CiddiGazete

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. “Beştepe’ye giden CHP’li” iddialarına iktidara yakın medyanın ilgisine dikkat çeken Akşener, "Gerçeklerin bir gün mutlaka gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu var. Kim kimin kaynağı, siyaset kurumunu kim kirletiyor öğreneceğiz. Siyaset milletin huzuru için yapılır. İYİ Parti için bu yanıyla ilgilidir. Biz vatandaşın derdine sebep olanları... Vatandaşın sırtına yeni yükleri bindirenlerle ilgileniyoruz. Kimin kiminle görüştüğünü vatandaşa dokunuyorsa dikkat deriz" ifadelerini kullandı.

Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

Dün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günüydü. Böyle bir günde kadınlara yapılan müdahale ve parti standımıza yönelik saldırı iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadelede ne kadar samimiyetsiz olduğunu gözler önüne serdi. Ayrıca Kayseri İl Teşkilatımıza yönelik taşlı saldırıyı esefle kınıyorum. Bunlar şu nedenle oluyor: Her bir çirkinlik hukuk karşısında herhangi bir hukuki yaptırımla karşılaşmadığı için böylesine namert tavır ve davranışlara sahne oluyor. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum, iktidarınızda kimse güvenli değil. İktidarınızda hiçbir kadın ve çocuk birilerinin saldırmayacağından emin değil. Sabah işine gidip akşam evine dönerken taciz, tecavüz ve şiddete maruz kalmayacağından emin değil. Hukukun üstünlüğü önce size lazım olur ve görürsünüz ki o çakallar size sahip çıkmazlar. Anadolu’da bir söz var: Köpeksiz köy bulup değneksiz gezmek. Bunlar takipçisi olacağız. Biz üstümüze düşeni yapacağız. Herhangi bir sonuç alacak mıyız ? Hayır. Ama biz bunun üstüne gideceğiz. Demirden korksak trene binmezdik. Alıştılar başka anaların çocuklarıyla kabadayılık yapmaya ama bizi yolumuzdan alı koyamazlar.

İYİ Parti kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın karşısında olmaya devam edecek. Bizim için güçlü Türkiye huzurlu kadınlarla mümkündür.

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Pazar günü 24 Kasımdı. Bir öğretmen olarak başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum. Türkiye’nin geleceği için göğsünü teröre siper için şehit olan öğretmenlere selam olsun. Bu kutsal mesleği seçip atanamayan genç öğretmenlere selam olsun. Sizlere sözümdür. İYİ Parti iktidarında haklarınız teslim edilecek.

FİLTRESİZ TERMİK SANTRALLER

Öğretmenlerimiz bize “yeşili sev, doğayı koru” derdi. Bu hayatın bugünü ve yarınını korumayı öğütleyen bir mesajdı. Bu mesajı alamayan iktidar ve küçük ortağı bir doğa katliamına imza attı. Özelleştirilen 15 termik santrallere baca filtre takılması için süre vermişti. Şimdi de filtre takmayan santrallere 2,5 yıl ek süre verdi. Havanın suyun bozulmasını, toprağın dengesinin bozulmasını sağlayan bu kararı hangi vicdanla aldılar. Çanakkale’de, Silopi’de, Soma’da, Zonguldak’ta, Orhaneli’nde yavrularımız zehir solumaya devam edecek. Bu karara evet oyu verenler, sizin torunlarınız yok mu? Allah sizleri ıslah etsin. Evlatlarımızın sağlığı için bu yasayı takip edeceğiz. Doymak bilmez heveslerin kirlettiği alanlardan biri de siyaset.

BEŞTEPE’YE GİDEN CHP’Lİ

Son günlerde CHP’yi merkez alan bir tartışma yaşanıyor. Muhalefet partilerinin sağlığıyla zerre ilgilenmeyen yandaş medyanın tavrı ilgimi çekti. Gerçeklerin bir gün mutlaka gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu var. Kim kimin kaynağı, siyaset kurumunu kim kirletiyor öğreneceğiz. Siyaset milletin huzuru için yapılır. İYİ Parti için bu yanıyla ilgilidir. Biz vatandaşın derdine sebep olanları... Vatandaşın sırtına yeni yükleri bindirenlerle ilgileniyoruz. Kimin kiminle görüştüğünü vatandaşa dokunuyorsa dikkat deriz. Bizim siyaset anlayışımızda ikbal hesaplarıyla dümen çevirmek yoktur.

‘SARAY’A KİM GİTTİ DE...’

Madem Saray’a gidenleri konuşuyoruz, Kim Saray’a gitti de Erdoğan’ı ikna etti de santral bacalarına filtre takılmasını engelledi onu merak ediyorum. Saray’a kim gitti de Sayın Erdoğan’ı elektriğe, doğalgaza yüzde 70 zam yapmasına ikna etti onu merak ediyorum. Saray’a kim gitti de Sayın Erdoğan’ı Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara satmaya ikna etti onu merak ediyorum. Saray’a kim gitti de Sayın Erdoğan’ı teröristi devlet televizyonuna çıkarmayı ikna etti onu merak ediyorum.

İktidara geldiklerinde bir lira olan mazot 6,60 lira oldu. İktidara geldiklerinde bir ton yemin fiyatı 780 lirayken 4 kat artmış. Benim çiftçim nasıl ayakta kalıyorlar onu merak etmiyorlar. Mesele vatandaşım olunca havaya bakıp ıslık çalıyorlar. Boş işlerle, kumpaslarla uğraşmayın.

‘UCUBE SİSTEM’

Türkiye’nin en büyü şanssızlığı 17 yıldır vizyonsuz bir iktidar tarafından yönetilmesidir. Ülkenin kaderini ucube bir sisteme bağladılar. Tarımı geliştirmek için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Tarımda ithalata muhtaç, ekonomide yabancının parasına muhtaç, dış politikada Trump’a, akılda, fikirde damada muhtaç bir ülke… İşte Türkiye böyle bir ülke haline geldi.

TARIM SEKTÖRÜNÜN DURUMU

Köylü milletin efendisidir diye başlayan tarım serüvenimiz 5 müteahhidin başını çektiği beton serüveni ile son buldu. Millet dedik mi kızıyorlar. Son 10 yıldır bu softa bizim değil. Amerikan pirincinden yapılmış pilava kaşık sallıyoruz. Son 10 yılda çiftçi sayımız yüzde 38 azaldı. Tarımsal üretimde dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hollanda kadar tarım alanını kaybettik.

BM Gıda ve Tarım örgütü tüm ülkelerde yetişen 170'den fazla mahsulün veri tabanını tutuyor. Niçin biliyor musunuz? Çünkü bu veriler medeniyet günlüğü gibi okunuyor. Çünkü tarımı ölen ülkenin medeniyeti de ölüyor. Gelişmiş ülkeler teknolojik kalkınmanın yanına tarımsal üretimi ekliyor. Amerikan tarımının temeli olarak pamuğu ekliyorlar Her türlü teknolojiyi geliştiriyorlar ama temellerinde hâlâ pamuk var. İran petrolden başak kendine yeten bir tarımsal üretimin peşine düştü, muzun peşine düştü. Muz üretimini yüzde 1 milyon 300 bin artırdı. Kanada, 1960 yılında başladığı mercimek üretimini yüzde 464 milyon artırdı. Dünya mercimek ithalatının yüzde 80'den fazlasını yapıyor. Milyar nüfuslu Çin'i besliyorlar. Bizde ise azalıyor. Dünya tarım gerçeğinin farkında tarımı stratejik bir alan olarak görüyor. Bizim Tarım Bakanı da patatesi ithal ediyor. İktidarın işi gücü şov yapmak Sayın Erdoğan 15 yıl aradan sonra ilk kez 21 Kasım'da yüzlerce kişiyi konuşup uzun uzun nutuk attı. 11. kalkınma planında da konuşmuşlardı yeni ekonomik programı açıklarken damat da konuşmuştu. Bütün bu konuşmaların özeti ne yapılacak, edilecek, görülecek. Yani hep aynı nakarat, gerisi bayat.

‘BİZ KAZANAMADIYSAK KİM KAZANDI?’

İktidara geldiklerinde 37 milyar olan tarımsal üretim 6 kat artmış. Peki çiftçinin durumu ne olmuş? Üretim parasal olarak 6 kat, borç ise 45 kat arttı. Tarımda, Ak Parti’nin el attığı her şey zarar ediyor. İşlerine geleni söyleyip çiftçinin aklıyla alay ediyorlar. Çiftçi haklı olarak soruyor. Biz kazanamadıysak kim kazandı? Faiz kazanıyor, rant kazanıyor. Bu yıl da en yüksek vergiyi bankalar ödedi. Yolcu garantili havalimanı yapanlar, geçiş garantili yollar yapanlar, hasta garantili şehir hastanesi yapanlar kazandı. Bu kadar kolay kazananların olduğu AK Parti düzeninde çiftçi, memur, emekli, gençler kaybeder.

‘BU BÖYLE GİTMEYECEK’

"Anadolu ölüyor. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye nüfusu 90 milyona çıkacak. Metropolleşme dinamiği toplumun doğasını umutlarını, ihtiyaçlarını temelden sarsacak. Yabancılar konuya medeniyet meselesi olarak bakıyor dedim ya tam da bundan dolayı. Mesele yalnızca mercimek meselesi değil Türk medeniyetinin hayatta kalma meselesi. Koltukları riske girince beka diye fırtına estirenler milletimizin bekası söz konusu olduğunda havaya bakıp ıslık öttürüyorlar. Söylemekten bıkmayacağım milletine bu kadar yabancılaşmış bir iktidarın milletine vereceği hiçbir şey yoktur. Her şeye sahibiz yeter ki işlemesini bilelim. İşleyenin kıymetini bilelim. Muhalefete, 'beş koyun versen bunlar güdemezler' diyorsun da sen ne yaptın, millet sana bir sürü verdi sata sata beş koyun kaldı, onları da gittin 5 müteahhide teslim ettin."

17 yıldır yaptıkları bu. Ağustos böceği gibi, çalıp söylediler. Şatafata boğuldular. İsraf ettiler. Bu böyle gitmez. Bu böyle gitmeyecek. Biz geleceğiz ve bu israf düzeni değişecek. Sözlerimiz bir kulaklarından girip diğerinden çıkıyor.

‘TÜRK ÇİFTÇİSİ KAZANACAK’

Ama İYİ Parti iktidarının daha ilk yılında, işler nasıl yoluna girermiş uygulamalı görecekler. Kalkınma Politikaları Başkanlığımız şimdiden çalışmalarına başladı. Arkadaşlarımız şehir şehir gezip, çiftçinin, hayvancının dertlerini dinleyip, projelerimizi anlatıyor. 30 Kasım’da Adana’da olacaklar.

Biz diyoruz ki; “Tarımın yapısal sorunlarını çözmeden atacağınız her adım boşa gider.” Üretmeden, çiftçiye para kazandırmadan, gıda enflasyonuna da, tarımın diğer problemlerine de çözüm bulamazsınız. İYİ Parti iktidarında, tarımın milli gelirdeki payını, %10’un üzerine çıkaracağız. Çiftçimize dünya şartlarında girdi temin edip, dünya şartlarında destek olacağız. Çiftçi üretecek, para kazanacak. Çiftçinin ürettiği ürün, vatandaşa uygun şartlarda sunulacak. İYİ Parti iktidarında, Amerikan çiftçisi, Kanada çiftçisi değil, Türk çiftçisi kazanacak. İYİ Parti iktidarında, küresel şirketlerin, faiz lobilerinin değil, milletimizin dediği olacak.

Biz biliyoruz ki:Türkiye, büyük bir ülkedir. Türkiye, Allah’ın lütfu bir hazinenin üzerine kurulmuştur. Türkiye, yayından fırlamaya hazır bir ok gibidir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, adam kayırmacılıktandır, rantçılıktandır, israf düzenindendir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, eli kolu bağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndendir. Eğer bu ok fırlamıyorsa, çapsız damattan, vizyonsuz bakanlardandır. Eğer bu ok fırlamıyorsa, kendinden ve sarayından başka bir şey düşünmeyen nobranlıktandır. Az kaldı değerli dava arkadaşlarım;

İyileştirilmiş Parlamenter Sistem’i inşa edeceğiz. Milletimizle el ele verip, tek adamı değil, ülkemizi güçlendireceğiz.

O el değişecek, o ok fırlayacak. Ve öyle bir zenginliğe kavuşacağız ki,

Öyle büyük bir güce kavuşacağız ki, Tarih, Ak Parti iktidarını, Türkiye’nin altın çağından önceki “son buhran devri” olarak hatırlayacak. Az kaldı. Biz geleceğiz ve her şey değişecek.

Biz geleceğiz ve gençlerimiz gülecek. Biz geleceğiz ve insanımız mutlu, ülkemiz güçlü olacak.

Biz geleceğiz ve Türkiye İyi Olacak! Bu kutlu yolda Allah, yar ve yardımcımız olsun.”