CiddiGazete- Alparslan Türkeş döneminin Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Servet Avcı, Sinan Ateş'le ilgili bir yazı kaleme aldı. Avcı'nın, "Sinan Ateş ne zaman ölür?" başlıklı Yeniçağ'da yayımlanan yazısı şöyle:

Sinan Ateş, torbacıya, hapçıya, azmettiriciye karşı sessiz kaldığımızda ölür... Sırtını sisteme dayamış korkak zalimlere suskunluğumuzla cesaret verdiğimizde ölür...

✭✭✭

Cenazeye katılmak farz-ı kifaye ise adaletin peşinden koşmak bir anlamda farz-ı ayn'dır, hepimize düşen bir görevdir... Sinan Ateş, o görevden kaçındığımızda, gevşediğimizde, yüreksizce sustuğumuzda ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, uyuşturucu çeteleri, siyasî azmettiriciler ve mesleğine ihanet eden polis üçgeninde kahpece katledildi… Sinan, bu adi tezgâhla mücadeleyi bıraktığımızda ölür… Organize bir şekilde takipçi kesilmediğimizde ölür…

✭✭✭

Sinan Ateş, adeta suçüstü niteliğindeki bu cinayeti, bir anlamda, çarpıtmak, yönünü değiştirmek, adaletin çemberini yararak gerçek failleri korumaya çalışmak gibi aşağılık hamlelere karşı, siyasî görüş farklarına aldırmadan, adalet için ülkenin en büyük baskı grubu olamadığımızda ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, o iki küçük kızının feryatları zamanla kulağımızdan gittiğinde ve her şey sıradanlaşıp rutine bindiğinde ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, cenazesinde ortaya çıkan ve cümle katillerin hesaplamadığı o büyük öfke ve hırsı, bir zerre bile eksiltmeden taşıyamadığımızda, "adalet kılıcı"na dönüşmüş o büyük iradeyi kaybettiğimizde ölür... Sinan, kutsallarının üzerine mafya gölgesi düşüren bu aşağılık düzene karşı dik durulamadığında ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, cenazesine gelemeyen, başsağlığı bile dileyemeyen ve o meşhur üç maymunun yanında dördüncü maymun olmaktan utanmayan "ekmeksiz" sanatçıları, yolda, düğünde, bayramda, cenazede, nerede karşılaşırsak karşılaşalım, insan yerine koyduğumuzda ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, acısına, namuslu solcular, siyasetçiler, gazeteciler, karikatüristler kadar eşlik edemeyen, hangi kaygıyla olursa olsun tepkisini ifade edemeyen kimi 'milliyetçi akademisyenler'e bundan böyle saygı duyduğumuzda ölür…

✭✭✭

Sinan Ateş, bu aşağılık çarka isyanımızı dizginlediğimizde, mücadelesini sürdürmekte aciz kaldığımızda, dâvâsını adliyede yalnız bıraktığımızda, adaletle hükmetmesi gerekenlere Sinan'ı yalnız olmadığını, milyonlarca kardeşi olduğunu ve bu işin peşini bırakmayacağımızı, hem adliyede hem siyasette takipçisi olduğumuzu "ensedeki nefes" gibi hissettirmediğimizde ölür...

✭✭✭

Ömer Lütfi Mete'nin "kahpe kayışında bileniyor bıçak" dediği günlere benziyor yaşananlar... Sinan Ateş, cesedi toprağa verilip mânen ortada bırakıldığında, adalet önünde hesabını soracağımızdan emin olmadığında ölür...

✭✭✭

Sinan Ateş, uğruna binlerce gencin ölümü gözü aldığı, can verdiği Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde katledilirken, adaletin tecellisine gölge düşürecek eylemler gerçekleştiğinde, kardeşlerinin gök kubbeyi hüküm sahiplerinin başlarına yıkacaklarından ümit kesildiğinde ölür...

✭✭✭

Sinan'ın yaşaması için bugüne kadar kardeşleri büyük sınav verdi... Bu dinmeyecek öfkeyi ve adalet arayışını hiç kimse yok sayamaz... Çünkü yok sayanın büyük bedel ödeyeceği çok iyi anlaşılmıştır...