Mısır'da, 1981-2011 yılları arasında 30 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Hüsnü Mübarek tutuklandığında, iki oğlunun İsviçre bankalarında 70 milyar doları olduğu anlaşıldı.
Arap Baharı ile devrilen Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi, 23 yıl boyunca Tunus'u demir yumrukla idare etmiştir. Devrildikten sonra 15 milyar dolar serveti vardı.
Libya'da Kaddafi'nin Kanada'da 2.4 milyar doları, Avusturya'da 1.7 milyar doları, İngiltere'de 1 milyar doları ortaya çıktı.
Yemen'i 30 yıl boyunca yöneten Saleh'in, 32 milyar doları İsviçre bankalarındadır.
...
Say say bitmez... Ve hepsi de İslam ülkeleri... Gelişmiş Batı demokrasilerinde böyle bir şey yok. Neden acaba?
★★★
Beyin aydınlanmasını tamamlayamamış zayıf bireyler biatsız yapamıyorlar; ya bir şeyhe ya bir parti genel başkanına veya bir örgüt liderine biat ederek "On dönüm bostan, yan gel yat Osman" kolaycılığına kaçıyorlar.
Cübbeli Ahmet'e hurma ısırtan mürit ile "Lidere biat şereftir" diyen parti mankurtu arasında pek fark yoktur, hatta ikincisi daha tehlikelidir.
★★★
"Yerli ve milli"lik söylemini dillendiren İslamcılara ve Ülkücülere soruyorum:
Arapça "alaka" ve "alakadar" sözcüğünü çok sık kullanıyorsunuz. Bu sözcüklerin Türkçe karşılıkları "ilgi" ve "ilgili"dir.
Üstelik yerleşmiş ve yaygın kullanımı vardır.
Dilbilim de bir kavrama bir sözcük karşılık gelmelidir, iki olursa kargaşa çıkar.
Sorum şu:
Türkçe öğrenen bir Japona, bir Almana, bir Fransıza "alakadar"ı mı öğretirsiniz, "ilgili"yi mi?..
"Alaka da bizimdir, ilgi de..." diyen çorbacılardan yanıt istemiyorum.
★★★
Altın varaklı koltuklar, klozetler, musluklarvaliliklere, kaymakamlıklara, müftülüklere kadar uzanmış.
Hz. Ebu Zer'in Şam'da saray yaptıran Muaviye'ye:
"Sen bu sarayı kendi paranla yaptıysan israftır, eğer halkın parasıyla yaptıysan haramdır, ihanettir, kul hakkına girer" demiş.
Bu söz sadece Muaviye'ye mi söylenmiş?..
İslam nereye düşer usta, Kur'an nereye, biz nereye?..
★★★
ANKARA ve FİLİSTİN'DE BAS BAS PARALARI LEYLAYA
Ankara başkent olduktan sonra köylünün toprakları 50 kat, 100 kat değer kazandı. Bir anda büyük servet sahibi olan köylüler pavyonları doldurdu, "Bas bas paraları Leylaya" hayatı yaşamaya başladılar.
Ankara'nın çok bilinen Fidayda türküsünün iki dizesi şöyledir:
"Fidayda da Angaralım fidayda
500 altın yedirdim bir ayda"
İşte o toprakların parasıyla yosmalara bir ayda 500 altın yedirildi.
Geçelim Filistin'e...
Filistin'de Yahudiler toprak almaya başladığında toprak satanlar Kahire ve Lübnan pavyonlarını doldurdular, "Bas bas paraları Leylaya" hayatı orada da yaşanmaya başladı.
Tarihçi İlber Ortaylı bu konuda diyor ki:
"Eskiden Filistinli demek arazi satıp yaşayan insan demekti. Maalesef Birinci Dünya Savaşı'nda o Filistinli tipi arazilerini satan ve sattıkça Beyrut’ta, Kahire’de yiyip harcayan insan tipiydi."