CiddiGazete- İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Depremle ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yüklenen Meral Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

"Yakın tarihimizin, en büyük acısını yaşıyoruz. Ama tüm acılarımıza rağmen, her zaman olduğu gibi, yan yanayız. Ve bu yarayı, hep birlikte saracağımızın farkındayız. Çünkü, ne olursa olsun, bizim mayamızda; kardeşlik var. Dayanışma var. Zor günlerde, kenetlenme var. Toplu vuran, sinmeyen ve asla yılmayan, yüreklerimiz var. Bu, dün de böyleydi; şükürler olsun, bugün de böyle. Ve yürekten inanıyorum ki, yarın da böyle kalacak.

Şüphesiz; Yaşadığımız bu felaketin izleri, ne hafızamızdan, ne de kalbimizden silinmeyecek. Hayatla ölüm arasındaki, o ince çizgiyi, memleketimizi yasa boğan, o büyük acıyı, tüm Türkiye’nin kulaklarını çınlatan, o feryatları, asla unutmayacağız. Nice hayatların, nice hayallerin, moloz yığınlarının, altında kalışını unutmayacağız. Tertemiz niyetlerle uyunan bir geceye, çamurun sıçradığı, o karanlık sabahı unutmayacağız. Sesini duyuramayan evlatlarımızı, annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi unutmayacağız! Başkaları unutabilir. Biz, dün de unutmadık, bugün de unutmayacağız. Ve asla unutturmayacağız!

Elbette ki, acının asıl sahibi, depremi şehrinde, mahallesinde, köyünde yaşayan vatandaşlarımızdır… Binlerce ailemizin can kayıpları var. Kaybettikleri evleri, işyerleri, birikimleri var. Hatıraları, anıları var. Kaybolan çok şey var... Bu vesileyle; Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine, sabır diliyorum. Allah, ailesiz kalan çocuklarımızı korusun. Allah, çadırlarda kalan depremzedelerimize, direnme gücü versin. Allah, yaralarımızı sarmak için, ter döken, görevlilerimize, gönüllülerimize, güç kuvvet versin. Yaralı vatandaşlarımızın, bir an önce sağlığına kavuşmaları için, dua ediyorum. Hepimizin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun.

"STK GİBİ ÇALIŞTIK"

Ben, 1999 depremini bizzat yaşamış, yakınlarını kaybetmiş bir insanım. Dolayısıyla, deprem gerçeğiyle yüzleşmenin, ne demek olduğunu, iyi biliyorum. 99 depremi, hepimize çok şey öğretti. Mesela bunlardan biri; ilk 72 saatin önemiydi. Arama kurtarma çalışmalarının, yapıldığı yerlerde, ayak altında dolaşmamak, oradaki çalışmalara, engel olmamak çok önemlidir. Çünkü ilk 72 saatte, en büyük ihtiyaç; enkaz altındaki vatandaşlarımızın kurtarılması ve bölgeye gerekli desteğin, en hızlı şekilde sağlanmasıdır.

İşte biz de tam olarak bu sebeple, afeti öğrenir öğrenmez, Afet Koordinasyon Merkezimizi kurup, parti olarak seferber olduk. Milletvekillerimizi, genel başkan yardımcılarımızı, gençlik kollarımızı, teşkilat mensuplarımızı, ve gönüllülerimizi harekete geçirdik. Hem arama kurtarma faaliyetlerine, yardımcı olmaları, hem de, bölgedeki eksikleri, talepleri ve ihtiyaçları, tespit etmeleri için, 10 şehrimize gönderdik.

İyi Parti olarak, bu süreç boyunca, bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştık. Milletimizin, içine düştüğü ateşi, söndürmek için çalıştık. Vatandaşlarımızla beraber, hep birlikte, yaralara merhem olmak için çalıştık. Bu vesileyle; deprem olur olmaz yaptığım, seferberlik çağrısına cevap veren, parti yöneticilerimize, milletvekillerimize, il ve ilçe başkanlarımıza, teşkilat mensuplarımıza, üyelerimize, bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu arada, dikkatinizi çekmiştir: Bugün salonda, gençlik kollarımız yok. Onlar, 'Biz bu ateş sönene kadar, hep buradayız' dediler. Ve hala bölgedeler. O nedenle, gençlik kollarımızdaki, tüm evlatlarıma da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Milletimiz için, uyumadan, dinlenmeden, gece gündüz çalıştılar. İYİ Partili olmak ne demek, herkese gösterdiler. Göstermeye de, devam ediyorlar. Onlarla gurur duyuyorum. İyi ki varlar.

Ayrıca, depremin ilk gününden itibaren, elinden geleni yapmak için çalışan, imkânları ölçüsünde, maddi yardımda bulunan, bölgedeki çalışmalarda emek veren, veya duasını eksik etmeyen, gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına, her bir vatandaşımıza, sivil toplum örgütlerimize, gönüllülerimize minnettarız. Allah her birinizden razı olsun.

"VATANDAŞLARIMIZIN TALEPLERİNİ DİNLEDİM"

Ben de, 72 saat sonra deprem bölgesindeydim. Yaralılarımızı ziyaret ettim, aile fertlerini, yakınlarını, sevdiklerini kaybetmiş insanlarımıza, taziye ziyaretlerinde bulundum. Yürütülen çalışmaları, yerinde gördüm. Depremzede vatandaşlarımızın, taleplerini dinledim.

Özellikle ilk 3 gün boyunca, bölgede yaşanan organizasyon krizi, vatandaşlarımızın canını yakan, başlıca konulardan biri oldu. 5'inci günde bile, hâlâ arama kurtarmanın ulaşmadığı enkazlar vardı. O enkazların başında, binlerce insanımız, yakınlarının enkaz altında, gün geçtikçe azalan seslerini dinlediler. Evlatlarını çıkarma ümidiyle, günlerce beklediler. Kimisi, evladının sesini duymuş. Enkaz altındayken, onunla konuşmuş. Yüzlerce kiloluk betonları, elleriyle kaldırmaya çalışmış. Ama beklediği yardım gelmemiş. Acısına, bir de bu çaresizliğin getirdiği acı eklenmiş.

Enkaz altından kurtulan vatandaşlarımızın, çektiği çile de ayrıydı. Cenazesine, kefen bile bulamayan, insanlarımız vardı. Depremin, 7'nci gününde bile, çadır bekleyen aileler vardı. Dondurucu soğukta, barınma, ısınma ve hijyen ihtiyaçlarını karşılayamayan, günler boyunca tuvalet sorunuyla uğraşan, vatandaşlarımız vardı.

Ez cümle; biz, 1999 depreminin üzerinden geçen, 24 yılın ardından, 6 Şubat'ta sadece deprem gerçeğiyle yüzleşmedik. Biz aslında, 24 yıl sonra hiçbir dersin alınmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Sadece beton blokların değil, ahlakın da çürüdüğü gerçeğiyle yüzleştik. Yapı denetim sisteminin, işlemediği gerçeğiyle yüzleştik. Rant sevdasının, hırsızlığın, yolsuzluğun, acı reçetesiyle yüzleştik. İmar affının, çözüm değil, tam tersine, ölüm fermanı olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Tedbirsizlikle, iş bilmezlikle, liyakatsizlikle yüzleştik.