Türk sağı üç kuşaktır masal ile uyutulmuştur. Akademik tarih disiplini olmayan Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu, Mustafa Armağan gibi masal anlatıcılarının saçma sapan hikâyeleri ile ortaçağ karanlığına saplanmıştır.
İşte size bir İskilipli Atıf masalı:
Atıf Hoca uykudan gözlerini açtı. Yanındakilere:
"Uykudan murad hasıl oldu, beklediğim rüyayı gördüm" dedi.
"Ne gördün?" diye sordular.
"Kâinatın Efendisini gördüm. Bana: 'Yanıma gelmek, dururken ne diye savunma karalamakla uğraşıyorsun?.. Yırt at o savunmaları' dedi."
Bu rüyadan sonra İskilipli Atıf Hoca savunmaları yırttı ve Peygamber Efendimizin yanına gitme sevincini yaşamaya başladı."
Bu masallara inanlar şu soruları kendilerine niye sormazlar:
"Vatan sevgisi imandandır" diyen İslam'ın peygamberi "Dinin ve devletin anahtarını İngiliz'e teslim etmekte beis yoktur" diyen İskilipli Atıf'ın düşüncelerine neden sessiz kaldı?.. Yoksa Hz. Muhammet de mi İngiliz mandacısı?..
Elbette ki mandacı değil... Çünkü bu rüya olayı bir koca karı masalıdır. Uydurdukları yalanın inandırıcı olması için masalın içine Peygamber Efendimiz de katılmıştır, yani O'na bile iftira atılmıştır...
★★★
10 KASIM DÜŞÜNCELERİ
Aradan yüzyıl geçmesine karşın, üstelik bilgi ve iletişim çağında, şeyhine hurma ısırtan müridleri, cin çıkartmak için hocaya gidip kalçasına Arapça yazı yazdıran başörtülü kadınları, sümüklü Fetullah'a biat edip aklını iptal eden generalleri, bakanları, bürokratları gördükten sonra "Ah Atatürk'üm ahhh!.." diyorum... Hele o devirde sen ne cahil Müslümanlara rağmen başarılı oldun?..
10 Kasımlar bizim muhasebe günümüz olmalı. Ama ne gezer... Bilimin yol göstericiliğini işaret etmeni unuttuk... Cehaletimiz diz boyu, rezaletimiz gırtlak boyu Atam!..
Ruhun şad olsun Türklüğün en ulu Başbuğu!..
★★★
10 Kasımlarda Atatürk'ü anmalarda sık kullanılıyor: "Cumhuriyetimizin banisi Atatürk..." Bu Arapça "bani"nin bire bir çevirisi şöyle: "Cumhuriyet binamızı yapan Atatürk." Arapça kullanacağız derken düştüğümüz duruma bakın!.. "Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk" ne kadar duru, ne kadar anlaşılır ama Urfa'da isotsuz kebap, Türkiye'de Arapçasız cümle olmaaaz!.. İşin içine Arapça girerse "Kavm-i Necip"e selam çakmış oluruz. Arapa selam çakmak çok önemlidir çoookkk!..
★★★
Yavuz Sultan Selim Türkçeyi yasaklayıp Arapçayı resmî yazışma dili yapmak ister ve bunun için Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'den fetva ister. Şeyhülislam, Rum sûresinin 30. âyetine işaret ederek;
"Dillerinizin ve renklerinizin farklılığı Allah'ın varlığının delillerindendir." der ve ekler: "Türkçe de Allah'ın varlığının delillerindendir, devam etmelidir" şeklinde yanıt verir.
Gerçekten de Zenbilli Ali Efendi'nin ufkumuzu açan bu değerlendirmesi bugün de hepimize örnek olmalıdır. Zenbilli Ali Efendi'nin bu fetvası olmasaydı şu günlerde hepimiz Arapça konuşacaktık. Türkçeyi ayak altına atanlar, Rum Suresi'nin 30. ayetini de ayakları altına almış demektir. Bunu ben söylemiyorum Zenbilli Ali Efendi söylüyor.