Bu yazıyı milli mücadele ruhunun kalbinden yazıyorum...

Vatanın her karışı şehit kanıyla vatan kılınmış, yokluk ve imkânsızlıklar içinde, zorluklara göğüs germiş bir milletin azmiyle kurulmuş, vatanın nadide şehri Çanakkale'den kaleme alıyorum.

Türk milletinin bir ferdi olarak şanlı bayrağımızın varlığının gururuyla yazıyorum.

Çam ağaçlarının, zeytin ağaçlarının soluklarına, meyve veren dalların bereketine minnetle bakarak yazıyorum.

Kalbi olanların kalbiyle, dillerinden dökülen zafer çığlıklarıyla yazıyorum.

Mustafa Kemal Atatürk ve Kuvâ-yı Milliye Ordusunun Batı'ya meydan okuyarak kazandığı, ulusal uygarlığın gücünü bağrıma basarak yazıyorum.

İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların, işgalci askerlerini, Batıdan saldıran Yunanlıları, Doğudan saldıran Ermenileri, içerden saldıran hainleri ve çeteleri;

Bozguna uğratan ecdadımıza duyduğum saygıyla yazıyorum.

Malazgirt Zaferi'nin, İstanbul'un Fethi'nin adımlarıyla yazıyorum.

Emperyalist Batı zihniyetine karşı kazanılan bir savaşın zafer coşkusuyla yazıyorum.

Atatürk Cumhuriyeti'nin gücüyle yazıyorum.

Geçmişi ve bugünü birbirine düğümleyen, geleceğimizin kopmaz bağını ören inancın azmiyle yazıyorum.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım diye başlayarak sonunda başardım diyenindir." Sözününün özgüveniyle, çağdaş Türk kadını kimliğimle yazıyorum.

30 Ağustos Zaferi, ulusal uygarlık gücü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Zafer şahlanışıdır.

Sahip olduğumuz her şey bu şahlanışın eseridir.

"Ne Mutlu Turk'üm Diyene !"