisi kadar etkiliyor. Ancak örneğin turizm en önemli para kazanma kalemimiz ve herhangi bir ithal girdiye de ihtiyaç duymuyor.

Bakınız bu bilgidir. Moda değil. Bilgi fikri oluşturur, eğer sizin fikrinize bilgi değil moda etki ediyorsa diplomanızı yırtıp atabilirsiniz.

Şu an Türkiye’de ithalat yapmak zor hale gelmiştir. İthalatçının önü kesilmiştir. Yabancı malların ülkemize girişine duvar örülmüştür.

Şimdi ithal ettiğimiz ürünleri de bizler üreteceğiz ve üzerine bir de ihraç edeceğiz. Çünkü faiz düşecek ve paranın maliyeti azacak, her şeye rağmen üretim yapan hiçbir şey üretmeyip ithalat yapanın üzerine çıkıp ülkeye döviz sokacak.

Sarsılan dengeler ise zamanla oluşacak ve taşlar yerine oturacak.