Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden istifa etmek zorunda kalan Melih Gökçek, son günlerde artan bir dozda Mansur Yavaş ve çevresiyle ilgili akla hayale gelmeyecek imalar, hakaretler ve iftiralar savurmaya başladı.

Gökçek, belediye başkanı maaşıyla oğluna satın aldığı TV kanalındaki ithamlarına "Servet Avcı" ismini de dahil etti.

Peki kimdir Servet Avcı?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın Başdanışmanı Servet Avcı, MHP Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş döneminde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış, ülkücü camiada çok sevilen ve saygı duyulan bir isim...

Bu zamana kadar Servet Avcı'nın ülkücü camiayı incitecek, utandıracak, mahcup edecek bir tavrını duyan olmadı.

-

MHP'de MYK üyeliği de yapan Avcı, 2015 yılında olağanüstü genel kurul talep eden ülkücüler arasında yer aldı.

-

O heyecanı yüksek günlerde, Devlet Bahçeli ve ekibi, olağanüstü genel kurul isteyen yaklaşık 900 MHP delegesinin önünü kesmek için savunma mekanizmasını çalıştırdı ve hukuki girişimleri sonuçsuz bırakmak, akamete uğratmak adına biraz da minder dışı çarelere başvurdu!

-

İşte o dönem; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, altında "Ercan Güvenerol" ismi yazan üç sayfalık bir "ihbar mektubu" ulaştı. 1 Eylül 2016 havale tarihli ihbar mektubunda, birbiriyle irtibatı olmayan ancak büyük çoğunluğu ülkücü camiadan 28 kişinin ismi sıralandı ve "MHP'ye sızmaya çalışan FETÖ'cüler" oldukları belirtildi!

-

Melih Gökçek hakkında delilleriyle birlikte onlarca suç duyurusuna hala bir cevap vermeyen savcılık, mektupta sıralanan isimleri ertesi gün gözaltına aldı.

-

Önce Ankara'da yaşayanlar Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Ardından başka şehirlerdekiler...

Mesela İstanbul'da gözaltına alınanlar Ankara'ya getirilene kadar, aralarında Servet Avcı'nın da bulunduğu isimler, Emniyet'te ifadeleri alındıktan hemen sonra serbest bırakıldılar.

Diğer şehirlerden gelenler ise dosyaya bakan savcı "hacca" gittiği, yerine gözaltı kararı veren savcı da senelik izne çıktığı için Kurban Bayramı sürecini de kapsayan 15 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde geçirmek zorunda kaldılar.

Hac'dan gelen savcının ifadeleri alması üzerine onlar da serbest bırakıldı.

-

Ülkücü camiadan olmayan ancak mektupta yer alan bazı isimler ise mahkemeye sevk edilmelerine rağmen herhangi bir cezayla karşılaşmadılar.

Ankara'da gözaltına alınıp gün içinde serbest bırakılan isimlerden Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Servet Avcı'nın gözaltı süresi sadece 6 saat sürdü!

Daha sonra ne mi oldu?

Gözaltına alınanların tamamı için takipsizlik kararı verildi.

Bu kez, kumpasa uğrayanlar atağa geçti. "İtibar" suikastçisinin peşine düştüler. Savcılık'tan, mektubu gönderen şahsın tespit edilmesini istediler.

Savcılık, PTT Genel Müdürlüğü'ne yazı yazarak, mektubun verildiği İstanbul Kağıthane Postanesi'nden kamera kayıtlarını istedi. PTT'nin cevap yazısında, bir gün önce ve bir gün sonra çalışan güvenlik kameralarının, mektubun verildiği gün "bozuk" olduğu belirtildi...

Böylece ihbar mektubunu yazan şahsın görüntüsü tespit edilemedi.

Diğer mağdurlar gibi Servet Avcı için de hazırlanan "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar"da özetle şu ifadeler kullanıldı:

- Şüpheli hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatının olup olmadığının tespiti amacıyla alınan MASAK raporunda, FETÖ/PDY ile irtibatını ortaya koyacak herhangi bir tespite yer verilmemiştir.

- FETÖ/PDY mensubu olan şahısların kendi aralarında haberleşmek amacıyla kullanmış oldukları kriptolu haberleşme programı olan Bylock programını kullananlar listesinden şüpheli hakkında T.C. kimlik numarası üzerinden yapılan sorgulamada, şüphelinin isminin bulunmadığı anlaşılmıştır.

- Şüpheli hakkında internet üzerinden yapılan açık kaynak araştırmasında FETÖ/PDY mensubu olduğuna ya da bu örgütün propagandasını yaptığına dair herhangi bir tespitin yapılamadığı,

- Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan soruşturma sonucunda tüm dosya kapsamından ihbarcının soyut iddiasından başka, şüpheli hakkında FETÖ/PDY ile irtibatını gösterir kamu davası açmaya yeter şüpheden uzak somut bir delile rastlanmadığı anlaşılmakla,

- Açıklanan nedenlerle;

Şüpheli hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına....

Ve böylece, Melih Gökçek'in dile getirdiği itibar suikasti de çöp oldu!

Gelelim, Melih Gökçek'e...

Melih Gökçek'in FETÖ mensuplarıyla irtibatını, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e maaile yağdırdığı övgüleri burada tekrarlamaya gerek var mı?

-

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 2017 yılında Melih Gökçek'in istifa isteğine direnirken, "Çoluğuma çocuğuma ne anlatacağım, yolsuzluğum mu var, FETÖ'cü müyüm, neden istifa edeceğim?" diye itiraz ettiğini yazmıştı...

Sonrasında Gökçek istifa etti...

-

Biz buradan Gökçek için "FETÖ'cü" demiyoruz, "Yolsuzluk yaptı" da demiyoruz...

Açık delilleriyle kamuoyunun dilinde olan sıfatı ifade etmek için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında içi somut delillerle dolu onlarca suç duyurusunu mahkemeye sevk etmesini ve yüce Türk adaletinin vereceği kararı bekliyoruz.