Akit'in 'Mansur Yavaş' krizi

Depremdeki yardım çalışmalarını değerlendiren Dücane Cündioğlu'nun "Ben olsam Mansur Yavaş'a plaket veririm" sözleri Akit'i kudurttu

26.02.2023 - 11:06 Yayınlanma

CiddiGazete- Kahramanmaraş depreminin hemen ardından tüm imkanlarıyla bölgeye koşan Ankara Büyükşehir Belediyesi, afetzede vatandaşların yaralarının sarılmasında etkin kurumlardan oldu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın da ilk günden itibaren bölgede oluşu ve çalışmaları yerinde koordine edişi, Akit'e rahatsızlık verdi!

"BEN OLSAM MANSUR YAVAŞ'A PLAKET VERİRDİM"

Milli değerlere kendi penceresinden bakan ve vatandaşların büyük mağduriyetler yaşadığı konularda bile "amigo" kıvamında yorumlar yapan Akit, bu kez felsefeci Dücane Cündioğlu üzerinden Mansur Yavaş'ı hedef aldı.

Akit'te yer alan yazıda, "Felsefeci olarak tanınan Dücane Cündioğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı yere göğe sığdıramadı" ifadeleri kullanıldı.

Cündioğlu'nun, "Devletin namusunu kurtarmaya çalışmak için, merkezi hükümetin belediyeleri çiğ üstünde tepiniyorlar. Ben olsam Mansur Yavaş'a plaket vererim. Cumhurbaşkanı partili partisiz hiç fark etmez. Ne olur karşı taraf da olsa bir tane iyilik göremeyecek misiniz? Kendinizde olan hiç bir kötülüğü görmüyorsunuz. Karşı taraftaki iyilik iyi ama..." ifadelerini kullanması, Akit'i rahatsız etti.

Milli bayramlara bile tepki gösterip, o bayramlarla ilgili paralı ilanları yayınlamak gibi "ilkeli bir duruş" sergileyen Akit, Cündioğlu'nun sözlerini, "Ankara'ya çivi çakmayan CHP'li Mansur Yavaş için Dücane Cündioğlu devreye girdi. Cündioğlu, yüzlerce kişiyi işten çıkaran Yavaş'ı öve öve bitiremedi" ifadeleriyle servis etti.

DÜCANE CÜNDİOĞLU KİMDİR?

Felsefeci, yazar Dücane Cündioğlu, 21 Ocak 1962'de Üsküdar'da doğdu.

Ülkücü camia içinde yer aldı. 18 yaşına gelmeden iki kez hüküm giydi; siyasi tutuklu olarak cezaevine girdi ve dört yıla yakın cezaevinde kaldı.

İlk yazıları, Hergün Gazetesi'nde "Taş Medreseden Mektuplar" adıyla yayımlandı. Arapça, İngilizce, Almanca, Fransızca, İbranice öğrendi.

1980'de cezaevinde başladığı yazı hayatına, çeşitli dergi ve gazetelerde makaleler yayımlamak suretiyle devam etti.

1985 yılından itibaren yayıncılıkla meşgul oldu ve birçok yapıtın redaksiyon heyetinde yer aldı. Yeni Şafak Gazetesi'nde 13 yıl boyunca sürdürdüğü köşe yazarlığını, 5 Şubat 2011 tarihinde sonlandırdı. Büyükada'da inzivaya çekildi.

2 Nisan 1980'den itibaren yayımlamaya başladığı ilk yazıları kendisinin mantık, dilbilim, yorumbilim (hermeneutik) gibi disiplinler aracılığıyla kavramaya çalıştığı geleneksel dinî bilimler ve bu bilimlerin modern eleştirileri üzerinedir.

Daha sonra yakın tarih bağlamında din ve bilim, din ve siyaset ilişkilerini ele alan incelemelerinin yanı sıra bazı monografiler yayımlamış, felsefe, teoloji, psikoloji, tasavvuf, tarih, edebiyat, çeviri, sanat, mimarlık, sinema gibi farklı alanlarda uzun yıllar içerisinde kaleme aldığı felsefi denemelerini de sonradan kitaplaştırarak yayımladı.

ESERLERİ

1993'te Elmalılı Hamdi Yazır'ın "Hak Dini Kur'an Dili: Kur'ân ve Meâli"ni hazırlayıp notlandıran yazarın 1995'ten itibaren yayımlanmış başlıca eserleri şunlardır:

Başörtü Risalesi (1995)

Kur'anı Anlamanın Anlamı (1995)

Anlamın Buharlaşması ve Kur'an (1996)

Sözün Özü: Kelâm-ı İlâhî'nin Tabiatına Dâir (1996)

Sözlü Kültürden Yazılı Kültüre: Anlamın Tarihi (1997)

Türkçe Kur'an ve Cumhuriyet İdeolojisi (1998)

Kur'an, Dil ve Siyaset Üzerine Söyleşiler (1998)

Kur'an ve Dile Dâir (2005)

Tarih ve Siyasete Dâir (2005)

Kur’an Çevirilerinin Dünyası (1999)

Bir Siyasi Proje Olarak Türkçe İbadet (1999)

Hakikat ve Hurafe (1999)