Değerli dostlar;

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım…

Şöyle bir geriye gidelim ve Cumhur’un Reisi’nin mitinglerde konuşmasına ve başbakanın konuşmalarına kulak verelim…

Ne diyordu Cumhur’un Reisi gittiği her yerde;

“Çözüm sürecinin sahibi benim...

Elimi değil bedenimi koydum. Bedeli ne olursa olsun bu süreç işleyecek...”

YALAN MI?..

Aynı şeyleri başbakan da söyledi, bakanlar da bakmayanlar da, yan gelip yatanlar da, boğazda rakısını yudumlarken vatan kurtarmaya kalkan andavallılar da...

YALAN MI?..

Polise tokat atıldı, ses çıkarmadınız, hatta görmezden geldiniz...

YALAN MI?..

“Dağdan inin, düz ovada siyaset yapın” dediniz, dağdan silahları ile inerken oralı bile olmadınız...

YALAN MI?..

Önce “Ne AKP ne de AKP iktidarı hiçbir illegal örgütle hiçbir terör örgütü ile görüşmez, müzakere masasına oturmaz bunu böyle bilin... Terörisbaşı ile görüşen şerefsizdir. Biz teröristle masaya oturacak ve pazarlık yapacak namussuzlardan değiliz” dediniz, sonra “İmralı ile görüşüyoruz, görüşmeler devam ediyor” diyerek kendi kendinizi yalanladınız...

YALAN MI?..

Oslo’da PKK ile pazarlık masasına oturdunuz...

YALAN MI?..

Yol kesip kimlik kontrolü yaptıktan sonra vatandaşlara saatlerce PKK propagandası yapılırken seyrettiniz, sindiniz, ses çıkarmadınız...

YALAN MI?..

Köy isimleri, belde isimleri, yol tabelaları ve tüm belediye tabelaları değiştirilirken bunu tabii hakları gibi gösterdiniz...

YALAN MI?..

Koca koca il ve ilçelerde polis ve asker girmesin diye hendekler kazılırken devlet görmezden geldi, yalaka ve yandaş medya her şeyi tozpembe gösterdi...

YALAN MI?..

Okullar yakıldı, ses çıkarmadınız...

Atatürk büstleri kırılıp yerlere atıldı ses çıkarmadınız...

Bayrağımız indirilip yakıldı ses çıkarmadınız...

YALAN MI?..

Devlete meydan okundu, “Burası Kürdistan Türkiye değil” naraları atıldı, duymazlıktan geldiniz...

YALAN MI?..

Karakol basıldı, kışla basıldı, askere, polise yapılmadık hakaret kalmadı sesiniz çıkmadı...

YALAN MI?..

Bizim askerimizin tankının üzerine çıkıp zafer işaretleri çaktılar, yetmedi bir de PKK paçavraları gerdiler… Siz sözümona “Çözüm süreci” uğruna bu hainliğe göz yumdunuz...

YALAN MI?..

Peşmerge görünümlü PKK’lıları Kuzey Irak’tan alıp parmaklarını askerimizin gözünün içine sokarcasına zafer işaretleri yaptırarak, zılgıtlar çalarak, yemekler yedirip ağırlayarak, Kürdistan naraları attırarak asıl adı “Ayn el Arab” olan Kobani’ye götürdünüz...

YALAN MI?..

Suriye’de PKK’nın kolu olan PYD ve YPG ile işbirliği yaptınız...

YALAN MI?..

Yaralılarını alıp getirip Türkiye’de tedavi ettiniz...

YALAN MI?..

Suriye sınırımızda taa Akdeniz’e kadar uzanan bölgede Kürt kantonları oluşmasına izin verdiniz...

YALAN MI?..

Seçim öncesi meydanlarda sözde IŞİD ile Kobani’de savaşan PKK, PYD ve YPG’yi selamladınız...

YALAN MI?..

Çözüm süreci öncesi içeri tıktığınız KCK’lıları ‘Kumpas’a geldik’ diyerek tek tek çıkardınız...

YALAN MI?..

Askerin, polisin elini kolunu bağlayıp itleri sokağa saldınız...

YALAN MI?..

Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldınız...

YALAN MI?..

Türk Bayrağı açanları, joplayıp gazladınız, PKK paçavraları gözünüzün içine sokuldu görmezlikten geldiniz...

YALAN MI?..

Apo’nun isteği ile bütün kurum ve kuruluşlardaki TC’leri silmeye kalktınız...

YALAN MI?..

Aylarca saray, hükümet, İmralı ve Kandil arasında mekik dokutturdunuz...

YALAN MI?..

Dolmabahçe’de teröristbaşının 10 emrini okuttunuz...

YALAN MI?..

Siz yalaka, yandaş basın da; "Barış... Dev adım... Barış baharı... Şimdi barış zamanı... Silahlara veda... Tarihi gün... Tarih yeniden yazılıyor..." gibi manşetlerle halkı kandırdınız…

YALAN MI?..

Dünyanın en büyük din tacirlerinden olan Fetoş ile iş tuttunuz, öğrencileri, eğitimcileri, iş adamlarını oralara yönlendirdiniz, arkasından methiyeler dizdiniz...

YALAN MI?..

15 Temmuz 2016'da ülkeyi uçurumun kenarına getirdiniz, askerle halkı karşı karşıya getirdiniz, yüzlerce insanımız öldürüldü...

YALAN MI?..

Neredeyse her gün Pensilvanya'ya turlar düzenlediniz icazet almak için... Trilyonlar aktardınız hizmet adı altında... Vekil oldunuz... Hakim oldunuz... Savcı oldunuz... Komiser oldunuz... General oldunuz... Profesör oldunuz... Vali, kaymakam oldunuz...

YALAN MI?..

Sonra onların hepsini Fetoşçu diye içeri tıktınız, siz yön veren politikacılar "Bizi Allah affetsin, kandırıldık, millet bizi affetsin" diyerek kendinizi temize çıkardınız...

YALAN MI?..

Yalancı pehlivan misali, dış politikada “Eyyyyy” çekip kendimize dost bırakmadınız...

YALAN MI?..

Daha bunun içinde, diktatör Mübarek’li Mısır yok, diktatör denilerek parçalanarak öldürülen Kaddafi ve harap olan Libya yok...

Kardeşim Esad’dan, diktatör Esed ve milyonlarca müslüman kanı yok...

Ayağına kırmızı halı serdiğimiz Barzani ve megri megri yok…

“Al papazı ver papazı” yok...

Felç olan ekonomi yok...

Burnumuzun dibindeki adalarda mangal yapan Yunanlılar yok...

Türk tarihinin belki de en büyük hain darbe girişimi yok...

Bombalarla parçalanan yüzlerce vatandaşımız yok...

Şehit olan yüzlerce askerimiz, polisimiz, doktorumuz, öğretmenimiz yok...

Yüzlerce yakılan araçlar, bombalanan askeri konvoylar yok...

Hemen hemen ateş düşmedik ev kalmadı, bunlar yok...

Kaldırılan Andımız yok...

İstiklal Marşımız okunurken istiflerini bozmadan oturanlar yok...

Bu daha uzaaar gider...

Şimdi eyyyyy milleeeeet!..

Beni iyi dinleyin ve bu kardeşinizin sesine kulak verin...

Gören gözlere ‘kör’ diyen bakar körlere sesleniyorum...

Kulağı ile duyup da ‘duymadım’ diyen sağırlara sesleniyorum...

Çalarken suç üstünde yakalanan hırsıza, ‘Hayır o çalmadı’ diyenlere sesleniyorum...

Dili ile yalan söyleyenlere ‘Doğru sözlü’ diyenlere sesleniyorum...

Haramı “Helal” diye yutturanlara sesleniyorum...

Aklını şeytanlık üzerine çalıştıranlara ‘Akıllı adam’ yorumu yapanlara sesleniyorum...

"İhanet süreci"ni "Çözüm süreci" diye bu millete dayatanlara sesleniyorum...

Bayrak gönderden inerken kılı kıpırdamayanlara sesleniyorum...

"Terör örgütleriyle görüşenler şerefsizdir, namussuzdur" diyen sonra da pazarlık masalarına oturarak "ŞEREF’i, NAMUS"u ortada bırakanlara sesleniyorum...

Hainlerin ve işbirlikçilerinin meclise girmesine zemin hazırlayan sözde akil adamlara sesleniyorum...

35 yılımı verdiğim gazeteciliği ayaklar altına alan yalaka ve yandaş basın mensuplarına sesleniyorum...

Veeee...

Bütün bunlara duyarsız kalan, "Çalıyorlar ama yapıyorlar" diyerek oy veren insanlara sesleniyorum...

Bakın bu Türkiye tablosu sizin eseriniz...

Şehirlere, ilçelere ve köylere yapılan cephanelikler... Veee özerklik ilanları... İşte bütün bunlar olurken ve biz de avaz avaz bağırırken, siz "üç maymun"u oynayıp "Görmedim, duymadım, bilmiyorum" dediniz...

Birileri size o dağlarda piknik yaptırdı, dağları, yaylaları çiçek kokuyor havası estirdi...

Halbuki o dağlar şehit kokuyordu her karış toprağında...

Ama siz yalaka ve yandaş basın; yalanı doğru diye lanse ettiniz, sahte bahar havası estirip bu halkı kandırdınız...

Bir de utanmadan itiraf ettiniz...

Şimdi çıkmış diyorsunuz ki, "Çözüm süreci zarar görmesin diye bütün bu olanlara göz yumuldu..."

İyi halt ettiniz!..

Yalvardık, yakardık "akreple, yılanla, çıyanla aynı çuvala girilmez" diye...

Sesimizi soluğumuzu kestiniz, bizi hain, çapulcu, vatan düşmanı ilan ettiniz...

İmralı’yı muhatap aldınız, Kandil’i muhatap aldınız ama “Yaptığınız yanlış, gittiğiniz yol yol değil, bu işten vazgeçin” dedik o zaman bize demediğiniz kalmadı...

Daha şehide "kelle" denilmesini, şehit babasına "karaktersiz" denilmesini, "400 vekil verin bu işi huzur içinde halledelim" diyerek tehdit edilmenize sessiz kalmanızı saymıyorum bile...

Evet işte gelinen nokta bu ne yazık ki...

Veee bu Türkiye sizin eseriniz!..

Yıllardır yüzlerce ana kuzusu düşerken toprağa, minarelerden arşa yükselirken Sala, uçurumun kenarına gelmişse bu vatan, siz hala, seçim deyin, yol deyin, havaalanı deyin, kendinizi kandırın...

Hatta hatta sahte gözyaşları dökün...

Bakın Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de ne buyuruyor:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;

“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının... Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır...” (Maide Suresi-8. Ayet)

İster AKP’li olun, ister MHP’li, ister CHP’li ister, İYİ Partili, ister HDP’li...

Hangi partiyi tutarsanız tutun...

Ama önce Hakk’ı tutun...

Hakk’ın, haklının ve halkın yanında olun...

Türkiye için çalışın, Türkiye ve Türk milleti deyin...

Ben özellikle Cumhur’un Reisi’ne sesleniyorum...

Ne olur, sizi aldatanlara inanmayın...

Sizi yine kandırıyorlar...

Aldanmayın kalabalıklara...

Tebdili kıyafet edin...

İnin o lüks aracınızdan girin halkın içine...

Ben "ÇARESİZSENİZ ÇARE SİZSİNİZ" diyerek bir durum tespiti yaptım...

Gelinen noktayı kısaca şöyle bir özetlemek istedim...

Artık haşhaşi mi olurum, paralelci mi, vandal mı, çapulcu mu?..

Bilmiyorum...

Belki de yarım asırdan fazla ömrünün 35 yılını gazetelerde halka doğruyu anlatmış, yazmış, bayrak demiş, vatan demiş, millet demiş, din demiş, ezan demiş Halis Güler yarın hain ilan edilir...

Kim bilir?..

Hayırlı günler diler, vatandaş Halis Güler...

Selamlar sevgiler...