Kitaplarda devlet otoritesinin her şeyin üstünde olduğu yazar. Türkiye'deki devlet otoritesine yakından baktığımızda parti devleti olduğunu görürüz. Elinize büyüteç alıp incelerseniz "parti devleti" değil tarikatlar arasında paylaşılmış "tarikat devleti" olduğu gerçeği ortaya çıkar.

Bir tarikat müridi için devletin koyduğu kurallar zurnanın son deliğidir, şeyhin koyduğu kurallar her şeyin üstündedir. Zurnanın son deliğinden nota sesleri çıkmaz, tükürük çıkar.

Bu yazdıklarımı Türkiye gerçekleri ile örnekliyeyim:

"KPSS soruları sızdı ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındı."

Görevden alınan kişi devletin memuru değil şeyhinin eteğini öpen tarikat müridi idi.

Uşşaki tarikatı şeyhi Fatih Nurullah konuştu: "Bizden emniyet teşkilatı için eleman istediler, sakallarını kestirip gönderdik."

Hangi bakanlık, hangi genel müdürlük hangi tarikata verildi medyada binlerce haber var. Yani Türkiye’de devlet otoritesi sadece kitaplarda kaldı.

İki gündür Haber-Türk'ü dinledim. İlyas Topsakal, Nagehan Alçı, Serkan Acar diyor ki:

"Devlet tarikatları denetlesin."

Doğru gibi görünen ama Türkiye gerçeği ile uyuşmayan sözler bunlar.

Peki tarikatları denetlemek için göndereceğiniz adamlar ya o tarikatın müridi ise ne olacak?.. Haa ne olacak o zaman?..

"Şeyhimin emirleri kutsaldır, devlet otoritesinin de üstündedir" diyen bu tavrını da gizlemeyen insanlar ile tarikatlar denetlenemez.

Bahçeli diyor ki "beka meselesi var." Devletin beka sorunu işte bu tarikat devletidir.