Aslında, bugün için de müsaade isteyecektim yazı işlerinden... Dün, YENİÇAĞ'ın bize ayrılan sütunlarında ADSIZ'ı okuyamadınız. Bu vesile ile birikmiş özür borçlarımızı da yerine getirmiş olalım. Anlayış göstereceğinizi umuyorum. Ufak tefek sağlık sorunlarından mı yoksa ittifakların perde arkasında döndürülen tezgahlardan, pis kokulardan çok mu etkilendiğimden veya mesleğimizin içinde bulunduğu tiksindirici ortamdan mı?.. Hangisinden veya hepsi birden mi?.. Bilemiyorum!.. Elim klavyeye varmıyor... İçimden yazmak gelmiyor... Yazmak konsantrasyon işidir. Bu satırları genelde öğle ile ikindi vakti arası kaleme alıyorum. Tüm gücümü toplayıp masamın başına geçtiğimde ne zaman kafamı çevirip dışarı baksam kapkaranlık bir Ankara manzarası ile karşı karşıyayım...

Neyse!..

Yine yazmak bugün şart oldu. İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı komik ve hatta özrü kabahatinden büyük misali bir açıklama yüzünden. Ama, ilkelerimize sadık kalarak devam edelim. Önce, haber ve bilgi alma hakkınıza halel getirmeden, Suriyeli mülteciler konusunda ulaştığım şok haberi sizlere ileteyim;

Biliyorsunuz... Türkiye'de çok sayıda Suriyeli mültecileri barındıran kamplar var. Kendi vatanlarını savunmaktan kaçan bu insanlara  hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak bakıyoruz. Bu kamplarda kalanlar kadar Türkiye'nin çeşitli yerlerine giden yerleşen Suriyeliler de var. Türkiye'nin birçok semti, sokağı Halep'e, Şam'a döndü. Burası Türk mahallesi demeye en az 10 bin şahit gerektirecek yerler var. Suriyeli mültecilerin sebep verdiği, toplumun huzurunu kaçıran tatsız olaylar ha keza!.. Başı boş bırakılan Suriyelilerin ilerde yaratacağı daha büyük problemlere dikkat çekilince "çözüm süreci"ndeki benzer hönkürmelerle karşı karşıya kalındığı da ayrı bir gerçek!..

Neyse!..

Güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre, Suriyeli mültecileri barındıran Kilis Öncüpınar kampının boşaltılması için düğmeye basılmış. Kampta 10-12 bin civarında Suriyelinin barındığı biliniyor. Ana, ilk, orta ve lise olmak üzere 4 de okul bulunuyor. Suriyelilere kampı boşaltması için kişi başı bin 750 lira para ödeniyor. Bu para karşılığında "ister Suriye'ye gidin ister bir başka yere gidin" deniyormuş. Parayı kapan Suriyeliler ne yapıyor?.. Çoğunluğu kampı boşaltıp, Türkiye içinde muhtelif yerlere dağılıyor. Özellikle civar illere... 6-7 bin civarında Suriyeli mültecinin kampı terk ettiği bildiriliyor. Nereden biliyoruz?.. Kamptaki okullarda Suriyeli öğrenci sayıları yarı yarıya düşmüş. Ve civar illerdeki okullara, "çocuklarımızı kayıt edin" talebinde patlama yaşanıyor. İlgilenen ve de hassasiyet gösteren varsa, duyurulur!..

***

Gelelim bugünkü yazıyı zorunlu kılan sebebe... "3 bin 129 Öğrenci 2 Koğuşa Nasıl Sığar" başlığı ile 24 Haziran seçimlerinde imza atılan bir rezaleti tüm belgeleriyle ortaya koymuştuk. Tekrara girmeyeceğim. Arşivimizde duruyor. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Koray Aydın, skandalı önce soru önergesi ile TBMM'ye sonra da yargıya taşıdı. Nihayet (!) İçişleri Bakanlığı bir açıklama yapabildi. Ama ne açıklama!.. Koray Aydın'a cevap veriyorlar!.. "Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrencilerinin kamu araçları ile toplu olarak oy kullanmaya götürüldükleri iddiası her türlü dayanaktan yoksudur" muş..  O gün sandıklarda görevli de olan Ahlatlıbel muhtarı Nizam Yılmaz'ın anlattıkları ortada olmasa...

Bizde her şey belgesiyle olur!.. Kendi yalanlama açıklamasında, "öğrenci" diyorlar alttaki satırlarda da "öğrenci değil, kolluk kuvveti" demeye getiriyorlar suçtan kurtulmak için. O zaman bakalım. Belge 1 ve 2;

takan-foto-1.jpg

takan-foto-2.jpg

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nin resmî internet sitesinde (5 Kasım tarihli) hâlâ "JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ 2018-2019 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI AÇILIŞI TÖRENLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ" başlığı ve fotoğraflarıyla duruyor. "Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ise konuşmasında öğretim üyesi, birlik komutanı ve öğrencilere..." diyor... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı konuşmada üstüne basa basa "öğrenci" diyor... Aha bu da yandaş medya organı Milliyet'te çıkan 6 Kasım  tarihli haber;

foto-3-002.jpg

O zaman neden bu öğrencilere kursiyer veya kolluk kuvveti demiyorsunuz?.. Bu öğrenciler kolluk kuvvetiyse neden rütbeleri yok?.. Askerî öğrenci değil de kolluk kuvvetiyse neden rütbelerini vermiyorsunuz?.. Rütbesiz kolluk kuvveti olur mu?.. Fotoğraflara dikkatlice bakın. Ha!.. Açıklamada, 3 bin 129 öğrencinin 2 koğuşa nasıl sığdırıldığına dair hiçbir izah da yok!.. Haydi kabul ettik diyelim. açıklamayı. Bu öğrencilerin oy kullanma en tabii hakları ise... Neden o zaman seçime az bir süre kala 2 gün içinde apar topar  ikametlerini Ankara/Ahlatlıbel'e aldınız?.. İzin verseydiniz de gençler gidip memleketlerinde oy kullanmazlar mıydı?.. Ne gibi sıkıntı olurdu memlekete gidip oy kullanmalarında?

O kadar pervasızsınız ki... Minareyi çalarken kılıfını bile doğru düzgün hazırlayamıyorsunuz!.. Nasıl olsa, ne verseniz yeniyor!.. Değil mi?..