CiddiGazete- Türkiye Cumhuriyeti tarihinin emir komuta zinciri içinde gerçekleştirilen son askeri darbesi 12 Eylül; idam, kötü muamele ve insan hakları ihlalleriyle yaşayanların zihinlerinden silinmedi.

TRT Radyosu'nda 12 Eylül sabahı İstiklal Marşı'nın ardından çalınan Harbiye Marşı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı Milli Güvenlik Konseyi "bir numaralı" bildirisinin okunmasıyla demokrasiye darbe resmen ilân edildi.

DARBEYE GİDEN YOL

12 Eylül karanlığına giden sürecin hazırlıkları Haziran 1980'den itibaren Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda yapılmaya başlandı.

Kod adı "Bayrak Harekâtı" olarak belirlenen darbe planının uygulanması için ordu komutanlarına 11 Temmuz Cuma günü saat 04.00'te harekete geçilmesi emri verilmişti ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla darbeciler bu planı erteledi.

Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiğinde söz konusu plan, aynı isimle sabaha karşı uygulandı ve darbeciler ülke yönetimine el koydu.

Emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirilen darbe, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü kez açık müdahalesi olarak tarihteki yerini aldı.

MECLİS LAĞVEDİLDİ, ANAYASA KALDIRILDI

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, ülke yönetimindeki tüm yetkileri ele aldı.

Anayasayı yürürlükten kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlere başladılar.

Ülke genelinde sıkıyönetim ilân edildikten sonra sivil toplum kuruluşlarını hedef alan darbeciler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki tüm derneklerin faaliyetlerini durdurdular.

Siyasi partilerin kapısına kilit vuran cunta, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya göndererek siyasi yasak getirdi.

BİR SOLDAN, BİR SAĞDAN!

Ülkeye karanlık günler yaşatan darbeciler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarının da mimarı oldu.

Darbeden sonra ilk idamlar, 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleşti. Sol görüşlü Necdet Adalı, ardından denge olması için suçsuzluğu Yargıtay tarafından onanmış ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi.

Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren de 19 Mart 1980'de idama mahkum edildi.

7 BİN KİŞİ İÇİN İDAM İSTENDİ

Kanlı uygulamaların yanı sıra demokrasinin askıya alındığı süreçte 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldığı süreçte, 50 kişi (8 ülkücü, 18 solcu, 1 Asala üyesi, 23 adli hükümlü) idam edildi.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından 14 bin kişinin çıkarıldığı bu dönemde, yaklaşık 100 bin kişi "örgüt üyesi olma" suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" oldukları iddiasıyla kamu işinden atıldı.

Kültür ve sanat hayatının da hedef alındığı bu dönemde, yaklaşık bin film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı, 4 bine yakın öğretmen ve yüzlerce üniversite görevlisinin işine son verildi. Onlarca gazeteci için de binlerce yıla varan hapis cezaları istendi.

Milli Güvenlik Konseyi üyesi darbeci generallerin belirlediği "Danışma Meclisi"nin hazırladığı anayasa, 1982'de "güdümlü" referandumla yüzde 92 "evet" oyu aldı. Darbenin baş aktörü Kenan Evren ve diğer darbecilerin ömür boyu yargılanmasını engelleyen "geçici 15'inci madde" de darbe anayasasına dahil edildi.

DARBENİN SORUMLULARI HAKİM KARŞISINDA

"Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağı"na dair anayasanın geçici 15'inci maddesi, 12 Eylül 2010'daki referandumun ardından kaldırıldı.

Ardından Türkiye'nin dört bir tarafından, darbenin sorumluları ile bu kişilerin emir ve talimatlarını uygulayanlar hakkındaki suç duyuruları yapıldı.

O dönem hayatta olan Evren ile Hava Kuvvetleri eski Komutanı Tahsin Şahinkaya hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

Kenan Evren ve Şahinkaya hakkında hazırlanan iddianamenin Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edilmesiyle darbenin sorumluları yargı önüne çıkarıldı.

İki darbeci, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek"le suçlandı.

Sağlık gerekçesiyle duruşmalara katılmayan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, telekonferans aracılığıyla yaptıkları savunmalarında suçlamaları kabul etmedi, kurucu iktidar olduklarını, mevcut mahkemelerin kendilerini yargılayamayacağını öne sürdü.

Mahkeme, 18 Haziran 2014'te Evren ve Şahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'de de cebren "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme, takdiri indirimle cezayı müebbet hapse çevirdi.

Evren ve Şahinkaya hakkında, Askeri Ceza Kanunu'nun "askeri rütbelerin sökülmesi"ne ilişkin 30'uncu maddesinin de uygulanmasına karar verildi.

Hükmün ardından sanık avukatları, kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay'dayken Kenan Evren 10 Mayıs 2015'te 98 yaşında, Tahsin Şahinkaya ise 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında öldü.

Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.

12 EYLÜL DARBESİNİN BİLANÇOSU:

- 650 bin kişi gözaltına alındı.

- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

- 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

- 7 bin kişi için idam cezası istendi.

- 517 kişiye idam cezası verildi.

- Haklarında idam cezası verilenlerden 49'u asıldı

- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.

- 71 bin kişi TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

- 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.

- 388 bin kişinin pasaportu iptal edildi.

- 30 bin kişi işten atıldı.

- 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

- 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurt dışına kaçtı.

- 300 kişi kuşkulu şekilde öldü.

- 71 kişi işkenceden öldüğü tespit edildi.

- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

- Gazeteler aralıklı 300 gün yayın yapamadı.

- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

- 14 kişi açlık grevinde öldü.

- 16 kişi "kaçarken" vuruldu.

- 95 kişi "çatışmada" öldü.

- 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.

- 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.

türkeş mamak

TARİHİN EN BÜYÜK VATANSEVER KATLİAMI

Ülkücülerin büyük çoğunluğu, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. Alparslan Türkeş'in "1 numaralı sanık" olduğu 587 kişilik davada 220 ülkücünün idamı istendi.

İŞTE O İDDİANAMEYİ HAZIRLAYAN EKİP

Başsavcı Albay Nurettin Soyer

Savcı Yarbay Enis Tunga

Savcı Binbaşı Erkan Başer

Sette iki kadın arasında taciz Sette iki kadın arasında taciz

Savcı Yüzbaşı Okan Yalçınkaya

Savcı Yüzbaşı Fahrettin Demirağ

Savcı Üsteğmen Nihat Demirel

İDDİANAME DEĞİL ROMAN!

12 Eylül cuntacılarının açtığı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda ilk duruşma 19 Ağustos 1981'de yapıldı.

Ankara 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde görülen davada, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'e 11 yıl, 1 ay, 10 gün hapis cezası verildi.

Partinin Genel İdare Kurulu üyelerinin tamamı beraat ederken, 5 sanık hakkında idam cezasına hükmedildi.

150 sanığın beraat ettiği davada, 9 sanık hakkında müebbet hapis, 219 sanık hakkında 6 ay ile 36 yıl arasında değişen hapis ve 6 sanık hakkında da görevsizlik kararı verildi.

Üç sanık hakkındaki dava düşerken, iki sanık da yargılama sırasında hayatını kaybetti.

Kararda, MHP'nin mal varlığına el konulması ve Hazine'ye gelir olarak kaydedilmesi hükmü de yer aldı.

Yargılama sürecinde kalbinden rahatsızlanan Alparslan Türkeş, 29 Mayıs 1983'te Mevki Asker Hastanesi'ne kaldırıldı. 4 yıl, 5 ay, 28 gün cezaevinde kalan Türkeş, tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak, 1 gün hapis cezasından sonra tahliye edildi.

5 yıl, 11 ay, 8 gün süren "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası", 333 duruşmaya sahne oldu ve 7 Nisan 1987'de kapandı.