AK Parti iktidarlarının yakın zamana kadar çok önemli bir özelliği vardı.

Seçim dönemlerine büyük bir özgüvenle girer ve asla seçim ekonomisi denilen şeyi uygulamazlardı.

AK Parti için “seçim hazırlığı”, sandığın önümüze geleceği dönemlerle sınırlı değildi.

“Sosyal yardım” adı altında zaten sürekli bir yardım yapmaları, kadına, çocuğa, okula yollanan her öğrenciye ailedeki kadınlar üzerinden destek vermeleri, tarla sahiplerine destek primi ödemeleri seçim dönemini beklemeksizin yaptıkları işlerden olduğu için seçim dönemlerinde seçim ekonomisi uyguladıklarına pek şahit olmamıştık.

Sadece son genel seçimlerde CHP’nin bazı vaatlerini, iktidar olmanın avantajıyla hayata geçirerek bir farklılık yapmışlardı, ama buna seçim ekonomisi demek haksızlık olurdu.

AK Parti iktidarının 16 yıllık geçmişinde, ilk kez iktidar partisinin “seçim ekonomisi” uygulamaya başladığına şahit oluyoruz.

Peş peşe imar afları, 13 milyon binaya imar barışı, her türlü cezalarda indirim ve yapılandırma, emeklilere bu bayramdan başlamak üzere her bayram ikramiye, üniversite öğrencilerine af, tüccarlara stok affı, yaşlılık aylığına yüzde 100’e yakın zam, çiftçiye kullandığı hazine arazilerini satın alma hakkı gibi pek çok “hak ve af” seçime 55 gün kala yasalaştırılıyor.

Kimileri buna “olumsuz” yaklaşabilir.

Ben ise bunu “siyasette normalleşme” belirtisi olarak görüyorum.

Türkiye “bildik” kodlarına dönüyor.

Oy denilen vatandaş tercihinin değeri artıyor.

*********** 

APARTMAN AİDATLARINA DA AF GELECEK Mİ?


DÜN sabah bir arkadaşın evine uğradım.

Sabah kahvesiyle biraz muhabbet ettik.

Apartmandan çıkarken apartman görevlisi sahanlıktaki masada oturmuş gazete okuyordu.

Beni görünce kafasını kaldırdı ve espriyi patlattı:

Elindeki gazetenin 1. sayfasını bana doğru çevirerek, “Fatih Bey, her şeye af gelmiş. Şu apartman aidat borçlarına da bir af gelse ve devlet bu borçları ödese de biz de apartman halkıyla papaz olmaktan kurtulsak. Hazır seçimler gelmişken şunu da yazıverin, bakarsınız yaparlar” dedi.

Ben de “İyi fikir, yazayım bari” dedim.

*********** 

HÜKÜMETSİZ KOALİSYON


CUMHURBAŞ- KANLIĞI seçimi için hepsi birbirinden çok farklı sonuçlar veriyor olsa da anketlerin ortaya koyduğu ortak bir sonuç var?

TBMM’de hiçbir parti tek başına yasa çıkarma çoğunluğuna ulaşamayacak.

Yani hiçbir parti tek başına 301’i bulamayacak.

Ancak yine anketlerin ortaya koyduğu bir başka gerçek, Cumhur İttifakı adı verilen AK Parti-MHP koalisyonu 301’i büyük ihtimalle aşacak.

Bunun anlamı açık; eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan olursa, MHP oy oranları geçen seçimin altında bile olsa gücünü koruyacak. Siyasetteki etkisini sürdürecek.

Yok eğer cumhurbaşkanı diğer adaylardan biri olursa, MHP TBMM’deki etkisini koruyacak.

Bu da şu anlama geliyor.

Devlet Bahçeli, oyununu çok iyi oynadı.

Erken seçim hamlesiyle iktidar ortaklığındaki gücünü korudu, cumhurbaşkanlığının el değiştirmemesi halinde dahi, partisini koalisyon ortağı yapma yolunda önemli bir adım attı ve 15 Temmuz’dan sonra oluşturduğu pozisyonunu bir 5 yıl daha sürdürme garantisini sağlamış oldu.

Sonuç olarak, MHP “hükümet ortağı” olmadan koalisyon ortaklığının yolunu açtı.

*********** 

YENİ İTTİFAK


DÜN İsmail Saymaz ilginç bir haber verdi.

CHP-İYİ Parti-Saadet ve Demokrat Parti “demokrasi ittifakı” konusunda anlaşmışlar.

Çözülemeyen tek sorun, Demokrat Parti’nin İYİ Parti listelerinden mi gireceği yoksa oy pusulasında amblemiyle mi yer alacağı imiş.

CHP, Kırat’lı Demokrat Parti logosunun seçim pusulasında görünmesini istiyormuş.

Saymaz güvenilir bir gazeteci olduğu için bu haberin doğru olma olasılığı yüksek.

Ancak ben yine de temkinli yaklaşıyorum.

Benim gözlemlerime göre, İYİ Parti-Saadet Partisi-Demokrat Parti ittifakı daha doğru bir tercih olabilirdi.

Demokrasi için birlik olmayı ise seçim sonrasına bırakabilirlerdi.

Yine bölünmüş toplumun birleşmesi açısından baktığınızda önemli bir adım gibi duruyor.

***********  

SİYASETTE TELİF HAKKI YOK


AK Parti’nin seçim öncesi emeklilere bayram ikramiyesi vermesiyle ilgili olarak, “Bu CHP’nin projesiydi ve AK Partili bakanlar ‘Bu yapılamaz, kaynak yok’ diyorlardı. Şimdi nasıl oldu da kaynak bulundu” eleştirisi var.

Kaynağın nasıl bulunduğunu bilemem. Bulunup bulunmadığını da bilemem.

Ama bu para verilecek.

Siyasette telif hakkı diye bir şey yok.

Muhalefet partilerinin “iyi” projeleri, iktidar partileri tarafından her zaman alınıp uygulanabilir.

Ayıp değildir.

Ama muhalefet partisi açısından da bu önemli bir başarıdır.

İktidar olmadan politikalarını uygulatabilmek, siyasette kötü bir şey olamaz.

***********  

HANGİSİ?


BRAD Pitt’in Angelina Jolie’den boşanınca bunalıma girdiği, perişan olduğu söyleniyordu.

Ancak galiba pek de öyle olmamış.

Brad Pitt’in yeni sevgilisi, dünyanın en prestijli ve en zor üniversitelerinden biri olan MIT’de profesör bir hanımefendi çıktı.

Yeni sevgili, eski eş Angelina Jolie kadar güzel ve belli ki güzel olduğu kadar akıllı da!

MIT’de öğrenim görenlerin IQ düzeyi 140’ların altına pek inmiyor.

Bu zekâ düzeyine rastlanma oranı yüzde 1.5 civarında.

Yine istatistiklere göre “güzel insan”ların toplum geneline oranı 10 binde 1.

Yani Brad Pitt 10 binde 1’in içindeki yüzde 1.5’lik bir şansı yakalamış durumda.

Milli Piyango’da kazanmak gibi bir şey neredeyse.

Ama tabii söz konusu Brad Pitt gibi biri olunca, piyangoya hile karışıyor.

Peki sizce Angelina Jolie gibi güzel ve ünlü biri mi, yoksa Neri Oxman gibi güzel ve akıllı biri mi?

***********  

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Siyasette tutarlılık aramanın, samanlıkta iğne bulmaktan daha zor olduğunu bildiğimiz zaman.