CİDDİGAZETE

AKP Milletvekili emekli general Şirin Ünal’ın evinde, Ünal’ın tabancasından çıkan kurşunla ölen 23 yaşındaki Nadira Kadirova’nın dosyasında soru işaretleri çoğalıyor. Kadirova ailesinin avukatı Birol Öztürk, yeni delillere ulaştıklarını, Şirin Ünal’ın iki ifadesi arasında çelişkiler bulunduğunu söyledi.

“Nadira öldüğü gün bir dershane yöneticisiyle yazışmalar yapıyor” diyen avukat Öztürk, Babıali TV’de Suat Toktaş’ın sorularını cevaplarken, “İntihar edecek kişinin gelecek planları yapması, hayatın olağan akışına aykırı” dedi.

Programda üç yeni fotoğraf paylaşan Öztürk, “Bir tanık ifadesinde Şirin Ünal’ın Nadira ile birlikte İstanbul’a gelip, kendi evinde 4-5 gün birlikte kaldıklarını söylüyor. Bu bana normal gelmiyor” ifadesini kullandı.

İntihar ettiyse bile silahın Nadira’nın ulaşabileceği bir yerde tutulmasını ihmal olarak değerlendiren Avukat Birol Öztürk, Şirin Ünal’ın taksirle adam öldürmekten sanık konumunda işlem görmesi gerektiğini söyledi.

'İNTİHAR MI CİNAYET Mİ?'

Nadira Kadirova’nın avukatı Birol Öztürk’ün Suat Toktaş’a yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:

“Dosya bana göre intihar dosyası olarak durmuyor. 250 sayfalık bir dosya. Demek ki, kamuoyunda, bizde olduğu gibi savcılık makamında da bir kuşku var, bu cinayet mi, intihar mı diye araştırma yapıyor savcı bey. Evdeki herkesin ifadesi alınmış, polis tarafından. Evdeki ikinci çalışan Özbek vatandaşı Hilal’in de ifadesi alınmış. Hilal, Nadira’nın psikolojisi bozulduğu gerekesiyle işe alınan ikinci çalışan. Özbek çalışan Hilal, kaçak çalışan statüsünde. Hilal, cumartesi gününe kadar Türkiye’deydi. Şu an nerede olduğunu bilmiyorum. Hilal, olayın seyrini değiştirecek yeni bir ifade verebilir, bilemiyoruz.”

‘ÜNAL’IN İFADELERİ BİRBİRİNİ TUTMUYOR’

250 sayfalık dosyanın dışında da ek ifadeler gördüm. Şirin Ünal ve kızı daha sonra tekrar ifade vermiş savcılığa. Fakat Şirin Ünal’ın ilk ifadesi ile ikinci ifadesi arasında çelişkiler var. Birbirini tutmuyor ifadeler. Şirin Ünal’ın, kızıyla olan ifadelerinde çelişki var. Olay gecesi olayın oluş şekli ile ilgili, Şirin Ünal ile kızının ifadeleri arasında çelişki bulunuyor.

‘YENİ TANIK VE BELGELERİMİZ VAR’

Yeni tanık ve belgelerimiz var. Nadira son zamanlarda yorulduğu gerekçesiyle şikayette bulunuyor. ‘Ben yalnız başıma yapamıyorum, eşinizi kaldırıp indiremiyorum, belim ağrıyor’ diyor. Bunun üzerine ikinci bir bakıcı (yine Özbek vatandaşı Hilal) alınıyor. Ben en çok şunu önemsiyorum. Bir intiharın hikayesi, geçmişi olmalı. Ben bu hikayeyi zihnime oturtamadım.

'İNTİHAR EDECEK KİŞİ...'

İntihar etmeyi düşünen bir kişinin geleceği yönelik planları olamaz. Nadira’nın var. Dersaneye gitmek, kendine yeni bir hayat kurmak istiyor. Dersane yetkilisi ile olay günü, yani 23′ Eylül’de yazıştığına dair mesajlar var, dosyada. Dersane yetkilisi dosyada ifade de vermiş, tanık olarak. Nadira’nın o gün bile kendisi ile görüştüğünü, dershaneye yazılmak istediğini ama patronlarının izin vermediğini, bundan dolayı yakınmalarını anlatmış, ifadesinde.

Nadira’nın çok yakın bir arkadaşıyla mesajlaşmaları var. Gülücük işaretleri göndermişler birbirlerine. Yani intihar edeceği gün bile hala, geleceğe yönelik planları ve neşeli halleri var mesajlaşmalarında. Bu neyi gösteriyor? Psikolojisi bozuk olan bir insan içine kapanır, hiçbir şey konuşmaz.

Şirin Ünal, olay gecesi verdiği ifadesinde şöyle diyor: ‘Olaydan bir iki saat önce yemek yediğimizde, Nadira da kendi kızımız gibidir, aynı masada birlikte yemek yedik.’ Ondan sonra bu intihar olayı gerçekleşiyor. Yemek akşam 7-7.30 arası yenilmiş. Ölüm 9’a doğru vekilin ifadesine göre. Ben intihar etmeyi düşünsem, kalabalık bir ortamda olmam. Ama burada öyle bir şey yok.

'DERSHANEYE KAPORA BİLE YATIRMIŞ'

Resimlerde ha keza, sayın vekilin Meclisteki odasında resimleri var. Olaydan 4 gün önce Şirin Ünal’ın meclisteki odasında fotoğraflar çekilmiş. Instagram hesabına koyduğu fotoğrafın altına ‘planlarım bozulunca’ diye yazmış. Üzgün görünüyor. Sanırım dershaneye gidememe konusunda sorunları olabilir, bilemeyiz tabii. Şirin Ünal, ifadesinde “Kendi ellerimle dershaneye götürmüştüm” diyor. Ama dershane yetkilisi savcılığa verdiği ifadesinde, Nadira’nın tek başına geldiğini, tek başına pazarlık ettiğini söylüyor.


Dersane yetkilisi, birkaç kez Nadira ile iletişime girmiş, bir kapora aldıkları halde gitmemiş, Nadira. Olay günü, 23’ünde yazışmaları var,. Nadira patronundan izin alamadığı gerekçesiyle dersaneye gidemediğinden bahsediyor.

'İSTANBUL’DAKİ EVDE KALMASI NORMAL DEĞİL'

Bir vekilin yatalak eşine bakan bir kızın, Meclis’e gidip, sayın vekilin odasında böyle fotoğraf paylaşımları yapması hayatın olağan akışına aykırı. Diğer bakıcı Hilal’in ifadesi de var. Haftada bir gün izinli dışarı çıkıyorlar, o da sabah gidip akşam dönüyorlar.
Nadira bırakın sayın vekilin meclisteki odasını, diğer tanıklardan Leyla’nın ifadesine göre zaman zaman İstanbul’a gelip 4-5 gün İstanbul’da kaldığını söylüyor, Nadira’nın. Sayın vekilin İstanbul’daki evinde kaldığını söylüyor. Bu bana normal gelmiyor.

'İNTİHARSA BİLE ŞİRİN ÜNAL SANIK OLMALI'

Bizim amacımız, hukukçu olarak maddi gerçeklerin ortaya çıkması. Soruşturmanın genişletilmesi yönünde taleplerimiz olacak.
Kuşku duyduğumuz şeyleri savcılık makamına ileteceğiz. Bu cinayet mi, intihar mı? İntiharsa neden intihar etti? Bunların araştırılmasını istiyoruz. Bırakın intihar olmuş olsun. Cinayet de olmasın. İntihar olmuş olsa bile, ben hukukçu olarak bu dosyada Şirin Ünal ve yahut da kızının taksirle ölüme sebebiyet vermekten, ihmalden dolayı, yine sanık konumunda işlem görmesi gerektiğini düşünüyorum. Neden? Çünkü asker olan birin silahının evde, elbise dolabının içinde olmaması gerektiğini, bunun daha güvenilir bir yerde saklanması gerektiğini düşünüyorum. Elbise dolabının içinde silahın saklanması da ihmaldir diye düşünüyorum.”